SPD, FDP ve Yeşillerden oluşan yeni Alman hükümetinin Dışişleri Bakanı Baerbock makamına oturur oturmaz Rusya ve Çin’e karşı agresif demeçleriyle gündemi meşgul ederken, bazı çevrelerde de “şaşkınlığa” yol açmaya devam ediyor.
Daha birkaç gün önce (11 Aralık’ta) İngiltere’nin Liverpool kentinde iki günlük bir zirve için bir araya gelen G-7 ülkeleri Dışişleri Bakanları sonuç bildirgesi hazırlıkları Çin, Rusya ve İran’a karşı agresif açıklamaların yapıldığı bir platforma dönüştü.
Gelecek yıl G-7 ülkelerinin (Almanya, ABD, İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya, Kanada) dönem başkanlığını da yapacak olan Almanya’nın Dışişleri Bakanı Baerbock, zirvede yaptığı kapanış konuşmasında, “Küreselleşmiş bir dünyada meydan okumaları ancak birlikte göğüsleyebiliriz.” diyerek, Rusya ve Çin’e kaşı “birlikteyiz” mesajı verdi.
Sona gelmiş bir Alman ve Rus yapımı proje olan Kuzey Akım 2’nin iptalini isteyecek kadar ileri giden çiçeği burnunda Bakan, “şaşkınlık yaratmaya” seçim sürecinde başlamıştı.
“Şaşkınlığa” yol açan Kuzey Akımı 2
Başlangıcından bu yana tartışmalı Baltık Denizi enerji hattı Kuzey Akım 2 projesi, (Nord Stream 2) haftalar önce tamamlanmasına rağmen “faaliyet izni için” halen bekletilmektedir. Alman tekellerinin “yeşil yüzü” Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock’a göre, “izin için gerekli şartlar” halen karşılanmamıştır. Bakan Baerbock, “Kuzey Akım 2’nin onayı için Avrupa Birliği-AB hukuku geçerli. Kuzey Akım 2 AB hukukunda öngörülen şartları yerine getirmiş değil. Bu nedenle de onaylanamaz.” iddiasında.
Yeni Alman hükümetinin bileşenleri, koalisyon görüşmelerinde enerji projelerinde Avrupa Enerji Yasası’nın uygulanacağı konusunda bir anlaşmaya varmışlardı. SPD, Yeşiller, FDP yetkilileri Kuzey Akım 2 hakkında ortak bir açıklama yapmasalar da “Avrupa Enerji Yasası, Almanya’daki enerji politikası için de geçerlidir” demekle ortak bir fikir beyan etmişlerdi. Kuzey Akım 2 için de “Avrupa Enerji Yasası’nın öngördüğü koşulları yerine getirmediği için onay alamıyor” deniliyor.
Bakan Baerbock, seçim kampanyası sürecinde de Rusya’dan Almanya’ya Baltık Denizi üzerinden yılda 55 milyar metreküp doğalgaz taşıyacak olan enerji hattına karşı olduğunu, iktidara gelmeleri durumunda gerekirse bu projeden vazgeçeceklerini açıklamış, koalisyon ortaklarına açık bir mesaj vermenin yanı sıra hem Alman tekellerine hem de ABD’ye adeta “Bizden korkmayın, biz sizin çıkarlarınız için varız” demiş oldu.
Baerbock Bakan olduktan sonra katıldığı bir televizyon programında ise Merkel hükümeti ile ABD arasında “Rusya’nın (Ukrayna’daki) krizi daha fazla tırmandırması durumunda Kuzey Akım 2’den vazgeçileceği konusunda sözlü bir anlaşmanın olduğunu ve bu nedenle onay alamayacağını” dile getirdi.
Seçim sonrası net bir beyanı bulunmasa da SPD, seçim öncesi her zaman Kuzey Akım 2’den yana tavır belirlemiş ve gerçekleşmesini savunmuştu. FDP ve hepsinden önce kapitalizmin “yeşil yüzü” Yeşiller, Rusya’ya karşı söz konusu enerji hattı üzerinden saldırganlıklarını yeni Alman hükümetinin ve dolayısıyla sermayesinin tavrı olarak ortaya koymuş bulunuyorlar.
