Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) başkanının görevden alınmasıyla daha da çok merak edilen Ocak enflasyonu 3 Şubat’ta açıklandı ve aylık artış yüzde 11,1’i, yıllık artış da son 20 yılın en yüksek oranı olan yüzde 48,7'yi buldu.
Ocak tüketici enflasyonu, hem yüzde 6-8 dolayında tahmini olan Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati'nin hem de ondan daha gerçekçi gibi duran Merkez Bankası tahminlerinin ötesinde.
Ocak ayının ilk günü açıklanan ve konutlar için ortalaması yüzde 70'i bulan elektrik fiyatlarındaki artış, Ocak TÜFE'sinde başrolü oynadı. Doğalgaz, LPG, akaryakıt, sigara-içki zamları, şehir içi ulaşım zamları, Ocak TÜFE'sinde en etkili kalemler oldu.
TÜFE hesaplamasında yaklaşık yüzde 25 ağırlığı olan gıdada, aylık artış yüzde 11'i bulurken yeme-içme mekanlarındaki fiyatlar da yüzde 8.5 dolayında artarak Ocak enflasyonuna en çok etki eden harcama grupları oldu.
Tüketici fiyatlarındaki bu sert artış, üretici fiyat endeksinde (ÜFE), yani sanayici fiyatlarındaki artışta da izlendi. Aralık ayında yüzde 80'i gören üretici fiyatlarının yıllık artışı, Ocak ayında yaşanan yüzde 10,5 artışla yüzde 93,5'i buldu. Bu stok enflasyonun izleyen aylarda tüketici fiyatlarına belli oranlarda yansıması kaçınılmaz görünüyor ve enflasyon, uzun süre Türkiye'nin en önemli gündem maddesi olacağa benziyor.
2022 Ocak tüketici fiyatlarının aylık olarak yüzde 11, yıllık olarak yüzde 48,7’ye ulaşması, son dört aydır iyice hissedilen yüksek enflasyonda “pik nokta” gibi görünmüyor, her ne kadar Hazine ve Maliye Bakanı Nebati bir süre önce bunu iddia etmiş olsa da. Bakanın Ocak için yüzde 6-8 aralığında fiyat artışı tahmini de doğru çıkmadı zaten. Birçok gözlemci önümüzdeki aylarda yıllık artışın yüzde 60-70 basamaklarını göreceği kanısına sahip.
Daha 2021 Ekim’inde yaklaşık yüzde 20 yıllık TÜFE söz konusu iken bunun Kasım ayında yüzde 21,3, Aralık’ta da yüzde 36 basamağına ulaşması yeterince şoke ediciydi zaten. Şimdi yüzde 49’a yaklaşan yıllık tüketici enflasyonu, son 20 yıldır yaşanmayan bir iklim. Türkiye yüzde 60-70 enflasyon deneyimini 2000 öncesi yıllarda yaşamış, en son 2001 krizinde yüzde 68’i bulan dondurucu bir enflasyon yılı geçirmişti. Korku ile sorulan soru şu: 1990’lara mı dönüyoruz?
Ocak ayından sonraki aylarda da tırmanışının sürmesi beklenen tüketici enflasyonunda enerjinin ve gıdanın özel bir yeri var. Sanayide, ticarette ve evlerde kullanılan elektriği, doğal gazı büyük ölçüde ithalatla karşılayan Türkiye’nin 2021 yılında enerji ithalat faturası yüzde 75,5 artarak 50 milyar doları geçti. İthal enerji bağımlısı Türkiye, hem artan dünya enerji fiyatlarından hem de TL’nin ağır değer kaybından büyük vurgun yedi. 2021’in 50,5 milyar dolarlık enerji ithalatının yaklaşık yarısı son dört ayda yapıldı. Eylülde başlayan akıldışı faiz indirimleriyle döviz fiyatlarının nasıl çılgın tırmanışlar yaptığı da bu sütunda çokça yazılıp çizildi. Bunun sonucu elektriğe, doğal gaza, akaryakıta zamlar durmak bilmedi. Enerji kullanan tüm alt sektörler, zincirleme fiyat artışlarına gittiler.
Ocak enflasyonunda da yılın ilk günü yapılan elektrik zammı, başrolü oynadı. Ortalama yüzde 70 artış gören konut elektrik faturaları herkesin feryadına yol açtı. Her ne kadar TÜFE hesaplamasında grup ve madde ağırlıkları yeniden belirlense ve elektriğin ağırlığı biraz azaltılsa da elektrik aylık yüzde 11’lik artışı tek başına 1,6 puan etkiledi. Evlerde kullanılan doğal gaza gelen yüzde 25 zam, evlerde ve otomobillerde kullanılan likit petrol gazı (LPG) fiyatlarındaki artışlar, benzin ve motorine üst üste gelen zamlar, geniş tanımlı enerji zamlarını oluşturdu ve Ocak enflasyonuna damgasını vurdu.
