Şubat başından bu yana Biden yönetiminin ‘ergen’ görünümlü dış politikasına bakınca; Soğuk Savaş’ın sonlarında 1980’lerde bizim kuşağın dilinden düşmeyen Alman sanatçı Nena’nın ünlü şarkısı geldi aklıma: ’99 Luftballons’. (99 balon)
Bu şarkının klibinde Nena, Alman halkının hayallerini temsil ettiği düşünülen ‘99 balonun’ hikayesini anlatır. Gökyüzüne bırakılmış balonları insanlar UFO zannederler. Ordular seferber olur, ‘cesur’ savaş pilotları havalanır. Buldukları sadece balonlardır ama müthiş bir ateş gücü gösterisi sergileyerek balonları vururlar. Kimse ne olup bittiğini anlamadan, ‘akıllı’ olması gereken ancak iktidar peşinde koşan adamlar savaş için harekete geçmiştir bile… Sonunda 99 yıl süren savaşın kazananı yoktur. Artık savaş bakanları yoktur, jet pilotları da yoktur. Tüm dünya enkaz içindedir. Nena, klibin sonunda enkaz arasında bir kırmızı balon bulur ve onu ‘Seni düşünüyorum ve bırakıyorum’ diyerek salıverir.
O dönemin koşullarında Soğuk Savaş eleştirisi içeren klip, salt Almanya değil İngilizce konuşan dünyada da çok popüler olmuştu. Küreselleşmeye hazırlanmakta olan yeni liberal dünyada güftesine kim ne kadar dikkat etti, anladı, işte orası çok şüphe götürür.
Bunca zaman sonra Nena’nın şarkısındaki temanın trajikomik bir versiyonuna tanıklık edeceğimiz kimin aklına gelirdi ki! Ancak ABD’deki neocon Biden yönetiminin 2014’teki darbesinin ardından iç savaş çıkarttığı Ukrayna çatışmasını tetiklemekle yetinmeyip dünyayı topyekün savaşa sürükleyen adımları gerçekten nefes kesici! Ukrayna krizinde Avrupa’daki müttefikleri üzerinde tahakkümü pekiştiren ABD, sürekli vurgulanan ‘iki cephede birden savaştan’ kaçınma tezinin altını oyacak her şeyi yapıyor. Gökyüzündeki balonları ve UFO’ları da araçsallaştırarak…
‘Balon peşinde koşan Amerikan Ordusu’
Şubat ayı başında sıradan bir Amerikalının tesadüfen çektiği balon görüntüsü üzerinden, Biden yönetimi ‘büyük mağduriyet’ devşirerek ‘kıyameti kopardı’. Montana eyaleti semalarındayken ‘fark edilen!’ balon, ana akım medya sayesinde gökyüzü meraklısı Amerikalıları cezbetti. Koskoca Amerikan ordusunun ‘balon takip ettiği’ birkaç günün ardından sonunda Biden’ın talimatıyla 4 Şubat’ta ABD Kuzey Kuvvetleri Komutanlığı (NORTHCOM) balonu, Güney Carolina eyaletinin açıklarında Atlantik üzerindeyken F-22’lerin pahalı füzesiyle vurdu. Onca heyecana karşılık, Pentagon sözcüsü Pat Ryder balonun yüksek irtifasiyle yerdeki insanlar için fiziki yahut askeri anlamda bir tehdit oluşturmadığını da duyurmuştu.
Çin’in sözü edilen balonun kendisine ait bir yüksek irtifa meteoroloji balonu olduğu, güçlü rüzgarlarla sürüklendiği, ABD’nin bu türden balonlarının (ABD Ulusal Hava Servisi sadece kendisinin yılda 75,000 balon fırlattığını söylüyor) Çin dahil dünyanın dört yanında bulunduğunu söylemesine; pek çok bilim insanının hava koşullarından tarımı etkileyecek hallere kadar sivil araştırmalar yürüten bu balonların hava akımlarını kullanarak yükselip alçalmanın ötesinde manevra kabiliyeti olmadığını belirtmesine rağmen sonuç değişmedi. 16 Şubat’ta ABD donanmasının denizden enkazını çıkardığı balon FBI laboratuvarında incelemeye alındı. ‘Çin balonunda’ ne bulunduğunu kimse bilmiyor. Ancak zaten ‘casus balon’ ilan edilmiş durumda. Pekala ‘üretilebileceğinden’ kanıt aramanın da pek bir manası kalmadı.
