Koronavirüs krizinin yol açtığı işsizlik kabusu sürekli büyüyor. Uluslararası danışmanlık şirketi McKinsey’in açıkladığı son rapor bunu çarpıcı şekilde ortaya koyuyor. McKinsey Ekonomi ve Araştırma Müdürü Tera Allas’ın dün açıkladığı raporun sonuçlarına göre, Avrupa’daki işgücünün yüzde 26’sı risk altında ve 59 milyon kişilik istihdam alanı yok olma riski taşıyor.
Avrupa’daki işsizliğin önümüzdeki aylarda neredeyse iki katına çıkacağını ileri süren şirketin 11 Mayıs’ta yayınladığı raporda, “Bu işleri kaybetmek sadece bireysel düzeyde bir trajedi değil, aynı zamanda ekonomik açıdan da acı verici olacaktır.” deniliyor. Şirket ayrıca 2020 için 27 üyeli Avrupa Birliği’nde işsizliği yüzde 7,6 olarak tahmin ediyor. Rapor, kriz öncesi seviyeye geri dönüşün 2021’in dördüncü çeyreğine kadar mümkün olamayacağını da öngörüyor. Avrupa’daki işsizliğin yüzde 11,2’ye çıkabileceğine işaret eden danışmanlık şirketi, virüs salgınının sonuçlarından kurtulmanın ancak 2024’te mümkün olabileceğini varsayıyor.
Korunmasız işlerin yarısının müşteri hizmetleri, satış, otel, restoran ve inşaat sektörlerinde olacağı belirtiliyor. Avrupa’nın toptan ve perakende sektöründe 14,6 milyon, otel vb. sektörlerde 8,4 milyon, sanat ve eğlence endüstrisinde ise 1,7 milyon iş kaybıyla karşılaşılabileceği ileri sürülüyor.
Şirket yöneticileri ayrıca “bölgesel farklılıkların muhtemelen daha da artacağını” ve “ücretsiz izinlerin işten çıkarmalara dönüşeceğini” dile getiriyorlar. Salgın sürecinde İspanya, Fransa, Almanya ve Birleşik Krallık’ta milyonlarca kişi ücretsiz izne çıkarıldı veya kısa süreli çalışma programına dahil edildi. İşsizlik oranları da hızla yükseliyor.
Benzer bir tablo, yaklaşık 33 milyon insanın korona krizi nedeniyle mart ayının ortasından bu yana işsizlik ödeneği için başvurduğu ABD’de yaşanıyor. Bir araştırmaya göre, ABD’deki işsizliğin çarpıcı şekilde artması sonucunda, milyonlarca insanın bir ay içinde sağlık sigortalarını kaybettiği saptandı.
Kapitalist krizlerin dolaysız kurbanları olan işçi ve emekçiler, krizlerin ağır bedellerini aynı zamanda yükselen işsizlik olarak da ödemektedirler. Salgın krizi koşullarında yaşanan da budur ve emekçileri daha beterinin beklediği, düzen sözcüleri tarafından bile tekrarlanmaktadır.
