İmzalanma sürecinden günümüze kadar zaman zaman gündeme gelen konulardan biri Akkuyu Nükleer Güç Santrali. 2010 yılında devletlerarası imzalanan anlaşmadan bitmeyen açılış törenlerine değin şirket neredeyse hiç gündemden düşmüyor. Üstü örtülmeye çalışılsa da işçi ölümlerinin de olduğu kıyım yeri Akkuyu.
Akkuyu’da neler oluyor? Şirketin sahibi kim? Yönetiminde kimler var? Türkiye neden şirkete ortak olmuyor? Bu yazıda bu sorulara yanıt arayacağız.
Acı gerçek: Santral zaten hiç Türkiye’nin olmadı
Akkuyu Nükleer Güç santrali 2010 yılındaki Türkiye Cumhuriyeti ile Rusya Federasyonu arasındaki devletler arası anlaşmaya dayanıyor. Bu devletler arası anlaşmada her konu gündeme alınmamış normal olarak ancak bazı konular düzenlenmiş. Örneğin şirketin hisse dağılımının yüzde 51'i Rusya'da, yüzde 49 Türkiye’de olacak deniyor. Buradan duruma bakalım. Akkuyu Santrali için anlaşma uyarınca Akkuyu Nükleer A.Ş. kuruldu. Anlaşmaya göre, toplam maliyet 20 milyar dolar olarak görülüyor. Ancak nedendir bilinmez, bu şirketin yüzde 49’u bir türlü alınamadı, yüzde 49 şöyle dursun yüzde 1’i de alınamadı.
Bir dönem beşli müteahhitlerden Cengiz-Kolin-Kalyon (CKK) bu girişime ortak olmak istediyse de, dış politika analisti Aydın Sezer’in daha önce ifade ettiği üzere Rusya tarafsız denetim firmalarının raporları uyarınca bu şirketlerin yeterli sermayesi olmadığını, iktidarla aşırı bağımlı ilişkisi olduğunu düşünerek bunu kabul etmedi. Zaten söz konusu grup da ısrarcı olamadı. Zira öyle bir sermayeleri yoktu, varsa da masaya koymadılar.
Akkuyu Nükleer A.Ş.'nin ortaklarına kısaca bakıldığında, hepsinin Rus firmaları (Rusatom Energo International A.Ş, Concern Rosenergoatom A.Ş., Atomstroyexport A.Ş., Atomenergoremont A.Ş., Atomtechenergo A.Ş.) olduğu görülüyor. Dolayısıyla hiç sizin olmayan bir şey, inşaat yüklenicisi değişince elinizden gitmez. "Türkler yönetimden uzaklaştırılıyor" iddiası da burada çöküyor, zira o masada bir Türk firması hiç olmadı. Elbette yönetimde bir isim var ama açıklama ve konuşmadan uzak duruyor: Cüneyt Zapsu.
Durumu basitleştirirsek, Akkuyu Nükleer Santrali yap-işlet-devret modelindeki ilk santral mi? Evet. Şirketin sahibi Rusya mı? Evet. Şirket bünyesinde Türk bir şirket var mı? Hayır. Peki anlaşmada yüzde 49’luk bir hak tanındığı halde bir şirket ya da devlet hisse alımı yaptı mı? Hayır. Neden yapmıyor? Bilmiyoruz.
Türk şirketler için devletlerarası anlaşması ne diyor?
Santralin gündeme gelmesinin önemli nedenlerinden biri yüklenici firmalardan İçtaş’ın sözleşmesinin feshedilmesi. Feshi yapan Akkuyu Nükleer Santrali'nden sorumlu Akkuyu Nükleer A.Ş., Türkiye’de kurulmuş, Rus sermayeli bir şirket. Burada iki ayaklı bir iş yapılıyor. İnşaat ve nükleer santralin işletilmesi. İşletme için önce inşaatın bitmesi gerekiyor. İçtaş Rus Titan-2 ile birlikte bu inşaat sürecini yürütüyordu. Yani santralin işletilmesinde bir payı da, sözü de yok.
Bu noktada devletler arası anlaşmaya da atıf yapan bir karmaşa ortaya çıktı. Söz konusu anlaşmaya bakıldığında sık sık gündeme gelen 5. madde tartışması var. Anlaşmanın beşinci maddesi şöyle:
“5. Hisselerin dağıtımı, yöneticilerin atanması, paydaşların yatırım biçimi, hisselerin transferine ilişkin kısıtlamalar, Proje Şirketi ve Proje'ye uygulanabilir finansman mekanizmaları da dahil; ancak, bunlarla sınırlı kalmamakla birlikte, Proje Şirketi'nin şirket yönetimine ilişkin konular, ulusal güvenlik ve ekonomi konularında ulusal çıkarların korunması amacıyla Türk Tarafı 'nın rızasına tabidir.”
Bir sonraki maddede konuya ilişkin kısma bakalım:
6. 3. NGS inşası için genel yüklenici, JSC "Atomstroyexport" (ASE) olacaktır.
6.4. Taraflar, Türk şirketlerinin, ASE tarafından emtiaların tedariki, hizmetlerin icrası ve Proje'nin inşa aşaması ile bağlantılı olarak çalışmaların yürütülmesinde tedarik zincirinin üyeleri olarak büyük ölçüde istihdam edilmesinde mutabakata varmışlardır. Proje Şirketi, tedarik zincirinin üyelerini istihdam ederken yeni yapılan nükleer güç santrali projelerinin özelliklerini ve özel emniyet gereksinimlerini dikkate alır.