Balon yetmedi, UFO verelim
Fakat iş ‘Çin balonuyla’ kalmadı. Hemen ardından Pentagon, ortalıkta dolanan ve ‘sekizgen’ olduğu belirtilen tanımlanamayan tuhaf cisimlerden bahsetmeye başladı. Bu kez de Amerikan ordusunun 11 Şubat’a kadar bu cisimleri avlamaya çalıştığı haberleri yansıdı. ‘Enkaz’ da bulunamayınca, UFO söylentileri aldı yürüdü. Şahane bir gündem saptırması! Sonunda bu tuhaf cisimlerin ‘sekizgen’ köşelerinden geriye bir şey kalmadı, bunların büyük kısmı özel şahıslara ve ‘balon klüplerine’ ait hakiki balonlar olduğu anlaşılıyor. Illinois merkezli bir balon meraklıları kulübü, ABD ordusunun bu cisimlerden birisini vurduğunu açıkladığı Alaska, Yukon üzerinde bir balonlarının kayboluverdiğini rapor etmiş durumda. Bu arada Amerikalı pilotun bu balonlardan birisini ıskaladığı da doğrulanmak durumunda kalındı. Yine balonlardan birisinin Arizona Üniversitesi’nin bizzat Amerikan hükümetinin fonladığı hava araştırma projesine ait olduğu ortaya çıktı. Fiyatları 12-180 dolarla ifade edilen bu balonlar, görkemli Amerikan ordusunun pahalı füzeleriyle vurulmuşken, haliyle Amerikalılar gülseler mi ağlasalar mı bilemez haldeler.
Hiç hazzedilmeyen ziyarete iptal bahanesi
Bu arada olup bitenler, Biden yönetiminin ‘baş diplomatı’ olarak ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’in gerilimi azaltması bakımından önem atfedilen Çin ziyaretinin iptali için yeterli mazereti sunabildi. Blinken, Çin’e yönelik ‘ulusal güvenliğini ve egemenlik haklarını tehdit ettiği’ yolunda zehir zemberek suçlamalar eşliğinde ziyaretini iptal etti. Çin’in balonlara kalmayacak gelişmişlikteki uydu teknolojisi varken, meteoroloji balonlarıyla Amerika üzerinde casusluk yürüttüğüne dair komplo teorilerinin alıcısının çok olduğu muhakkak. Sonuçta bir kez daha komplo teorilerini dış politika açısından kullanışlılığını görmüş olduk.
Blinken’in Çin Devlet Başkanı Şi Jinping tarafından jest yapılarak ağırlanacağı ziyaret gerçekleşmedi. Bunun yerine Amerika’nın şahin diplomatı Almanya’da düzenlenen ve bir kez daha Rusya Federasyonu’na karşı gövde gösterisine dönüşen Münih Güvenlik Konferansında ‘boy gösterdi’. Münih’te kısa süre önce Dışişleri bakanlığından ÇKP Merkez Komitesi Dış İlişkiler Ofisi’nin başına geçen Politbüro üyesi Wang Yi ile görüştü. Blinken, Biden göreve gelir gelmez 2021 baharında Wang dahil Çinli diplomatlarla Alaska’daki ilk buluşmasında ABD’nin kibirli hegemonyasını vurgulayarak ders vermeye kalkışmış, açıkça ‘fırça yemek’ diye anılabilecek türden azar işitmişti. Münih’te de son derece olumsuz bir görüşme gerçekleşmiş gibi görünüyor
‘Gökyüzündeki bütün balonları indirmek mi istiyorsunuz?’
