Yemen’e SİHA ve milis göndermek Suudi kilidini açar mı?- Fehim Taştekin

Müslüman Kardeşler ve Türk hükümetine yakın kaynaklar Suudi Arabistan’ı Yemen’de sadece Türkiye’nin kurtarabileceği tezini işliyor. Düşürülen bir Türk SİHA’sı ve Suriye’den milis gönderme hazırlığı yeni bir başlangıca işaret ediyor.

  • Haber
  • |
  • Basın derleme
  • |
  • 02 Nisan 2021
  • 21:47

Türkiye, ABD’nin İran’la diyalog hedefi ve Yemen savaşına silah ambargosu karşısında Suudi Arabistan’ın içine düştüğü yalnızlığı avantaja çevirmek istiyor.

Bir süredir Suriye’deki muhalif kaynaklardan Türkiye’nin Libya ve Karabağ cephelerinde yaptığı gibi Suudiler hesabına Yemen savaşına Suriyeli milisleri göndereceğine dair iddialar geliyor. İvedilikle yapılabilecek ilk çıkarım; Ankara ilişkileri normalleştirmek için Riyad’a Yemen üzerinden bir zeytin dalı uzatıyor. 

Buna eşlik eden ikinci çıkarım; Ankara, Türkiye’nin Irak ve Suriye’deki askeri hareketliliğinden rahatsız olan İran’a Yemen’den yanıt veriyor. Suriye’de Moskova’nın Ankara’ya çok taviz verdiğini düşünen İran geçen ay Irak’ta Türkiye’nin askeri operasyonlarına karşı tutumunu belli edince diplomatik laf dalaşı yaşanmıştı.

Suudi Arabistan’ın Yemen savaşından itibarlı bir şekilde çıkmak için koşulları İran destekli Husiler aleyhine değiştirecek bir Türk katkısı heyecan yaratabilir. Bu katkının sadece milisler değil Libya ve Karadağ’da dengeyi değiştiren Türkiye yapımı insansız uçakların devreye sokulmasıyla olabileceği konuşuluyor. Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) karşı çıktığı, Suudi Arabistan’ın ise gönülsüz işbirliği yaptığı Müslüman Kardeşler’in Yemen uzantısı Islah Partisi öteden beri Türkiye’nin Yemen savaşına girmesini istiyor.

Tahran’la nükleer müzakerelere dönme planı, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın Cemal Kaşıkçı cinayetindeki rolünü ortaya koyan CIA raporunun açıklanması ve Husilerin örgütü Ensarullah’ın terör örgütleri listesinden çıkartılması nedeniyle Biden yönetimiyle yaşanan soğukluk karşısında Riyad’a Türkiye ile yakınlaşma tavsiyesi yapıldığı öne sürülüyor. Türk medyasında da Riyad’ın şiddetle Türkiye’ye ihtiyaç duyduğu tezi işleniyor. Suriyeli milislere Yemen görevi hayli spekülatif görünse de böylesi bir zeminde iddiaları görmezden gelmek mümkün değil.

North Press Ajansı (NPA), Sultan Süleyman Şah Tugayı’ndan bir kaynağa dayanarak Türkiye’nin güdümündeki Suriye Ulusal Ordusu’nun (SUO) haftalardır Yemen’e gidecek kişilerle ilgili hazırlık yürüttüğünü yazdı. NPA’ya göre aylık 2 bin 500 dolar maaşla Yemen cephesine gidecek milisler daha çok Yemen-Suud sınırında görev alacak ve çatışmalara katılmayacak. Karabağ savaşına gönderilenlere de Azerbaycan’da tesisleri koruma görevi verileceği söylenmiş ama bu kişiler kendilerini cephe hattında bulmuştu. 


Kuzey Suriye İhlalleri Belgeleme Merkezi ise Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) Yemen’e savaşçı toplama işini Humus-Karyateyn’den Ebu Faysal El Mücahit (Kemal Taha el Feyhan) adlı milis komutanına verdiğini öne sürdü. Merkeze göre vaat edilen aylık maaş 2 bin 500 dolar. Bunun 100 doları evrak masrafı olarak kesilirken 400 doları şahsın kendisine, kalanı ay sonunda ailesine verilecek. Sözleşmeler de altı aylığına yapılacak.

Gazeteci Lindsey Snell de 10 Mart’ta Yemen’e gitmek isteyenlerin kimlik kartlarını göndermelerini isteyen Sultan Murat Tugayı’nın komutanına ait bir ses kaydını paylaştı. Snell önce inkâr edilen ama daha sonra açığa çıkan Karabağ seferberliğinin de benzer bir çağrıyla başladığını hatırlattı. Bu minvalde çok sayıda iddia dolaşıyor. Bunlara paralel olarak 7 Mart’ta El Cavf bölgesinde Türk malı bir silahlı insansız hava aracının (SİHA) düşürülmesi Türkiye’nin savaşa dahlinin somut örneği olarak ele alındı. Gözler hemen TB2’nin üreticisi Bayraktar’a çevrilirken Husi güçlerinin sözcüsü Tuğgeneral Yahya Saree vurulan SİHA’nın Vestel Savunma’nın ürettiği Karayel-SU olduğunu açıkladı.

