Başkalarının tarihinde asker olup efsane çıkarmak: Bu Kafkasya halklarının mecbur bırakıldıkları bir talihsizlik olabilir.
Bugünlerde Ukrayna cephesinde bir tarafta Rus ordusunun ön saflarına sürülenler diğer tarafta Batı’nın vekalet savaşına yazdırılan Çerkes ve Çeçenleri izliyoruz. Rusya vatandaşı olmanın mahkumiyeti ile intikamın esareti karşı karşıya!
Ukrayna’da savaş devam ederken Rusya’ya karşı Kafkasya’dan ikinci bir cephe açma planları tozlu raflardan iniyor. Etnik fay hatlarını tetiklemek, Rusya’nın yarıklarına sızıp patlatmak. Uğraş bunun için.
Polonya yeniden merkez
Varşova’da Rus karşıtlığı temelinde kurulan birliklerde Çerkes (Adıge) ve Çeçenler boy gösterirken bu tekerrür bizi asırlar öncesine fırlatıyor: Uzak tarihte Beş Çerkes Prens efsanesi, yakın tarihte Promethe Birliği.
Marcin Kruszynski’ye atfedilen bilgilerden gidelim: Polonya’nın Litvanya, Ukrayna ve Belarus’u da içine aldığı imparatorluk döneminde ülkesini terk eden Prens Dimitro Wisniowiecki 1556’da Kırım Tatarlarıyla savaşmak üzere Rusya'ya gider. Kurduğu Zaporojya Kazak birlikleri sayesinde Çar İvan Grozni (Korkunç) tarafından Kabarda ülkesine vali tayin edilir. (Bugün Kabardey-Balkar Cumhuriyeti’nin olduğu bölge Çerkesya’nın bir kısmını oluşturuyordu.) Çerkes prensleriyle iyi ilişkiler geliştirir. Çar 1561’de Polonya Krallığı’na saldırmaya karar verdiğinde ülkesine (Ukrayna) dönüp Rus ordusuna karşı cephe alır. Çar arkasından şunu der: “Bize bir köpek olarak geldi ve bir köpek olarak bizi terk etti."
1562'de beş Kabardey prensi, Kafkasya'yı terk ederek aileleri ve savaşçılarıyla birlikte Polonya'ya gider. Polonya askeri tarihinde şan ve şöhreti bulurlar. Özellikle Prens Temruk ve Prens Solgien. Polonya 1795’te parçalanıncaya dek Çerkes savaşçılar adlarından söz ettirirler. Kiev ve Podoli’de kendilerine mülkler verilir. Sonra sahneden silinirler; soyları da asimile olur.
Bu tarihi anekdotlar Ruslarla hesaplaşma gününde Polonyalı milliyetçilerin kanını kaynatabilir.
Kısa ömürlü Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti’nin 1921’de dağılan kadroları Varşova, Prag ve Paris’te yeni sayfalar açmıştı. Polonya hükümeti Promethe Birliği adını alan bir proje kapsamında Sovyetlerden kaçan bağımsızlıkçı kanatları finanse ediyordu. Kafkas Dağlı Halkları Partisi de bunlar arasındaydı. Gazete ve dergiler çıkarıp kitaplar bastılar. Çerkes diasporasının yaşadığı ülkelerde çeşitli faaliyetler yürüttüler. Bu çalışmalar 1940’lara kadar sürdü.
Bugün Polonya’nın Kafkasya’yı terk etmek zorunda kalmış belli isimlere alan açması bu tarihsel arka plan ışığında şaşırtıcı gelmiyor. Dinyeper Nehri’nin batı yakası için Polonya’nın nabzı farklı atıyor.
Normal koşullarda 2014’teki Maidan Darbesi’nden sonra Ukrayna’yı Rusya ile hesaplaşma arenasına çeviren Batı destekli milliyetçi ve neo-nazi kadroların Rusya’nın şubatta başlattığı işgale kadar Ruslara yaptıkları ortadayken kurulan bu ortaklıklar Çerkesler ve Çeçenlere ne tür bir ilham verebilir? Buradan özgürlük perspektifi çıkmaz ama “düşmanımın düşmanı dostumdur” parolası işliyor işte. Savaşı büyütmek için “kullanışlı” insanlar aranıyor. Kimisi ödenmiş, kimisi adanmış!
Soykırımı tanıma kartı
Ukrayna da Çerkes ve Çeçenleri Ruslara karşı bir kart olarak görme konusunda Gürcistan’ın yolundan gidiyor. 20 Haziran’da Ukrayna parlamentosu Rada’da 10 milletvekilinin girişimiyle “Özgür Kafkasya İçin” adlı bir grup oluşturuldu. Grubun öncüsü Oleksiy Gonçarenko 24 Haziran’da 1763-1864 Büyük Kafkas Savaşı’nda Çerkeslerin yaşadığı soykırımın tanınması talebiyle bir tasarı sundu. Rada ekimde Çeçenya’nın bağımsızlığını tanıdı. Çerkes tasarısını gelince rafta tutmayı tercih ettiler. Neden? Belli ki bir vaatle suları test ediyorlar. Çerkesler de Çeçenler gibi cepheye katılacak mı görmek istiyorlar.
