İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) tarafından açıklanan 2019 Dünya Raporu’nda insan haklarına yönelik saldırılardaki artış üzerinde durulurken, bu saldırılara karşı direnişlerin de yükseldiği vurgusu yapıldı.
674 sayfalık 2019 Dünya Raporu’nda, 100’den fazla ülkedeki insan hakları uygulamaları gözden geçirildi. İnsan Hakları İzleme Örgütü Genel Direktörü Kenneth Roth, rapora yazdığı giriş makalesinde insan haklarına yönelik ihlaller, saldırılar karşısında büyüyen bir muhalefetin ve direnişin 2019’a hakim olduğunu vurguladı.
Roth giriş makalesinde “Nefret ve hoşgörüsüzlük tohumları saçan popülistler, aynı zamanda sürekli olarak muharebeler kazanan bir direnci de besliyorlar. Zafer tabii ki kesin değil, ancak geçtiğimiz yılın başarıları, otoriter yönetimlerin suistimallerinin, insan hakları cephesinden güçlü bir karşı saldırıyı da tetiklemiş olduğuna işaret ediyor” ifadelerini kullandı.
Raporda Roth’un vurguladığı olgunun altı şu örneklerle dolduruldu:
-Macaristran’ın başkenti Budapeşte’de Victor Orban hükümetinin,“kölelik yasası” adı verilen ve izin verilen fazla mesai sürelerini arttırarak, fazla mesai ödemelerinin üç yıla kadar geciktirilmesini mümkün kılan yasal düzenlemeler büyük kitlesel gösterilerle protesto edildi.
-Polonya’da hükümetin muhalif yargıçları tasfiye etme girişimine karşı yargıçlar görevlerini terk etmeyerek direnç gösterdi ve hükümet de geri adım attı.
Avrupalı emperyalistlerin hak ihlallerinden sorumlu tuttukları iktidarlara ve hükümetlere verdiği desteğin ve insan hakları konusundaki ikiyüzlülüklerinin göz ardı edildiği raporda, AB’nin ve AB üyesi ülkelerin insan hakları konusunda attıkları adımlar abartılı vurgularla işleniyor. Örneğin, Türk sermaye devletinin Rojava’ya yönelik işgal saldırısı karşısında AB ülkelerinin silah satışını durdurma söylemlerine yer verilirken, saldırıya karşı AB üyesi bir ülkenin tepkisi ortaya konuldu. Buna karşın, başta Almanya olmak üzere, AB ülkelerinin Türkiye’ye silah satışını sürdürdükleri ve AKP iktidarı ile kirli işbirliğine devam ettikleri görmezden gelindi.
Malezya ve Maldivler’de seçmenlerin yolsuzluğa bulaşmış başbakanları görevden uzaklaştırdıkları belirtilen raporda, Ermenistan’da protestolardan kaynaklı yolsuzluğa bulaşan başbakanın istifa ettiği, Habeşistan’da kamuoyu basıncının başbakanı değiştirttiği, Sri Lanka’da ise kitle gücünün “Anayasal darbe” anlamına gelen yasayı geri çektirdiği ifade edildi.
Raporda ayrıca, emperyalistlerin kendi çıkarları ekseninde kitle hareketlerine yön vermeye çalıştığı Hong Kong ve Venezuela’daki gelişmeler de “insan hakları” kılıfı altında manipülasyona konu ediliyor. Bu örnekler üzerinden Venezuela ve Çin yönetimleri “insan haklarına saldıranların daha fazla güçlendikleri” şeklinde hedef gösteriliyor.