Doğrusu bu kadarını beklemiyordum. Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inácio Lula da Silva, ABD’nin “arka bahçesi” gördüğü Latin Amerika’da “itaatkar kul” olmayacağını dünyaya ilan etti. Hem de Biden yönetiminin Rusya’dan sonra yeni çatışma için kılıçları bilediği Çin’den...
Lula, 12-16 Nisan’daki “tarihi” Çin ziyaretinde “çok kutupluluk” eğilimi ile “Küresel Güney”in sesi oldu. ABD hegemonyası için dünya barışını riske atan Ukrayna çatışmasını, Avrupa’nın oynadığı rolle birlikte sorguladı. Ve herkesi şoke edecek şekilde ABD dolarına meydan okudu.
Lula sonbaharda sandıkta neofaşist Bolsonaro’nun bileğini bükmüş, ocakta göreve başlamıştı. Bir hafta sonra darbe girişimiyle karşılaştı. Rakibi, ABD’de “Trumpçılığa” daha yakınken, yeni darbe Biden’ın “demokrasi” resmine uymuyordu. Tabii Lula “ABD destekli darbe deneyimli” bir lider. Obama döneminde, ABD Adalet Bakanlığı’nın önayak olduğu düzmece iddialarla hapis yattı. Elbette aklandı. Halefi Dilma Rousseff de “Wall Streetçilerin” bile saçma bulduğu ve yalan çıkan “bütçe yamama” ithamlarıyla devrilmişti. Dolayısıyla Lula’nın “ABD’nin suyuna gideceği” beklentisi hakimdi.
Lula ocak sonunda ilk ziyaretini komşu Arjantin’e yaptığında, ABD dolarına bağımlılığını azaltma hedefli ‘Sur’ isimli Latin para birimi için planlar duyuruldu. Lula 9-10 Ocak’ta bir günlüğüne ABD’ye gitti, Biden’la görüşmesi sönük geçti. Mart sonunda “zatürre” gerekçesiyle ertelenmiş Çin ziyaretinde ise “zımba gibiydi”.
Yeni düzen karşılaması
Lula, Pekin’de Çin lideri Xi Jinping ile kırmızı halıda askeri bandonun 1980’lerin Brezilyası’nda ABD destekli diktatörlüklerine karşı protestolarla özdeşleşen 'Novo Tempo' (Yeni Düzen) şarkısıyla yürüdü. İki lider yoksullukla mücadeleden, araştırma-geliştirmeye ve gıda standartlarına, uydu inşasından yatırımlara uzanan 15 anlaşmaya imza attı. Ford fabrikası da Çin’in elektrikli otomobil üreticisi BYD’ye geçiyor. Lula "Hiç kimse Brezilya'nın Çin ile ilişkilerini geliştirmesini engelleyemez" vurgusu yaptı. Şanghay’da kurucusu olduğu ve artık başına Dilma’nın geçiği BRICS’in Yeni Kalkınma Bankası’ndaki (NDB) mesajları “afallatıcıydı”:
“Her gece kendime şu soruyu soruyorum: Neden tüm ülkeler ticaretlerini dolara dayandırmak zorunda? Neden kendi para birimimizle ticaret yapamıyoruz? Altın standardının kalkmasından sonra doların (rezerv) para birimi olduğuna kim karar verdi? BRICS bankası neden Brezilya ile Çin ve diğer üyeler arasında ticareti finanse edecek bir para birimine sahip olamıyor? Bugün ülkeler, ihracat için dolar peşinde koşmak zorunda kalıyor."
Lula, Arjantin gibi IMF “kurtarma kredileriyle boğulan” ülkeleri andı. “Hiçbir lider ülkesi borçlu diye boğazına bıçak dayalı çalışamaz” dedi. 2008 mali krizinin “açgözlülük” ve riskli mali spekülasyondan çıktığını belirtip NDB’nin dünya için “olağanüstü bir umut” olduğunu söyledi. Asıl paraya en ihtiyacı olan ülkelere hizmet gerektiğini söyledi. “Küçük bir azınlığın sorumsuzluğu ve açgözlülüğünün gezegenin ve tüm insanlığın hayatta kalmasını tehlikeye atması kabul edilemez” vurgusu yaptı. “Brezilya geri döndü” dedi. "Yoldaş Dilma" dediği Rousseff’in 1970’lerde ‘daha iyi bir dünya hayalini için devrimci mücadelesine de selam durdu.
Siyasi mesajlarında “Çin ile birlikte dünya jeopolitiğini dengelemek” yer aldı. Çin’in Latin Amerika yatırımları için "Dürüst olmak gerekirse bir sömürgecilik görmüyorum" dedi. BM’de Küresel Güney’i de kapsayan bir modelin vaktinin geldiğini söyledi. Ukrayna’da çatışmanın sebebinin NATO genişlemesi olduğu tespitini yaptı, ABD’nin savaşı teşvikini, Avrupa’nın da doğrudan müdahilliğini eleştirdi. “Barış kulübü” önerdi.
ABD’yi çok öfkelendirdi
Beyaz Saray Lula’yı “Rus ve Çin propagandasını tekrarlamakla” suçladı. ABD diplomasisi Lula’nın dış politika danışmanı Celso Amorim’i “ulusal güvenlik danışmanı” diye takdim edecek denli “afallamış” göründü. Cumhuriyetçi Senatör Marco Rubio “Doların etrafından dolaşacaklar” deyip “yaptırım silahını yitireceklerinden” yakındı!
Washington Post analizinde Lula “ABD’yi kışkırtmakla” suçlandı. Gazete, "Batı Lula'nın ortak olacağını umdu. Onun kendi planları var” diye başlık attı. Brezilya’nın Amerikancı sağı da harekete geçti. ABD ile serbest ticaret anlaşmalarının alkışçıları, Çin’e gelince “tecritçi” kesiliverdi. Bakalım ABD “arka bahçesinde” demokrasiye ne kadar tahammül edecek…
BirGün / 21.04.23