Vestel Savunma, 2017’de ortak üretim konusunda Suudilerle 200 milyon dolarlık bir anlaşma imzalamıştı. Suudi Arabistan Askeri Sanayi Genel Müdürlüğü’ne göre 2021’de altı adet, beş yıl içinde ise 40 adet SİHA üretimi hedefleniyor.

Bayraktar’ın da Yemen savaşına katılabileceğine dair spekülasyonlara rağmen atılmış resmi bir adım ya da teyit edilmiş bir bilgi yok.
Deutsche Welle Arapça, Suudi Arabistan ile Türkiye arasında Yemen paslaşmasını şu sıralar çok kritik bir savaşa sahne olan Marib’de Husilere karşı direnen Islah Partisi’nin sağlamış olabileceğini yazdı.

Deutsche Welle, Türkiye’ye yakınlığı ile bilinen eski Yemen Ulaştırma Bakanı Salih el Cebvani’nin Yemen’de ayrılıkçı güneye yatırım yapıp Riyad’la ters düşen BAE Veliaht Prensi Muhammed bir Zayed’in heveslerini bitirmek için Türk-Suud ortaklığının yakın olduğunu söylediğini aktardı. BAE’ye yakın medya ise bu haberleri Müslüman Kardeşler propagandası olarak görüyor. Londra merkezli El Arab gazetesi Türkiye, Katar ve küresel Müslüman Kardeşler ağının ABD’nin pozisyon değiştirmesi ve petrol-doğalgaz zengini Marib’in Husilerin eline geçme tehlikesine paralel olarak Suudilerin artan endişelerine yatırım yaptığını savunuyor.

Katar-Körfez ilişkilerini düzelten El Ula zirvesinin ardından bu arayışın başladığını savunan gazeteye göre Türkiye’nin Yemen savaşına katılmasına yönelik ilk çağrı İstanbul’da yaşayan Islah liderlerinden Hamid el Ahmar’dan geldi. El Cezire’de yayımlanan röportajda Ahmar, ABD’nin Yemen savaşına silah satışını yasaklaması üzerine Riyad’ın gelişmiş silahların temini için Türkiye’den yardım istediğini söyledi. 

BAE, Mısır gibi Türkiye ile ilişkilerin düzelmesi için Ankara’nın Müslüman Kardeşler’e desteğini kesmesini şart koşuyor. Ancak Biden’ın gelişine paralel olarak BAE’nin Libya’da Halife Hafter’e desteğini azaltması ve Yemen operasyonunda kullanılan Eritre’deki üsten çekilmesi bölgesel maceralarından çekilme olarak da görülüyor. 

Müslüman Kardeşler bağlantılı isimlerin Türkiye’yi Yemen’e çekme arzusu aşikâr. Mesela El Cezire’nin yorumcusu Faysal el Kasım Twitter’da 5.6 milyon takipçisine şu müjdeyi verdi: “Türkiye’nin Yemen dosyasına girdiği açık. Sahadaki dengenin alt üst olmasını bekliyorum.” Türkiye’de yaşayan Mısırlı gazeteci Cemal Sultan da Bayraktar’ın Yemen semalarında uçtuğunu iddia etti. 

Türkiye’de hükümete yakın medyanın estirdiği hava da Müslüman Kardeşler’den farklı değil. Yeni Şafak gazetesinin yorumu şöyle: “Suudi Arabistan Türkiye korkusuna yenildi. ABD ve İsrail’in kendini güvende tutacağını düşündü. Ama şimdi Yemen’de yalnız bırakıldı. Yemen savaşı bu ülkeyi çökertebilir. … Riyad asıl tehdidin Batı’dan geldiğini algıladığında, Türkiye’nin desteğinin önemini hazin bir şekilde fark edecektir. Şu an bile, Türkiye S. Arabistan’ı bu bataklıktan kurtaracak tek ülkedir.” 

İktidara yakın SETA Genel Koordinatörü Burhanettin Duran ise Körfez’in İran ve Türkiye’yi sınırlama politikasının iflas ettiğini savunarak “Artık (Suudilerin) Yemen dahil İran'ın bölgedeki yayılma politikalarına karşı koymak için Türkiye'ye ihtiyacı var” dedi.

İran medyasının baktığı yerde aynı. Resmi haber ajansı İRNA Suudi yönetiminin Yemen’de aldığı yenilgiler üzerine farklılıkları bir kenara bırakıp Türkiye’yi savaşa dahil etmeye karar verdiğini yazdı.

Karşılıklı çıkarlar yeni sayfalar açma ihtimalini dışlamasa da hiçbir şey resmiyete dökülmüş değil. Ayrıca temkinli olmayı gerektiren faktörler var. Türkiye’nin son yedi yılda Arap ülkeleriyle yaşadığı cepheleşmeyi geriletebilmesi kapsamlı değerlendirmeleri gerektiriyor. Ankara’nın Doğu Akdeniz’deki enerji denkleminde ihtiyaç duyduğu Mısır ya da Körfez’in ağır topu Suudi Arabistan’la ilişkileri normalleştirmesinin ön koşulları Suriye, Irak ve Libya başta olmak üzere bölge ülkeleriyle ilgili siyasetinde değişiklikleri içeriyor. Ankara’nın zor zamanda taktiksel davrandığı ve "yayılmacı" heveslerini koruduğu yönündeki "Arap şüpheciliği" mevcut politikalara yön vermeye devam ediyor

Al-Monitor / 02.04.21