Azerbaycan Devlet Petrol Şirketi SOCAR Türkiye, pandemi nedeniyle geçtiğimiz yıl uzaktan çalışma sistemine geçmesinin ardından, esnek çalışma modelini kalıcı olarak devreye alıyor. Buna göre, öncelikle hibrit çalışma ile ofisten ve uzaktan çalışmayı beraber sürdürecek. Hibrit çalışma diye duyurduğu model, SOCAR Türkiye’nin faaliyet gösterdiği lokasyonlara göre farklı etaplarda hayata geçirilecek. Şirket uygulamayı ilk olarak İstanbul Vadistanbul’daki merkez ofisinde uygulamaya koyacağını açıkladı.
SOCAR Türkiye ayrıntısını paylaşmadığı esnek çalışma uygulamasını, “Uzaktan ve hibrit modelde çalışanlar işlerini ofis dışından yürütebilirken, İstanbul’da ikamet etme zorunlulukları bulunmayacak. Uzaktan çalışma modelinde çalışanlar iş süreçlerine bağlı olarak haftada en fazla 1 gün, hibrit modelde ise en fazla 3 gün ofiste çalışabilecek. Fiziksel olarak ofiste bulunması zorunlu olan çalışanlar ise haftanın 5 günü klasik modelde çalışmaya devam edecek” diye duyurdu.
Bu çalışma yönteminin verimliliği artırdığını, pandemi döneminde de üretime ve çalışmaya kesintisiz devam ettiklerini belirten SOCAR Türkiye İnsan Kaynakları, “işte yenilik” adını verdikleri esnek çalışma uygulamasını tüm grup çalışanlarıyla birlikte karar vererek geliştirdiklerini, çalışan odaklı bir dönüşüm geçirdiklerini iddia etti.
Esnek çalışma her şeyde esneklik yaratacak mı?
Şimdilik ofis çalışanlarında ve idari kadroda uygulamaya konulan esnek çalışmanın yönetimde ne gibi bir değişiklik yaratacağı ve fabrikada ne gibi bir çalışma yönetimi oluşturacağı hakkında ise kimsenin bir fikri yok.
İşçilerin ilk söylediği şey, “Üretim uzaktan yapılacak bir iş değil, bu konu bizi ilgilendirmez” oldu. Ancak bir yılı aşkın pandemi sürecinde yaşanan kimi olaylar esnek çalışmanın güvencesizlik olarak yansıdığını gösterirken, TİS düzenini sözleşmeden sözleşmeye sendikal mücadele anlayışıyla değiştireceği, sendikal hakları da esnekleştirecek bir yapısı olduğunun işaretlerini veriyor.
Star Rafineri faaliyete geçtiğinde PETKİM fabrikası ile entegrasyon adı verdikleri organizasyon sonucu 200’e yakın mühendis ve ofis çalışanının olduğu idari kadroyu işten çıkardığı biliniyor.
Kimi örneklere bakacak olursak bu dönemde işçilerin “basit şeyler” olarak gördükleri talepler, örneğin yaşadıkları basit sorunlar olan “iş tulumu”, “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’na uyulması” bile sendika aracılığı ile iletildiğinde dikkate alınmıyor.
Sorunları temsilciler hatta şubeyi aşan, genel merkezle görüşerek gündeme alan bir şirket yapısından bahsetmek mümkün. Bu PETKİM gibi işyeri sendikacılığının gelişkin olduğu bir yer için sendikanın baypas edilmesi demek ve sendika genel merkez, de bu duruma itiraz eder görünmüyor.
Petkim’in kârı, Star Rafinerinin kapasitesi, işçilerin iş yükü arttı
STAR Rafineride ise özellikle 2020’nin ikinci yarısından itibaren aylık bazda yüzde 100’ü aşan kapasitelerle üretim yapılarak, dizayn kapasitesi 10 milyon ton olan rafinerinin ham petrol işleme hacmi 10.5 milyon tona çıkarıldı. Şirketin esnek çalışmayla beraber çalışanların verimi arttı diye ifade ettiği dönemde PETKİM’in cirosu 5 milyar liraya ulaştı ve şirketin satışları içinde iç piyasanın payı yüzde 66 seviyesinde gerçekleşti. Şirketin yılın ilk çeyreğindeki kârı ise 892 milyon lira oldu.
