Dünya genelinde kapitalist krizin yarattığı ekonomik ve sosyal yıkım pandemi ile birlikte hız kazandı. Kitlesel işçi kıyımı, yoksulluk, güvencesiz ve esnek çalıştırma, düşük ücretler ve hayat pahalılığı emekçilerin yaşamını gün geçtikçe daha da zorlaştırıyor.
Sendika bürokrasisi, artan ağır hak gasplarına rağmen olup bitenlere sessiz kaldı. Pandemi döneminde çeşitli işkollarında yapılan toplu sözleşmelerin hemen tümü sıfır sözleşmeyle sonuçlandı. Bürokrat takımının “iş güvencesi” karşılığında attıkları imzalar çok geçmeden kapitalistler tarafından boşa çıkarıldı. Şimdi onlarca işletmede kitlesel işçi kıyımları gündemde. Öyle ki, bazı tahminlere göre, sermayenin planları gerçekleşirse, metal sektöründeki tüm çalışanların %40’nın işini kaybedeceği söyleniyor.
Sendika bürokratları saldırıları sadece onaylamakla kalmadılar. Başını IG Metall’in çektiği kimi sendikalar işçileri bir tarafa bırakıp, sermayedarları kurtarma derdine düştüler. İflasla karşı karşıya olan kimi kapitalist işletmeleri kurtarmak için, sendika kasalarından paraların da aktarıldığı “dayanışma fonları” oluşturmaya yeltendiler. Böylece sınıf işbirlikçisi ve ihanetçi tutumlarını bir adım daha ileri taşıyarak, ne derece yozlaştıklarını bir kez daha gösterdiler.
Ama bu bürokratlar havaya göre dönmeyi de çok iyi beceriyorlar. Zaman zaman işçilerden yana görünerek, onların ağzına bir parmak bal çalmazlarsa işbirlikçi konumlarını uzun vadede koruyamayacaklarını iyi biliyorlar. Aynı IG Metall patronları şimdi işçileri alanlara çağırıyor. 29 Ekim Cuma günü Almanya çapında, onlarca merkezde mitingler yapılacak.
Sermaye cephesi önümüzdeki dönem, “üretimde dönüşüm” genel başlığı altında bir dizi uygulamayı hayata geçirmek istiyor. Daha fazla otomasyon ve dijitalleşmeyi hedefleyen bu planlar kapitalizm altında işçi sınıfı için daha fazla sosyal yıkımdan başka bir sonuç yaratmayacaktır.
IG Metall miting çağrıları için, söz konusu planlara atıfla, “Adaletli dönüşüm” sloganını kullanıyor. Kapitalizmde sınıf mücadelesi olmadan “adaletli” bir paylaşım veya dönüşüm mümkünmüş gibi. Bu aldatıcı tanımdan da anlaşılacağı gibi, IG Metall bürokratlarının amacı bir şeylerin kavgasını vermek değil kuşkusuz. Fakat sermayeye hizmette kusur etmeseler bile, yaşanan süreç onların da altını hızla oyuyor, varlık sebeplerini tehdit ediyor. Zira artan işsizlik sendikalar için ciddi üye kayıpları anlamına geliyor. Pervasız saldırılar karşısında bir şeyler yapmak zorunda kalıyorlar.
Sendika bürokrasisi, bırakalım sermayeye karşı işçilerin biriken tepkisini örgütlemeyi, yıllardır miting çağrısı bile yapmıyor. IG Metall’in son çıkışı bir yandan tabanda artan öfke ve tepkiyi yatıştırmayı amaçlarken, diğer yandan hükümete bir mesaj niteliği taşıyor.
Sendika bürokrasisi Almanya’da siyasal cephede her zaman SPD ile eşgüdüm içinde hareket etmiştir. Seçimlerde emekçiler için ileri sürdüğü çeşitli vaatler sayesinde birinci parti olan SPD, koalisyon pazarlıklarında adeta FDP’ye “yenik” düştü. Alman burjuvazisi olası koalisyonun yumuşak karnı olan FDP üzerinden SPD ve Yeşiller’in en temel vaatlerini önemli oranda tırpanlamış görünüyor. Koalisyon için üzerinde mutabakata varılan geçici protokolde 12 euroluk asgari saat ücreti dışında kayda değer bir şey yok. SPD’ye umut bağlayan sendika bürokratları, IG Metall üzerinden emekçileri alanlara çağırarak, koalisyon pazarlıklarında SPD’nin elini güçlendirmek istiyorlar.
IG Metall’in niyeti ne olursa olsun, uzun zamandan sonra yapılan bu miting çağrısı yine de önemlidir. İşçi ve emekçiler cephesinde biriken öfkenin alanlara akması bekleniyor. Sendikaların bunun için belli bir çaba içerisinde oldukları da gözleniyor.
Sınıf devrimcileri bulundukları tüm yerellerde yapılacak mitinglere ilgi göstermeli, pankartları, dövizleri, bildirileri ve şiarlarıyla katılmalıdırlar. Dahası kitle ilişkilerini, işçi ve emekçileri katmak için çaba sarf etmeli ve çağrıda bulunmalıdırlar. BİR-KAR’ın mitinge çağrı için çıkardığı bildirilerin önden işçi ve emekçilere ulaştırılması için çaba gösterilmelidir.
Mitinglerin, işçilerin biriken öfkesinin, birliğinin ve gücünün gösterildiği alanlara dönüşmesi, tüm emekçilerin moral ve motivasyonunu arttıran bir rol oynayacaktır.
Taleplerimiz:
- Krizin ve pandeminin faturasını kapitalistler ödesin!
- İşten atmalar yasaklansın, herkese iş, tüm çalışanlara iş güvencesi!
- Ücretlerde kesintiye gitmeden, 6 saatlik iş günü, 30 saatlik çalışma haftası!
- Taşeronlaştırma, her türden esnek ve kuralsız çalışma yasaklansın. Eşit işe eşit ücret ödensin!
- Herkese insanca yaşayabileceği bir ücret ve iş koşulları sağlansın!
- Daha ucuz işgücü için fabrika kapatmaya veya yurtdışına taşımaya son verilsin!
- Savaşa, silaha ve hegemonya yarışına değil; eğitime, sağlığa ve sosyal yaşama bütçe.
- Zenginlerden servet vergisi alınsın! Asgari ücret vergiden muaf kılınsın!
- Kriz bahanesiyle yapılan tüm zamlar geri alınsın!
Bir-Kar İşçi Komisyonu