Sonbaharda üç haneye ulaşması beklenen enflasyon oranı, şimdiden çok insafsız biçimde yoksuldan zengine gelir transferlerine yol açmış durumda.
Eylülde yıllığı yüzde 20’yi bile bulmamışken altı ayda yüzde 61’i geçen enflasyon, ücret ve maaşlarda 2022 başındaki düzenlemeleri anlamsız kıldı ve reel gelir kayıplarını hızlandırdı. Ücretli çalışanların yanı sıra tarım üreticileri de enflasyon mağduru. Sanayi fiyatları ile tarımsal ürün fiyatları arasındaki makas çiftçiler aleyhine hızla açıldı.
Bankalar ve büyük şirketler ise faizlerin düşük tutulmasından kârlı çıkan kesimler. Yüzde 60’lardaki enflasyon karşısında TCMB’nin politika faizini aylardır yüzde 14’te tutması, kredi kullananlara ve bankalara önemli bir gelir transferine yol açtı. Banka ve şirket kârları ile ilgili kamuoyuna yansıyan borsa açıklamaları, derin bir gelir transferinin yaşandığını ortaya koyuyor.
Türkiye toplumunda uzun bir geçmişe dayanan gelir dağılımındaki adaletsizlik, 2021’de derinleşirken 2022’de bu eğilimin ürkütücü boyutlara ulaşması bekleniyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun gelire göre gayrisafi yurt içi hasıla verilerinde 2021’de bozulmanın başladığı görülüyordu. İşgücü ödemelerinin Gayrisafi Katma Değer içerisindeki payı 2020’de yüzde 33,1 iken bu oran 2021 yılında yüzde 30,2’ye geriledi. Geniş tanımla, işverenlerin eline geçen net işletme artığı/karma gelirin payı ise aynı yıl yüzde 49,3'ten yüzde 52,6'ya yükseldi. Bu, net bir gelir transferi ifadesi.
Bu adaletsizliğin 2022’nin yüksek enflasyon koşullarında derinleştiği ilk çeyrek verilerinden gözlemlenebiliyor. 2021 biterken yeniden belirlenen asgari ücret, memur maaşları, emekli aylıkları, yükselen enflasyon karşısında 2022’nin ilk üç ayında hızla aşındılar, reel düşüşler yaşandı ve önümüzdeki aylarda da yaşanmaya devam edecek gibi. Dört kişilik bir ailenin sadece aylık mutfak giderlerinin 6 bin TL’yi (410 dolar) bulduğu şartlarda, 290 dolarlık asgari ücret de öteki maaşlar ve emekli gelirleri de çok yetersiz kalıyor.
Çalışan gelirlerinin temel göstergesi olan asgari ücretin neti, 2021 yılında 2 bin 825 TL idi. Tüketici enflasyonunun özellikle tırmanışa geçtiği 2021’in son aylarında asgari ücretin yetersizliği belirginleşti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yeni yıla girerken “jest yaparak” yeni asgari ücretin netini 4 bin 253 TL olarak açıkladı. Bu, yüzde 50,5’lik bir artış demekti.
2022’ye girerken Türkiye’nin istihdamı kabaca 29 milyon. Bunun 20 milyonu ücretli ve yevmiyeli nüfustan, yani işgücüyle geçinenlerden oluşuyor ve yaklaşık yarısı, yani 10 milyonu asgari ücret ve asgari ücret komşuluğundaki ücretliler. Asgari ücret, hem başat ücret hem de bir gösterge ücret durumuna gelmiş durumda.
Asgari ücrete yapılan yüzde 50,5’lik zamla asgari ücret ancak iki ay, ocak ve şubat aylarında tüketici enflasyonun üstünde kaldı, ama mart ayında, memur ve emekli maaşlarının belirlenme tarihi olan Temmuz 2021’e göre enflasyon artışı sekiz ayda yüzde 51,4 iken, asgari ücretteki sekiz aylık artış yüzde 50,5 oldu. Asgari ücretliler daha mart ayında enflasyonun 1 puan altına düştüler.
Enflasyon karşısında reel gelir kaybı, sayıları 3 milyonu bulan memurlar ve emekli kesimin omurgasını oluşturan 6 milyon işçi emeklilerinin gelirleri analiz edildiğinde de farklı değil.