Koronavirüs salgını nedeniyle arzın daralma yaşadığı dönemde PETKİM, kapasite kullanım oranını yüzde 92’ye çıkardı. Kapasite kullanım oranının yüzde 92’ye çıkması ise, işçilerin iş yükünün artması, istendiği zaman 12 saat çalışmaya geçilerek 7 günlük periyotlarla çalışma ve dinlenme, performans kriteri uygulanan bir çalışma biçimi olarak yansıdı.
Bundan dolayı iş kazasının yaşandığı bir ünitede ise bir işçi işten çıkartıldı. Petrol-İş Genel Merkezi bir işçinin işten çıkarılmasını işçilere, “4-5 kişiyi çıkaracaklardı ama biz sadece bir kişinin çıkarılması konusunda anlaşma yaparak engelledik” diyerek açıkladı. Hatta işçiler bu durumla ilgili bir açıklama, protesto beklerken genel merkezin “Bu kadar büyütmeyin, bir tek PETKİM’de işten çıkarma olmuyor ya” dediği de söyleniyor.
"Çalışma düzenleri tamamen patron lehine döndü"
İşçiler, henüz “işte yenilik” adı verilen modelin kendileri açısından ne değiştireceğini bilemezken, sendika da herhangi bir bilgilendirme ve açıklama yapmadı. Ancak işçiler, SOCAR Holdingin bir yıllık süreçte kimi uygulamaları açısından baktıkları zaman durumun kendileri açısından sıkıntılı olacağının farkında.
Çalışma düzenlerinin tamamen patronun lehine döndüğünü ifade eden işçiler, “12 saat hatta bazen 16-18 saatlere varan kesintisiz üretimin sürdüğü zamanlara dönüştü. Masa başı emek verenler evlerine gönderilip hem 24 saat yararlanılır hale geldi hem de servis, yemek, enerji gibi masraflardan kâra geçtiler” dedi.
8 saati aşan çalışmaların karşılığında komik mesai ücretlerinin ödendiğini dile getiren işçiler, “İşin vahim tarafı, görevi halkını desteklemek, refahını arttırmak olan hükümetin, patronlarla el ele verip bu işe imza atması. Patronlardan duyduğumuz yeni çalışma biçimleri, esnek çalışma şekilleri, hibrit çalışma vb. söylemleri hükümetin kalkınma planı içinde görmek bunun kanıtı sanırım” diye ekledi.
"Asıl amaç örgütlenmeyi engellemek"
İşçiler, “Tüm bunların yanında her şeyi fırsata çevirmeyi bilen patron, pandeminin yanına yakın zamanda yaşadığımız depremi de ekleyip lojmanlarımızı yıkmaya kalktı. Mesajlar atarak, ‘Parkta, bahçede bir araya gelmeyin, sağlığınız için riskli’ diyerek iletişiminizi koparmaya çalışıyorlar. Hak aramak için bir araya gelmeyi, alanlara çıkmayı yasaklıyorlar, üstelik lebalep kongreler yapılmışken. Yani asıl amaç örgütlenmeyi engellemek” diye konuştu.
İş kıyafetlerinin de çalışma koşullarının uygunluğuna ya da işin riskine göre değil patronun istediğine göre belirlenmeye çalışıldığını aktaran işçiler, İSG kurullarında aldıkları kararların hiçe sayıldığını söyleyerek durma tepki gösterdi.
"Taşeronlaşma pandemi ile aynı hızda yayılıyor"
Seyahat yasakları olmadığı zamanlarda bile seyahat etmelerinin engellediğini söyleyen işçiler, “Çok zaruri olmadıkça il dışına çıkmaya yasak getirmeye çalışıyorlar. Gerekçe görünürde sağlığımız, perde arkası herkes elimin altında olsun, her ihtiyacım olduğunda kullanayım, işler aksamasın. Örgüt bağlarımızın zayıfladığından, toplu halde tepki ortaya koyacağımız eylemlere izin verilmediğinden bize ait olan işlerimiz bir bir elimizden kayıp gidiyor. Taşeronlaşma pandemi ile aynı hızda yayılmaya devam ediyor. Tüm bu yaşananlarla işçileri de mutasyona uğratmaya devam ediyorlar” dedi.
Turan Kara- Evrensel / 18.05.21