Gelin basit önlemler alalım, porsiyonlarımızı küçültelim...
Bu sözleri bir beslenme uzmanı veya bir çevreci söylese, kimse yadırgamazdı.
Ancak dört kişilik bir ailenin açlık sınırının 2 bin 865 TL’ye, işsizliğin yüzde 30’lara dayandığı, enflasyonun her gün vurduğu ve tepeden tırnağa yolsuzluklara batmış bir ülkede, Cumhurbaşkanı’nın eşi söyleyince elbette tepki gördü...
Emine Erdoğan’ın “Gıdanı Koru Sofrana Sahip Çık” kampanyası için yaptığı konuşmanın tamamı, hem "daha zengin" ülkelere bir serzeniş, hem anaç bir bilgelik havasında.
Konuşmasında Afrika’daki aç çocuklardan tüketimi teşvik eden reklam ve film endüstrisine uzanan Emine Hanım, keşke Türkiye’de fakirliğin, açlığın ve yanlış politikalar yüzünden yapılan gıda ısrafının farkında olsa...
Fakat muhtemelen kendi çevresinde de gözlemlediği aşırı ısraftan, hazcılıktan ve bireysel tedbirlerden dem vurmayı tercih ediyor. Gerçeklikten her anlamda kopulmuş ki alışverişe giderken liste yapmayı, porsiyon küçültmeyi tavsiye edebiliyor.
Asıl siz devasa porsiyonları küçültseniz?
2019 verilerine göre Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın günlük harcaması 10 milyon TL idi.
Enflasyonu, lüks sevdasını ve hesap vermezliğin boyutlarını düşünürsek herhalde gerçek rakam bugün en az iki-üç katıdır.
Tabii koskoca Hanımefendi’nin, Beyefendi’nin ihtiyaçlarını, tüketimini, mal varlığını sorgulayacak değiliz ya?!
Hayır efendim, sadece yüce Erdoğan ailesi bize hesap sorabilir, sorumlu tutabilir, öğüt verebilir!
Porsiyon küçült derken kullandığı çantanın fiyatını yazan gazetecilere dava açabilir!
Okluk Koyu’nda inşa edilen Yazlık Saray’ın hilal biçimde döşenen kumlarının nereden geldiğini sorgulamak da suç olabilir!
Kum meselesi devede kulak demeyin, çok önemli.
Yazlık Sarayın maliyeti, ısrafı, şatafatı başlı başına bir konu.
İklim değişikliği ve çevre hassasiyetinden bahsedip millete porsiyon küçültün diyen Emine Hanım, bir koyun tüm ekosistemini alt üst etmekte beis görmeyebilir.
Yazlık sarayın kumu Şile’den çalındı
Yazlık Saray, basında çıkan haberlere göre 640 milyon TL’ye mal oldu.
Üstelik zorla, milletin arazisine çökerek yapıldı: 2018’de kamulaştırılan devasa koyda dedesinden kalan araziler için hukuk mücadelesi verenlerden Turgut Yücel, davaları, dolayısıyla ev ve arazisini kaybettiği gibi yakın zamanda kalp krizini geçirip hayatını kaybetti.
Yazlık Saray’a döşenen hilal biçimindeki kumsalın çalıntı olduğu, hatta Patara veya Salda Gölü gibi güya korunan yerlerden getirildiği iddiasına gelince...
O canım koya hilal biçiminde dolgu kumsal yapmak adına Şile’den 120 bin ton kum taşındığını Birgün ortaya çıkaralı üç yıl oldu.
Çevre uzmanları, bu işlemin hem Şile, hem Okluk Koyu ekosisteminin canına okuduğunu anlatmaya çalıştı. Çünkü kum çıkarma/doldurma denen hadise, hangi bölgede yapılırsa yapılsın balıkların, deniz yaşamının sonu demek.
Hatta Marmara’da müsilajın patlamasının bir nedeni de yasadışı ve çevre düşmanı kum çalma, kıyı doldurma faaliyetleri.
Ama yeter ki Emine Hanım’ın gözleri şenlensin, Türkiye’nin en kıymetli kumları, ağaçları, denizleri ona feda olsun! O da kalkıp bize çevre dersi versin, müstehaktır.
Artı Gerçek / 07.07.21