Gürcistan, 2008 savaşının intikamını almak için Çerkes kartına oynamıştı. The Jamestown Foundation’ın katkılarıyla 2010’da Tiflis’te bir konferans düzenlenmiş, 2011’de de Çerkes soykırımı parlamentoda tanınmıştı. O konferansta ben de vardım. Fakat Çerkesler, Abhazya ve Güney Osetya’ya karşı savaş başlatmış, ayrıca tarihte Kafkasya’nın düşüşünde kilit rol oynamış Gürcistan’ın bu jestine omuz silkmişti. Bu bir Amerikan müdahalesi olarak görüldü. Bugün Ukrayna’nın Kafkas sevdası da farklı görülmüyor.
Yani soykırımı tanımak için önce Çerkeslerin tutumundan emin olmak istiyorlar. Gonçarenko tasarı girişimini takiben 25-26 Haziran’da İstanbul’da düzenlenen Uluslararası Çerkes Konferansı’na seslenmek istemişti. Ne var ki bazı katılımcılar itiraz edince hayal kırıklığı yaşadı. Sonra diasporanın nabzını yakından yoklamak için 25 Kasım’da İstanbul’da Çerkes Dernekleri Federasyonu’nu (ÇERKES-FED) ziyaret etti. Gürcistan’la da temasları iyi olan ÇERKES-FED konferansta da Gonçarenko’ya platform vermek isteyen taraftı.
Gonçeranko İstanbul’da kışkırtıcı bir çağrı yaptı:
“Rus İmparatorluğu yok edilmeli. Çerkesler, ayağa kalkın ve özgürlüğünüz için savaşın. Ukrayna size elini uzatıyor ve bu mücadelede yanınızda olacak."
Bu çağrıya eşlik eden bazı aktivistler çıkıyor. Kafkasya’yı terk etmek zorunda kalmış bazı figürleri de bu fotoğraf karesinde görmek mümkün. Suriye cephesinde yer almış olanları saymazsak kısmi seferberliğe katılmayıp Rusya Federasyonu’nu terk etmiş gençler hedef kitle olabilir. Diasporadaki doğal Rusya karşıtlığını kullanma niyetleri de kendini ele veriyor.
Çerkes ve Çeçen taburu planları
Çağrılar Ukraynalı yetkililerin açıklamalarıyla sınırlı kalsaydı çok gürültü koparmayabilirdi. Fakat göz ardı edilemeyecek isimler ortaya çıkınca işin rengi biraz değişti.
Önce Çeçenlerle ilgili kısma dair birkaç bilgi paylaşayım: Kendini Vladimir Putin’e adayan Çeçenya Cumhuriyeti Başkanı Ramzan Kadirov’un Çeçenleri cephenin önüne sürmesi hasım Çeçenleri aksi yönde kışkırttı. Kiev saflarında Cahar Dudayev Taburu, Şeyh Mansur Taburu, İmam Şamil Taburu ve Hamzat Gelayev Müfrezesi adlarıyla Çeçen birlikler savaşa dahil oldu. Son olarak yıllardır İngiltere’de sürgün yaşayan Çeçen-İçkerya Başbakanı Ahmed Zakayev, Hacı Murat Zumso komutasında Çeçen-İçkerya Özel Hareket Taburu’nu (OBON) kurdu.
Rusya’yı içerden vurmaya dönük çalışmalar Rusya Gönüllüleri ve Rusya’nın Özgürlüğü gibi birliklerle bağlantılı Sivil Konsey çatısı altında yürütülüyor. Polonya merkezli Sivil Konsey’in genel sekreteri Anastasia Sergeyeva, Rusya’yı içerden fethetmek için uluslararası bağlantıları sağlayan kişi. Bunlarla bağlantılı olarak biri Çeçenleri diğeri Çerkesleri hedef alan iki çağrı yapıldı.
Gürcistan’ın Pankisi bölgesinde Çeçenlerin akrabaları olan Kistin halkından Sayhan Muzayev, Çeçenya’yı Rusya’dan özgürleştirmek üzere Ukrayna'da İçkerya halk ordusunun kurulduğunu duyurdu. İçkerya’dan kasıt Çeçenya. Muzayev, Çeçenya’da savaşa katılan, 2008’de Gürcistan ordusu ve istihbaratına yardım eden ve 2019’da Berlin’de öldürülen Pankisili Zelimhan Hangoşvili’nin ekibinden.