Enerjiyle doğrudan ilgili olan şehir içi ulaşım zamları da Ocak enflasyonunun bir diğer önemli ayağı oldu. Yerel yönetimlerce yerine getirilen şehir içi ulaşımın bilet fiyatlarına, taksi, dolmuş gibi özel şehir içi ulaşım tarifelerine, üretici fiyatlarının son 12 aylık ortalaması olan yüzde 36 oranında zam yapıldı. Bu orana “yeniden değerleme” deniyor ve devlet de her tür alacağını bu oranda artırırken, aynı oran şehir içi ulaşım fiyatlarına da uygulanıyor.
Ocak ayında otomobil fiyatlarındaki artıştan da aylık TÜFE’ye 0,7 puanlık bir katkı oldu.
Evlerde ve yeme-içme mekânlarında tüketilen gıda-içecek grubundaki maddelerin fiyatlarında Ocak ayında önemli artışlar oldu. TÜFE’de gıda grubunun yüzde 25,3, lokanta-otel grubunun (ağırlıkla lokanta hizmetleri) yüzde 7,1 ağırlığı var. Ocak ayında yaşanan sert hava koşulları, tedarik sorunları, özellikle taşımacılık maliyetlerindeki artışlar, işyerlerinin enerji faturalarının kabarması, bu iki grupta çok yüksek maliyetlere, dolayısıyla fiyat artışlarına yol açtı. Gıdada genelde fiyatlar yüzde 11’e yakın artınca Ocak enflasyonuna 2,8 puan etki buradan geldi. Yeme-içme mekânlarının yiyecek-içecek zam oranları yüzde 8,5’i buldu, bu gruptan gelen etki de 0,6 puanı aştı
Türkiye, sigara kullanım alışkanlığı hâlâ yüksek bir ülke ve sigara TÜFE hesaplanmasında kiradan sonra ikinci öneme sahip. Yapılan son sağlık araştırmasına göre her gün tütün kullanan 15 yaş ve üzeri bireylerin oranı 2016 yılında yüzde 26,5 iken 2019 yılında artarak yüzde 28 oldu. Bu oranın erkeklerde yüzde 41,3, kadınlarda ise yüzde 14,9 olduğu tespit edildi. Yaş gruplarına göre incelendiğinde en çok tütün kullanan bireyler yüzde 42,8 ile 35-44 yaş grubunda yer aldı.
Sigara TÜFE’deki etkisi en yüksek maddelerden biri ve ağırlığı yüzde 4. Sigara, yüzde 24 zam gördü ve TÜFE’ye yaklaşık 1 puan katkı buradan geldi. Rakı, viski, şarap ve biranın toplam ağırlığı yüzde 0.3 ve yüzde 40 dolayındaki zamdan TÜFE’ye yansıma 0.12 puanı buldu. Böylece sigara ve alkollü içkilerin toplam etkisi 1.12 puanı buldu.
Tüketici fiyatlarında Ocak ayında yaşanan bu sert artışın, takip eden aylarda yumuşaması kolay değil. Her ne kadar hükümetin “liralaşma” adını verdiği politikalarla döviz fiyatlarındaki artış yavaşlamış görünse de, 2021’de yüksek döviz fiyatlarıyla yapılan 271,5 milyar dolara yakın ithalat ile üretilen stoktaki malların yeni fiyatları fırsat buldukça tüketici fiyatlarına yansıyacak.
Yıllık üretici fiyat artışı Aralık 2021’de yüzde 80'i görmüştü. Bu, yüzde 36 olan TÜFE artışı ile aradaki makasın 44 puanı bulması demek. ÜFE’de Ocak ayında da yüzde 10,5 artış yaşanınca yıllık ÜFE yüzde 93,5'i buldu. Bu stok enflasyonun izleyen aylarda tüketici fiyatlarına belli oranlarda yansıması kaçınılmaz. O zaman da şubat ve mart aylarında yıllık TÜFE’nin yüzde 60-70 basamağına çıkması şaşırtıcı olmayacak. Bu da yükselen ülkeler liginde birinci sıradaki Arjantin’i bile geride bırakıp enflasyon lideri olmak demek!
Al-Monitor / 04.02.22