6. 5. Taraflar, Türk vatandaşlarının ücretsiz olarak eğitilmesi ve NGS işletme gereksinimlerinde yaygın olarak istihdam edilmesi hususlarında mutabakata varmışlardır. Söz konusu eğitim, Türk Tarafı'na mali yük getirmeden sahada tam donanımlı simülatör kurulmasını, bununla sınırlı olmamak kaydıyla da kapsar.
Anlaşmanın ilgili maddeleri incelendiğinde Türk şirketlerinin proje kapsamında çalışması için belirli alanlar belirlendiği ve buna uygun hareket edileceği ifade ediliyor. Burada şartlar da proje şirketinin sorumluluğunda, yani bir firmayla çalışmaya başladınız ancak bu firma gerekeli tecrübe, özen ve emniyete sahip değilse şirket adım atabilir. Zira anlaşma metni incelendiğinde risk ve sigortanın Akkuyu Nükleer A.Ş’ye ait olduğu yazıyor. Yani risk alan Akkuyu Nükleer A.Ş. Peki İçtaş ile Akkuyu Nükleer A.Ş. Arasındaki çatışmanın nedeni ?
'İçtaş ve santral Rusların mı oluyor' tartışması
Olanları özetlersek İçtaş ile ortaklık kurduğu Rus Titan-2 şirketinin girişimi T2-IC yaklaşık 2 yıl önce Akkuyu Nükleer A.Ş. ile Mühendislik, Tedarik ve İnşaat Sözleşmesi imzalıyor. 26 Temmuz’daysa Akkuyu Nükleer A.Ş. bu sözleşmeyi feshediyor. Tartışmanın ana konusu bu. İçtaş konuyu şöyle açıklıyor:
"Akkuyu Nükleer Güç Santrali Projesi kapsamında şirketimiz IC İçtaş İnşaat A.Ş.’nin, Rus Titan-2 şirketiyle (Rosatom ortaklı) %50-50 eşit oranda hissedar olduğu T2-IC Ortak Girişim A.Ş. proje işvereni Akkuyu Nükleer A.Ş. ile Mühendislik, Tedarik ve İnşaat Sözleşmesi’ni 22.07.2019 tarihinde imzalamıştır. Lakin kamuoyuna duyurulan fesih girişimi bildirisinde yalnızca şirketimiz IC İçtaş İnşaat’ın sözleşmesinin tek taraflı olarak sona erdirildiği belirtilmiştir. Daha önce de ifade ettiğimiz üzere IC İçtaş İnşaat, Akkuyu Nükleer A.Ş ile direkt hiçbir sözleşmenin tarafı olmayıp, Rus TİTAN-2 şirketi ile beraber kurulmuş olan T2-IC Ortak Girişim A.Ş’nin, TİTAN-2 ile beraber eşit hak ve yükümlülüğe sahip yüzde 50 hissedarı konumundadır."
Açıklamanın devamında T2-IC ile sözleşmenin feshediliği söyleniyor. Nitekim Akkuyu Nükleer A.Ş. Genel Müdürü Anastasia Zoteeva, AA’ya verdiği videolu mülakatta 26 Temmuz 2022’de yüklenici firmayla sözleşmeyi feshettiklerini doğruluyor. Zoteeva, ayrıca devamında sözleşmenin 6. Maddesine atıfla Türk şirketlerle sahada çalıştıklarını, sözleşme yenilediklerini söylüyor ve 27 Temmuz’da ana yüklenici olarak bir başka Türk şirketi TSM ile anlaştık diyor. İçtaş bunun hukuka aykırı olduğunu iddia ediyor ve konuya dönük itirazları mevcut. Bu durumda hukuk kanalları kullanılacaktır, zira Akkuyu Nükleer A.Ş. Türk hukukuna tabi.
Özetlemek gerekirse, tamamı Rusya'ya ait olan Akkuyu Nükleer Projesi’sini yürüten şirket Akkuyu Nükleer A.Ş. Türkiye hukukuna tabi sermayesi Rusya’dan gelen bir şirket, şirketin tüm hissedarları Rus. Yönetim kararları burada alınıyor ve burada zaten hiçbir Türk şirketi olmadı. Kamuya ait bir kuruluş da yok. Yani iddia edilenin aksine şirket zaten Türkiye’nin değildi, hâlâ da değil. İçtaş yüklenici bir firmaydı, başka bir Rus şirketi ile ortaklık kurarak burada inşaat kısmında görev alıyordu. Bu sözleşme haklı/haksızdan bağımsız feshedildi.
Enerji Bakanlığı ve çeşitli kurumlardan taraflarla konuşulduğuna dair açıklamalar geliyor. Şunu söylemek gerekiyor, yeni anlaşma imzalanan şirket yeterli mi? Türk şirketi mi? Bunun araştırılması gerekiyor. Ancak Akkuyu Nükleer A.Ş’nin kararlarına etki etmek isteniyorsa, şirketin hisseleri orada bekliyor.
Yeniden aynı soruyu soralım: Türkiye Cumhuriyeti devleti veya Türk şirketleri neden santrali işletecek bu şirketten pay almıyor? 12 yıldır alım için neden bekleniyor, alım yapılmayacaksa neden yapılmayacak?
Kısa Dalga / 04.08.22