Birleşmiş Milletler örgütü uyarıyordu: “2022, II. Dünya Savaşı’ndan bu yana en büyük insani felaketin yılı olabilir”. Haklı çıkacak gibi…
“Küresel Güney” (KG) (Gelişmekte olan ülkeler) pandemi etkisiyle derinleşen bir borç krizi ve açlık tehlikesi altındaydılar. Sonra Ukrayna Savaşı başladı. Hızla yerleşen stagflasyon (durgunluk+enflasyon) karşısında “merkez ülkelerin” merkez bankaları, başta ABD’de Fed olmak üzere, enflasyonla mücadele üzerinde odaklanmayı seçtiler. Böylece, “büyük insani felaket” olasılığı daha da güçlendi.
KG ülkelerinin ortalama Borç/GSH oranı, 2010-2020 arasında, yüzde 40’tan yüzde 62’ye yükselmişti. Düşük ve orta gelir dilimindeki ülkeler 2020-21 (pandemi) döneminde 300 milyar dolar değerinde bono satmışlardı. Düşük gelir dilimindeki 74 ülkenin 2022’de toplam 35 milyar dolar borç ödemesi gerekiyor. Bu miktar 2020’den bu yana yüzde 45 bir artışı gösteriyor.
Bu ülkeler, borç ödemesi yapacak ekonomik, siyasi sermayeden yoksunlar; Dünya Bankası’na göre yüzde 60’ının borçlarının yeniden yapılandırılması gerekiyor. Ancak bu ülkelerin çoğu, 1980’lerdeki borç krizinin deneyimlerinden hareketle, IMF ve Dünya Bankası’na başvurmak istemiyor, borç servisini finanse edecek kaynakları, uluslararası finans piyasalarından edinmeye çalışıyorlarmış. Bu koşullarda bocalayan KG ülkelerinin, şimdi “çapraz esen rüzgârların” altında, bir “mükemmel fırtınayla” karşı karşıya olduğu kolaylıkla söylenebilir.
Birinci rüzgâr gıda fiyatlarıyla ilgili ve Ukrayna savaşı üzerinden geliyor. Küresel gıda fiyatları, savaştan önce de özellikle iklim krizinin getirdiği aşırı sıcaklar, kuraklıklar nedeniyle artıyordu. BM Gıda ve Tarım Örgütü’nün fiyat endeksinde, 2019’dan bu yana toplam artış yüzde 60’a ulaşıyor. Savaşla birlikte artış hızlanmış, 2021-22 Nisan ayları arasında yüzde 30 olmuş.
Rusya ve Ukrayna dünyanın önemli gıda, enerji, mineral ihracatçılarından. Savaş, üretimi ve ticareti aksattı, gıda, mineral, enerji fiyatları hızla artmaya başladı. Bu yıl Ukrayna’nın buğday üretiminin yüzde 35 düşmesi bekleniyor. Küresel yıllık tahıl rekoltesini yakından izleyen ABD Tarım Bakanlığı (ATB), buğday rekoltesinin, dört yıl sonra ilk kez gerilemesini, ABD buğday stoklarının da yüzde 5 düşmesini bekliyor. ATP bu verileri açıklar açıklamaz fiyatlar yüzde 7 arttı. Dahası Şikago borsasında, buğday, mısır ve soya fasulyesinde, Gelecek Fiyatları İndeksi, sırasıyla yüzde olarak 50, 30, 20 arttı. Şimdi KG’de rejimler “borç yükü, fiyatlar bu hızla artarken halkı beslemek için gerekli kaynakları nereden bulacağız?” sorusuna cevap arıyor.
İkinci rüzgâr Fed üzerinden geliyor. Fed, stagflasyon ortamında öncelikle enflasyonla mücadele etmeye karar verdikten sonra faizleri artırmaya, parasal genişlemeyi geri çevirmeye başladı. Böylece, KG’nin borçlanma maliyetleri hızla artmaya başladı. Uluslararası sermaye, “Global Güney’in” menkul kıymetlerinden kaçarak daha güvenlikli olan dolar varlıklarına dönmeye başladı. Bu eğilim, doların değerini, böylece de KG’nin ithalatının, kamu ve özel sektör borçlarının ülke içinde üretilen değerler cinsinden maliyetini artırıyor.
Bu iki rüzgâr altında borç ödemek, gıda, enerji, hammadde ithalatını sürdürecek kaynakları bulmak, halkın temel gereksinimlerini karşılamak zorlaşıyor.
KG’nin rejimleri gelişmekte olan borç krizi içinde, sağlık, eğitim harcamalarını, temel gıdaların fiyat desteklerini kıstıkça, Sri Lanka, Güney Afrika, İran gibi KG ülkelerinde halk öfkesini sokaklara dökmeye başlıyor; gıda, ekmek isyanları yaygınlaşarak rejimleri sarsıyor. Borç ve geçim sıkıntısı krizlerine bir de siyasi krizler ekleniyor. Siyasi kriz, risk primlerini, borçlanma maliyetlerini daha da artırıyor… Bir “mükemmel fırtına” bu gerçekten…
Cumhuriyet / 16.05.22