Wang Yi, diğerlerinin ağzından çıkacak militarist replikler bilindiğinden, Münih Konferansı’nda ne söyleyeceği merakla beklenen tek devlet adamıydı. Cumartesi günü yaptığı konuşmada, ABD’nin balonla ilgili tepkilerini ‘histerik ve saçma’ diye nitelerken, “Gökyüzünde pek çok ülkeden pek çok balon var. Bunların her birini indirmek mi istiyorsunuz” sorusunu sordu. ABD yönetimini dikkati iç sorunlarından başka yöne çekmek uğruna saçma sapan işler yapmamaya çağırdı. Pekin’in Wang üzerinden verdiği mesaj net görünüyor: "Eğer ABD bunu bir bahane olarak kullanmaya, gerilimi tırmandırmaya ve durumu daha da kötüleştirmeye devam ederse, Çin kesinlikle sonuna kadar gidecektir. Bunun tüm sonuçlarına Amerikan tarafı katlanacaktır.”
Ne manidardır ki Münih’le eş zamanlı olarak ABD yönetimi ve yetkililerin ‘fısıldadığı’ Batı medyası ‘Çin’in Rusya’ya silah tedarik etmekte olduğu’ iddiasını dolaşıma soktu. Pekin, Ukrayna çatışmasının ‘müzakereli ve barışçı çözümlenmesinden’ söz ederken ve bu konuda tutum belgesi sunacağını duyururken gelen bu iddialar karşısında ‘ABD talimatlarının ve Rus-Çin ilişkileri üzerinde baskı kurma tehditlerinin kabul edilmeyeceği’ çıkışı yapmak durumunda kaldı.
‘Barış istemeyenlerin stratejik hedeflerinin sınırlarını aşması’
‘Aynı anda birden fazla çatışma için planlamalar’
Wang’ın Münih konuşmasında en dikkat çeken unsurlardan birisi ‘Ukrayna'da barış istemeyen bazı güçlerin stratejik hedeflerinin bu ülkenin sınırlarını aşması’ tespiti oldu. Çinli diplomat özellikle ‘Avrupalı dostları her şeyi dikkatlice düşünmeye’ davet etti.
Nedensiz değil. Geçen hafta Bloomberg, NATO içindeki kaynaklara dayanarak ittifakın ‘aynı anda birden fazla çatışmaya katılma durumuna dair bir plan hazırladığını’ yazdı. Plan, NATO sorumluluk alanlarının ötesindekiler de dahil eş zamanlı çatışmalara katılım için üye ülkelerle toplu savunma, silahlanma ve sektörel yönlendirmeler dahil detaylar içeriyor. NATO’nun karşılıklı dayanışma ve savunma yükümlülüklerini içeren 5’inci maddesiyle nasıl uyarlanabileceği soru işareti.
Rusya’ya karşı mutlak zaferden söz etmediği her an Çin’i anan genel sekreter
ABD’nin NATO’daki doğrudan sesi Jens Stoltenberg, Rusya’ya karşı ‘mutlak zaferden’ söz etmediği her an dilinden Çin’i düşürmez oldu. Özellikle ABD’de balon ve UFO histerisi sürerken Washington’u ziyaret eden Stoltenberg, Çin’in meteoroloji balonundan yola çıkarak, Çin ve Rusya’nın ‘NATO müttefiklerine karşı istihbarat ve gözetleme faaliyetlerini arttırdığını’ iddia etti. “Çin, Rusya'nın Ukrayna'ya karşı yürüttüğü savaşı izliyor ve stratejik adımlar atmak için Moskova'nın savaşı kazanmasını bekliyor” diye kehanette de bulundu. Stoltenberg haftasonundaki Münih konferansında da “Uyan Avrupa. Çin’in meydan okumasıyla yüzmeşmeliyiz” çağrısıyla sahne aldı. Tayvan’ı işaret ederek “Çin’den konuşma zamanı” dedi, “Bugün Avrupa’da olanlar yarın Asya’da da olabilir” vurgusu yaptı.
Stoltenberg’in tüm bunları ‘büyük patron’ ABD’den bağımsız biçimde dile getirmediği açık. ABD’nin Avrupa’nın önüne aynı anda birden fazla çatışma koymak için yol hazırladığı görülüyor. ABD'nin Çin'e karşı teknolojik savaşı, Pekin yönetimini küresel sanayi zincirinin dışına itmesinin zorluğu ve kendisine olası bedelleri de fark etmiyor. Artık ABD’de 11 Eylül sonrasındaki George W. Bush yönetiminin Biden yönetiminden çok daha naif kaldığı bir yerdeyiz.
BirGün / 21.02.23