Çin’in üst düzey yasama organı Ulusal Halk Kongresi’nin yıllık toplantısı 4 Mart günü öğleden sonra Pekin’de başladı. Pekin’deki Büyük Halk Salonu’nda gerçekleştirilen oturuma, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Başbakan Li Kıçiang, Çin Komünist Partisi'nin (ÇKP) önde gelen üyelerinin yanı sıra ülkedeki tüm bölge ve etnik unsurları temsil eden yaklaşık 3 bin delege katıldı. Kongre’nin 14. döneminin 1. Genel Kurulu’nun açılışının yapıldığı oturumda, görev süresi bu kongrede bitecek olan Başbakan Li, kendi başkanlığındaki hükümetin son yıllık çalışma raporunu sundu.
“Dış ortamdaki belirsizlikler artıyor” diyen Li, Çin ekonomisinin 2023’te “yüzde 5 civarında” büyümesini hedeflediklerini bildirdi. Bütçe açığının gayrisafi yurtiçi hasılaya oranını yüzde 3 civarında tutmaya çalışacaklarını kaydeden Li, işsizliği yüzde 5,5 civarında tutarak kentlerde 12 milyon yeni istihdam yaratmayı amaçladıklarını ifade etti. Hükümet, 2022’de “yüzde 5,5 civarında” belirlediği büyüme hedefini tutturamamıştı. Korona kilitlenmeleri, zorunlu karantina ve Rusya-Ukrayna Savaşı ve küresel ekonomik durumun kötüleşmesi, büyümenin yavaşlamasında etkili olmuştu.
Çinli yetkililere göre büyüme hedefi, küresel ekonominin bu yıl keskin bir şekilde yavaşlaması ve ABD ve Euro bölgesi gibi büyük ekonomilerin durgunluk riskleriyle boğuşması nedeniyle Çin’in bir kez daha dünyanın en hızlı büyüyen büyük ekonomilerinden biri olacağı anlamına geliyor. Hedefin, birçok uluslararası kuruluşun tahminleriyle de örtüştüğü belirtiliyor.
Ekonomistlerle daha önce yapılan görüşmelerde çoğu, hükümetin bu yılki GSYİH büyüme hedefini yüzde 5 civarında belirleyeceğini tahmin ediyordu. IMF geçtiğimiz günlerde Çin için bu yıl yüzde 5,2 ve küresel büyüme için yüzde 2,9'luk bir GSYİH büyümesi tahmininde bulundu. GSYİH büyüme hedefi, diğer ekonomik kalkınma hedefleriyle birlikte, Başbakan Li Keqiang'ın 5 Mart günü başlayan 14. Ulusal Halk Kongresi'nin (NPC) ilk oturumunda sunduğu Hükümet Çalışma Raporu’nda yer aldı.
Askeri harcamalarda artış
Çin, dünyada artan gerilim karşısında askeri harcamalarını yüzde 7,2 oranında artırmak istiyor. Halk Kongresi’nin yıllık toplantısının başlangıcında Başbakan Li Keqiang, artan küresel belirsizlikler konusunda uyarıda bulundu. “Çin’i bastırmaya ve kontrol altına almaya yönelik dış girişimler artıyor” dedi. 3 bin delegeyi silahlı kuvvetleri “savaşa hazırlıklarını artırması ve askeri yeteneklerini geliştirmesi” için modernize etmeye çağırdı. Çin Halk Kurtuluş Ordusu’nun savaş kapasitesinin artırılması için her cephede askeri eğitimin ve hazırlığın yoğunlaştırması gerektiğine dikkat çeken Li, son 5 yılda ulusal savunma ve askeri modernizasyonu konusunda önemli mesafe kaydedildiğini vurguladı.
Li, Çin ordusunun operasyonlarını “sağlam esnek tarzda” yürütme kapasitesi kazandığını, sınırların korunması, denizlerdeki egemenlik haklarının güvence alınması, terörle mücadele ve istikrarın sürdürülmesi için görevlerini yerine getirdiğini dile getirdi. Ordunun Çin’in egemenliğini, güvenliğini ve kalkınma çıkarlarını korumayı sürdüreceğini belirten Li, “Askeri operasyonlar, kapasite artırımı ve muharebe hazırlığı, temel görevlerin yerine getirilmesini sağlayacak şekilde koordine edilmektedir. Savunma bağlantılı büyük projelerin hayata geçirilmesine hız vermeliyiz” ifadelerini kullandı.
Tayvan konusuna da değinen başbakan, Tayvan’ın bağımsızlığına sert bir şekilde karşı çıktı ve “barışçıl yeniden birleşme” çağrısında bulundu. “Tayvan Boğazı'nın her iki yakasındaki biz Çinliler, kanla birbirine bağlı tek bir aileyiz.” Çin, jeostratejik açıdan önemli olan adayı Çin Halk Cumhuriyeti’nin bir parçası olarak görüyor. Li, ÇKP’nin yeni dönemde Tayvan sorununun çözümü için öngördüğü genel politikasının izlenmesi ve “tek Çin” ilkesine bağlı kalınması gerektiğini ifade etti. Çin’in "Tayvan'ın bağımsızlığına” yönelik girişimlere karşı kararlı adımlar atacağının ve yeniden birleşmeyi savunacağının altını çizdi.
Dış politika konusunda ise, Çin’in “bağımsız” ve “barışçı” dış politikaya bağlı kalması gerektiğinin altını çizen Li, “Dışa açılma stratejisini ve diğer ülkelerle dostluk ve karşılıklı faydaya dayalı işbirliğini sürdürmeliyiz. Dünya barışını korumak, küresel kalkınmaya katkıda bulunmak ve uluslararası düzeni savunmak için çalışmayı sürdürmeliyiz’’ değerlendirmesinde bulundu.