Alman Ordusu (Bundeswehr) ve Yeşiller
Milyonlarca insanın ölümüne yol açan İkici Dünya Savaşı’ndan sonra, “bir daha böyle bir felaket yaşanmasın” diye Hitler’in ordusu Wehrmacht dağıtıldı. Batı Almanya’nın militarist güç oluşturma statüsü kaldırıldı. Savaştan sadece on yıl sonra, 1955’de Wehrmacht adeta küllerinden yeniden oluşturuldu.
Şubat 1952’de Almanya Federal Meclisi, Avrupa ordusuna “Alman savunma katkısı” sağlamayı onayladı. 1955’te Almanya, Batı Avrupa Birliği ve NATO’ya kabul edildi ve kendi silahlı kuvvetlerini kurmasına izin verilerek işgal statüsü kaldırıldı.
1955 Temmuz’unda Alman Meclisi, 6 bin gönüllü askerin görevlendirilmesini sağlayan “Gönüllüler Yasası”nı kabul etti. 12 Kasım 1955’te, ilk Savunma Bakanı CDU’lu Theodor Blank, Bonn’daki Ermekeil kışlasında ilk 101 gönüllüye atama belgelerini sundu. O günün Prusyalı General Gerhard Scharnhorst’un 200. doğum gününe denk gelmesi/getirilmesinin manidarlığı tartışmalara yol açtı. Kuruluşunda “Yeni Wehrmacht” olarak adlandırılan ordu sonrasında Bundeswehr olarak değiştirildi.
Bundeswehr’in, çekirdek kadrosu “personel eksikliği” bahanesiyle Wehrmacht subaylarından oluşturuldu. 1960’a kadar Hitlerin Wehrmacht’ından 12 binden fazla ve 300 kadar da SS subayı alındı. Bundeswehr, Hitler’in Wehrmacht’ı üzerinden yeniden inşa edildi ve o gelenek bugün de hala devam ediyor.
Alman sermayesinin vurucu gücü Bundeswehr’in “resmi olarak” yurt dışında asker bulundurma yetkisi 1998 yılına kadar SPD ve Yeşiller’den oluşan Gerhard Schröder hükümetine kadar yoktu. 1998’de kurulan hükümete SPD’li Schröder Başbakan, Yeşillerden Joschka Fischer Başbakan yardımcısı ve Dışişleri Bakanı oldu ve bu hükümet 2005 yılına kadar sürdü.
Balkanların emperyalist işgalciler tarafından bölük pörçük edilmeye başlandığı dönemdi. Tam da bu dönemde kitle desteğini arkasına alan SPD ve Yeşiller’e ihtiyaç vardı. Bundeswehr’in yurt dışına gönderilmesinin önü açılmalıydı.
NATO’nun 24 Mart 1999’da Balkanlara hava bombardımanı saldırısına Almanya da dahil oldu. Böylece II. Dünya Savaşı’ndan sonra Wehrmacht üzerinden inşa edilen Bundeswehr ilk defa askeri bir harekâta katılmış oldu. İki buçuk ay süren NATO bombardımanlarına Almanya da savaş uçaklarıyla destek verdi. Kasım 2012’de Bundeswehr, Bosna-Hersek’teki AB’nin askeri misyonuna katılımını sonlandırdı. Bundeswehr verilerine göre, 1996’dan bu yana Bosna-Hersek ve Hırvatistan’da NATO komutası altında 63 binden fazla Alman askeri görevlendirildi.
Almanya’nın da her türlü desteği ile NATO’nun hava ve kara saldırıları sonucu Balkanlarda “etnik” boğazlaşmalar kışkırtılarak bölge paramparça edildi ve yüzbinlerce insan öldürüldü.
Bu kanlı savaşa verilen Alman desteğini sermayenin “yeşil yüzü” Dışişleri Bakanı Fischer “Nie wieder Auschwitz” (Bir daha Auschwitz asla) diyerek meşrulaştırmaya çalıştı.
Kautsky’den bu yana Alman “solu” ve kendini solda sayan Yeşiller “ülke çıkarları söz konusu olunca” gerçek yüzlerini gizlemekten geri kalmamışlardır. Kendini sol yelpazede sayan kapitalizmin yeni “yeşil yüzü” Baerbock da Kautsky’den devralınan mirasla, önceli Joschka Fischer gibi savaş çığırtkanlığını sürdürüyor.