Fakat Çerkeslere hitap eden çağrının geldiği adres daha fazla ses getirdi. Kabardey-Balkar’da “halk adamı” olarak bilinen İbrahim Yağan, “Özgür Çerkesya” için “Çerkes Gönüllüler Taburu” kurulması çağrısı yaptı. Ukrayna Silahlı Kuvvetleri’nin yardımıyla “Seferberlik ve Teknik Destek Merkezi” kurdukları bilgisini paylaşıp, “Bu tabur ileride ‘Özgür Çerkesya’nın özgür ordusunun temellerini oluşturacak” dedi. Yağan, Avrupa’da da tanınmış bir “Çerkes Atı” yetiştiricisi. 20 yıldır işlettiği at çiftliği elinden alındı. Yeniden ihale edilen çiftliği geri almasına izin verilmedi. Nihayetinde baskılar yüzünden Polonya’ya sığındı. Bazı ulusal meselelerde öne çıkan ve kritik zamanlarda gençlerin kulak verdiği bir isimdi. Bu çağrılar diasporada tartışmalara yol açtı.
Diasporadan reddiye
56 derneğin çatı kuruluşu Kafkas Dernekleri Federasyonu (KAFFED), Çerkes Taburu önerisini “İrrasyonel” diyerek reddetti. Soykırımın tanınması ve halklarının özgürleştirilmesi perspektifiyle Çerkeslerin savaşa paydaş yapılmak istendiğine dikkat çekti. Anavatan ve diasporanın savaşla kazanabileceği bir şey olmadığını vurguladı. Rusya’yı da nüfus erozyonu yaşayan Kafkasya’dan gençleri orantısız sayıda savaşa götürmekle suçladı. KAFFED’in Nalçik merkezli Dünya Çerkes Birliği’ne (DÇB) de diyecekleri vardı. Savaşa karşı çıkanları hain ilan eden DÇB’yi Rusya’yı aklayıp Çerkesleri Kremlin’in politikalarına yedeklemekle eleştirdi.
Bunun yanı sıra diasporada bir imza kampanyasıyla vekalet savaşını reddeden bir bildiri yayımlandı.
Çeçenler tarafında ise beşi Türkiye, biri Ürdün’den 6 dernek “Zoraki savaşların mağduru Çeçenler kendi yaralarını sarma dışındaki olayların ne gönüllü öznesi ne tarafı ne de muhatabıdır” diye çıkıştı.
Gürcistan’a dikkat
Rusya’ya ikinci cephe açma niyetlerinin pişirileceği bir adres de Gürcistan. Şu anki yönetim Batı yanlısı olmasına rağmen eski Cumhurbaşkanı Mihail Saakaşvili çizgisini mahkum eden ve Rusya’nın öfkesini dikkate alan bir yaklaşım sergiliyor. Ancak bu, Gürcistan sahasının boş bırakıldığı anlamına gelmiyor. Abhazya Başbakanı Aleksandr Ankvab başta Polonya olmak üzere bazı Avrupa ülkelerinden “elçilerin” Tiflis’e gidip “ikinci cepheyi” açmak üzere telkinlerde bulunduğunu açıkladı. Gürcistan'da buna izin vermeyecek aklıselim kişilerin olduğunu da ekledi.
Kafkasya’yı terk eden Çerkes merkezli sivil toplum örgütü Çerkes Kongresi’nin başkanı Kase Kik ve İbrahim Yağan gibi isimlerin Saakaşvili’nin bırakılması için çağrı yapması da bu çabalarla çakışıyor. Bu arada Saakaşvili öyle Çerkesler arasında hayırla anılan bir figür değil. Hele ki Güney Osetya’ya karşı açtığı savaş ortadayken.
Kafkasya’daki tablo ne diyor?
Tabur kurma çağrılarının diasporada karşılık bulmadığı ortada. Ya Kafkasya’da yankı bulabilir mi?
- Kafkasya, Çeçenya’daki iki savaştan sonra korku ile yatıp kâbusla kalkıyor.
- Bölge güvenlik ve istihbaratın yani silovikin korku rejimi altında.
- Çatışma yorgunu Çeçenya başta olmak üzere bölgedeki cumhuriyetlerin maceraya atılacak mecali yok.
- Tarihi Çerkesya’da Çerkesler demografik olarak çok zayıf. Savaş için verebilecekleri ne asker ne de bunu yürütecek motivasyon var.
- İktidar partisinin en fazla oyu Kafkasya’dan topluyor olması basitçe “Sorun istemiyoruz” mesajı da içeriyor.
- Savaş yeni bir kırılma ve potansiyel olarak sürgün çağrıştırıyor. Yani anavatanlarında kalanların da yok edilmesi.
Rusya’nın Ukrayna’daki şok edici kayıplarına rağmen dağılmaya yüz tuttuğu, sonunun geldiği, Kafkasya ve diğer bölgelerin özgürleştirilebileceği senaryosunun karşılığı yok. Avrupa medyasını süsleyen bu yayınlar istihbarat propagandasından öteye geçmiyor.
Ve Kafkasya’nın özgürlük savaşında nasıl yüzüstü bırakıldığına dair tarihten yeterince dersler de var.
Bütün bunlara rağmen dünyaya Çerkes Taburu ve Çeçen Taburu diye sunabilecekleri bir potansiyel hiç mi çıkmaz? Çıkabilir. Fakat “Kafkasya barut fıçısı, patladı patlayacak, özgürlük yakındır” propagandasına malzeme olmaktan öteye geçmez.
Gazete Duvar / 19.12.22