İşçi emeklilerinin Temmuz 2021’de ortalama gelirleri Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı verilerine göre 2 bin 599 TL (292 dolar) idi. Bu ortalama maaş, 2022 Ocak ayında 3 bin 252 TL’ye çıkarılarak yüzde 25 artırıldı. Bu, altı aylık enflasyona denk bir ayarlamaydı. Ne var ki mart ayına gelindiğinde sekiz ayda tüketici enflasyonu yüzde 51,4 artmışken emekli maaşlarındaki artışın yüzde 25,5’ta kaldığı, dolayısıyla önemli bir reel gelir kaybı yaşandığı görülecekti.
Sayıları 3 milyonu bulan ve asgari ücretin yüzde 57 üstünde aylık ortalama maaşı olan memurlar da enflasyon mağduru. Temmuz 2021’de 5 bin 57 TL olan ortalama memur aylığına ocak ayı itibarıyla altı aylık enflasyon farkı ve büyümeden refah payı eklendi, yüzde 32 zam yapıldı. Böylece memurların maaş ortalaması aylık 6 bin 674 TL oldu. Ne var ki memurlar, özellikle şubat ayından itibaren aldıkları zammın enflasyon karşısında geride kaldığını gördüler. Memur kitlesi, maaşların yeniden belirleneceği temmuz ayına kadar enflasyon karşısında ciddi reel gelir kaybına katlanmak durumunda kalacak.
Özetle, enflasyon yangını, hayatlarını işgüçleriyle kazanan işçileri, memurları ağır bir biçimde mağdur etmeye başlamış görünüyor. Aynı şey emekli gelirleri için de geçerli. Bu durumun, yıl içinde düzenleme yapılmaz ise yıl sonunda önemli bir gelir aşınması anlamına geleceği açık.
Enflasyon karşısında reel gelir kaybına uğrayanlar arasında tarım kesimi de var. Tarım üreticilerinin fiyatları sanayicilere ait üretici fiyatları (Yİ-ÜFE) karşısında çok geride kaldı. Mart ayı itibarıyla tarım üreticileri fiyatlarını yıllık yüzde 84 artırabilirlerken sanayicilerin fiyatları yüzde 115 arttı. Bu da tarımdan sanayiye net bir gelir transferinin olduğuna işaret ediyor.
Enflasyon ikliminde önemli bir kesim reel gelir kaybı yaşarken bir kesim ise kazanıyor, reel gelirleri artıyor. Bunlar, bankalar ve büyük şirketler.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu verilerine göre 2021'in ilk iki ayında 9,2 milyar TL olan bankaların net dönem kârı, 2022'nin ilk iki ayında yüzde 323 artışla 39 milyar TL'ye yükseldi. 2021'in ilk iki ayında yüzde 1,52 olan dönem net kârının özkaynağa oranı, bu yılın aynı döneminde yüzde 5,22'ye yükseldi. Yıllık olarak bakıldığında ise özkaynak kârlılığı, eğilim olarak, yüzde 9,12’den yüzde 31,32’ye yükseldi.
Merkez Bankası'nın politika faizi yüzde 14’te tutulurken bankalar yüzde 16-17 ile TL mevduat toplayıp yüzde 25'in üzerinde faizle kredi verdiler. Kur korumalı mevduat uygulamasında faiz tavanı yüzde 17’de sınırlanınca bankalara düşük maliyetli TL kaynak elde etme imkanı doğdu. Bankalar Hazine’ye yıllık yüzde 25 dolayında faizle verdikleri borç karşılığında gelirlerini hızla artırdılar. Bankaların menkul değerlerden aldığı faiz 2021’in ilk iki ayında 15,6 milyar TL iken, bu yılın aynı döneminde 41,4 milyar TL'ye yükseldi.
Bankaların yanı sıra büyük şirketler kesimi de kârlılıktan yana iyi durumdalar. Devletin resmi ajansı Anadolu Ajansı’nın bir araştırmasına göre 2021’de gayrimenkul yatırım ortaklığı altında işlem gören şirketlerin kârı yaklaşık 7 kat arttı. Kimya, petrol, plastik şirketlerinin kârı da yaklaşık 7 kat arttı. Elektrik sektörüne dâhil şirketlerin kârı 6 kat, metal ana sanayi sektörüne dâhil şirketlerin kârı da 4,5 kat yükseldi.
İnsafsız bir gelir transferinin gözlendiği bu konjonktürde aileleri ile birlikte önemli bir seçmen kitlesini temsil eden gelir kaybeden kesimin seçim sandığına giderken Erdoğan iktidarına iyi duygular beslemeyeceği söylenebilir.
Al-Monitor / 20.04.22