Amerika’nın iki önemli ülkesi Meksika ve Kolombiya’nın sosyal demokrat liderinin başında dolaşan kara bulutları ve ABD’deki Biden yönetiminin uzun gölgesinin görünümünü geçen haftaki yazıda aktarmıştım. Amerikan tipinde liberal “sol” lider Gabriel Boric’in başa geçtiği Şili’de ise Meksika ve Kolombiya’daki türden müdahalelere hiç gerek yok. Salvador Allende’nin ülkesinde tam manasıyla bir dram yaşanıyor.
Sebastián Piñera’nın neoliberal modeline karşı görülmemiş protestoların patlak verdiği Ekim 2019 ve pandemi isyanlarıyla geçen 2020’nin ardından Şili solunun birleşmesi umut olmuştu. Ancak Boric’in başa geçmesinden bir yıl geçmeden aşırı sağ, Şili siyasetinde itici gücü haline geldi.
Gabriel Boric, “ilerlemeci” “Şili İçin Birlik” ittifakı desteğiyle girdiği seçimleri, Aralık 2021’deki ikinci turda yüzde 55,8 oranıyla kazanmış, 35 yaşında ülkenin en genç başkanı olmuştu. Rakibi aşırı sağcı Jose Antonio Kast yüzde 44,1’de kalmıştı.
2010’ların başında öğrenci protestolarında yer almış Boric’in vaatleri “ekonomik büyüme, sosyal haklar, kadınların özgürlüğü, huzurlu ve güvenli hayat” gibi temalar üzerineydi. Piñera’nın neoliberal modelini ne kadar zorlayabileceği baştan soru işaretiyken, ekonomik planda madenleri kamulaştırmama tutumu ile kıtanın diğer sol ve sosyal demokrat liderlerinden ayrıldığı söylenebilir.
Boric’in ilk engeli
Boric, Mart 2022’de devlet başkanı olarak görevine başladı. Kendisini destekleyen “ilerlemeci” hareketin bir yıl bile geçmeden çarptığı ilk duvar, Eylül 2022’de ülkenin Pinochet diktatörlüğünden kalma 1980 Anayasası’nı değiştirme girişimi oldu. Amerikan tipinde “eko-feminist, yerlici” temalı Anayasa teklifi, yüzde 62 oranında oyla reddedildi. Aşırı sağ, “çok solcu, çok radikal” diyerek yürüttüğü ve ana akım medya ile sosyal ağlarda yer alan sahte haberlerden faydalandığı kampanyayla referandumdan galip çıktı.
Boric’in, içinde komünist ve sosyalistler bulunsa bile çerçevesini sosyal hareketlerin belirlediği koalisyonunu iktidara taşıyan; düşük ücretler, özelleştirilmiş sosyal güvenlik sistemi, çevre tahribatı, emek yerine sermayeyi kayıran düzenlemeler, Venezuelalı göçmenlerin yarattığı göç sorunu eşliğinde Piñera’nın neoliberal ekonomik modelinin krizi olmuştu. Ancak “sosyal haklar” ve “ilerlemecilik” iddiasındaki hareket, “toplumsal cinsiyet, çevre ve yerli hakları ile özerkliğe” odaklandı. Kimlik siyaseti yani... Kapitalizmin yapısal eşitsizliklerinin ülkedeki tezahürleri yerine “cumhuriyetçi eşitliğin” eleştirildiği tuhaf tartışmalar öne çıktı. Devlet ve cumhuriyetin egemenlerinin “baskıcı yapıları” nedeniyle “yerli atalardan miras kimlikleri daralttığı” iddiaları üzerinden ülkenin birliğini sorgulayan, “yerel halklar için ayrı ayrı adalet sistemleri” taleplerini yükselten temalara yöneldiler. Tabii yaşananlardan en fazla faydalanan aşırı sağ oldu.
Boric’in rakibi Kast, bu girişimleri “Kongre’yi itibarsızlaştırma” olarak sundu, ana akım ve sağcı medyaya “meze” yaptı. Kast ve Cumhuriyetçileri, Şili sermayesinin gerici kesimlerinden gelen cömert fonlarla “sosyal bozulma” temasını milyonlarca oya dönüştürmeyi başardı. Sadece Kast’ın temsil ettiği aşırı sağ ve geleneksel sağ güçlenmekle kalmadı, demagojik yanı güçlü sağ popülist Halk Partisi (PDG) de güçlendi.
Sağın hâkimiyeti
Eylül 2022 anayasa referandumu yenilgisinin ardından Aralık 2022’de yeni anayasa taslağı anlaşması yapıldı. Buna göre yeni anayasayı seçilecek 51 kişilik Anayasa Konseyi grubu ile Kongre’nin atayacağı 24 uzman hazırlayacaktı.
İşte Anayasa Konseyi seçimleri bu aybaşında gerçekleştirildi. Ve 7 Mayıs’taki seçimlerde aşırı sağcılar büyük zaferle çıktı. “Şili’nin Bolsonaro’su” diye anılan Kast’ın Cumhuriyetçi Partisi oyların yüzde 34,3’ünü alırken, Boric’in “liberal solu” Şili İçin Birlik yüzde 27,7’de kaldı. Kast’ın tamamlayıcısı geleneksel sağ partilerin yer aldığı ve oy oranı yüzde 20,4’ü bulan “Güvenli Şili” oldu. Şimdi 51 kişilik Anayasa Konseyi’nde Cumhuriyetçi Parti 23 üyeyi, diğer sağ partiler 11 üyeyi belirleyecek, 16 sandalye Boric’in blokuna giderken bir de yerli listesi temsilcisi yer alacak. Uzmanlar Konseyi’ne ise şimdiden Pinochet diktatörlüğünü desteklemiş eski Naziler atanmış durumda. Konsey kasım ayına kadar çalışacak ve taslak 17 Aralık’ta referanduma sunulacak.
Konsey seçimleri Amerikan tipinde “ilerlemeci” liberalliğin ikinci şoku oldu. Oluşan bu tablo karşısında eleştirileri ne dersiniz? “Medyanın oynadığı sağcı rol”, “halkın anlayış eksikliği”, “halkın neyin kendi çıkarlarına olduğunu bilmemesi”…
Boric, Latin Amerika’da Banderacı Zelenski ile video konferansla düzenli iletişim kuran tek lider. Kaynaklar el vermediğinden Kiev’e askeri desteğe yanaşmıyor. Nikaragua’nın Amerikan baskısı ve sağcı çetelerle uğraşan lideri Ortega’ya saldırmayı ihmal etmiyor. Komşu Peru’da Aralık 2022’de demokratik yollarla seçilmiş solcu Devlet Başkanı Pedro Castillo bir kongre darbesiyle devrilip, ordu tarafından tutuklanıp yasal süreç bile olmadan mahkûm edildiğinde gıkı çıkmayan tek Latin lideri oldu. ABD, Kanada ve yabancı maden şirketlerinin desteklediği, onay oranı yüzde 15’i geçmeyen atanmış Dina Boluarte’le sorunu yok.
Unidad Popular demokratik-sosyalist hükümetini deviren darbenin 50’nci yıldönümünde Şili, Salvador Allende’yi mezarında ters döndürecek halde.
BirGün / 27.05.23