Çin ile Büyük Ortadoğu Projesi’nin coğrafyasındaki ülkeler arasındaki ilişkilerde bir “yeni paradigma” gelişiyor.
‘Yeni paradigma’…
Başkan Ji döneminde Çin liderliği, artık ülkesini bir dünya lideri adayı, ABD merkezli küreselleşmenin yerini alacak yeni ve farklı bir küreselleşme sürecinin mimarı olarak görüyor. Bu değişim, yalnızca Çin’in ekonomik, teknolojik gelişme hızından değil, aynı zamanda “Doğu yükselirken Batı geriliyor”, “ABD bir stratejik geri çekilme sürecine girdi” gibi tarihsel açıdan önemli saptamalardan kaynaklanıyor.
Bu dış politika değişimi Çin’in “BOP” coğrafyası politikalarına da yansıdı. “BOP” coğrafyası, bu kez, Çin’in hegemonya süreci içinde, üç açıdan önemli görünüyor. 1) Çin, enerji kaynakları tedarikinin çok büyük kısmını bu bölgeden karşılıyor. 2) Bu bölge, Çin açısından önemli bir ihracat ve yatırım pazarı. 3) Çin’in kendi küreselleşme (hegemonya inşa) projesinin lokomotifi “Kuşak-Yol İnisiyatifi” içinde bu bölge Akdeniz’e ve Batı’ya açılan önemli bir kapı oluşturuyor.
Ortadoğu’ya, giderek daha fazla ilgi duyan Pekin yönetimi, Çin’in bölgede “yeni tür bir süper güç” olarak algılanmasını istiyor. Çin kamu diplomasisi de “bölgede Batı müdahalelerinin büyük istikrarsızlıklara, insani felaketlere yol açtığını” anımsatarak bir “yeni paradigma” öneriyor. Bu paradigma, “Batı’nın hiçbir şekilde bölgeye uymayan ‘demokratik barış’ yaklaşımına” alternatif olarak “ekonomik kalkınmacı barış” savına dayanıyor. Çin yönetimi, ülkesini bu “ekonomik kalkınmacı barışın” ekonomik ayağını kuracak bir güç olarak sunuyor. Kimi yorumcular, “barış ve güvenlik ayağını”, Çin’in, şimdilik yakın müttefiki Rusya’ya bıraktığını düşünüyorlar.
Çin’in önerdiği bu “yeni paradigma”, yalnızca bölgenin egemen sınıfları arasında değil, ABD politikalarından, özellikle BOP sürecinde büyük zarar gören bölge halkı arasında da olumlu karşılanıyor. ÇKP yönetimine yakın kimi Çinli analistlere göre “Ortadoğu ülkeleri artık ABD yörüngesinden çıkıyor”.
… Ve pratiği…
Bu “yeni paradigma” altında Çin’in etkisi giderek artıyor. Geçen yıl İran, uygun fiyatla petrol tedariki karşılığında Çin ile 25 yıl süreli 400 milyar dolarlık bir yatırım anlaşması imzaladı. Bölge dengelerine çok dikkat eden Çin, Irak ile de ilişkilerini geliştiriyor. Çin 2021’de Irak’la 10.5 milyarlık yatırım anlaşması yaptı. Çin, Kerbela yakınında bir “ağır petrol” işleme fabrikası kuruyor. Mansuriye gaz havzasının geliştirme ihalesini de Çin almış. Çin, Irak’ın 7 bin okul açığını karşılamaya, hemen ilk anda bin okul, Sadr kentinde de 90 bin konut yapmaya hazırlanıyor. Bir Jarusalem Post yorumuna göre, “Irak, Kuşak-Yol İnisiyatifi’nin Ortadoğu’daki en önemli ayağı oluyor”.
Geçen ay Çin, Körfez İşbirliği Konseyi’nin genel sekreterini ve dört üyesini ağırladı; toplantıda ekonomik ve stratejik ilişkileri geliştirmenin yolları tartışıldı. Birkaç gün sonra, İran Dışişleri Bakanı, geçen yıl imzalanan dev yatırım anlaşmasının ayrıntılarını konuşmak üzere geldi. Bunu Türkiye Dışişleri Bakanı’nın ziyareti izledi. İsrail Dışişleri Bakanı Yair Lapid ile Çin Devlet Başkan Yardımcısı Wang Kişan, 24 Ocak buluşmalarında, Inovasyon İşbirliği Komitesi’nin beşinci toplantısını gerçekleştirdiler ve üç yıllık yeni bir anlaşma imzaladılar (İsrail’de yüksek teknoloji sektörüne giren sermayenin yüzde 30’u Çin kaynaklıymış). Suriye rejimi ve Fas Krallığı, Kuşak-Yol İnisiyatifi’ne katılacaklarını açıkladılar. Suriye ile ticaret, finansman, teknoloji, kültürel alışveriş anlaşması yaparak Suriye’nin yeniden inşa sürecine katılan Çin, rejimin, İdlib’deki Uygur “teröristlerini” temizlemesini bekliyor.
Çin’in bölgenin en büyük petrol ihracat pazarı olmanın ötesinde, güneş enerjisi panelleri ve rüzgâr tribünleri üretimi alanlarındaki dünya liderliğine dayanarak Körfez ülkelerinin hidrokarbon ekonomisinden uzaklaşma sürecinde, buna ek olarak nükleer santral yapımı, iletişim ve bilişim altyapısı projelerinde önemli bir yer edinmeye başladığı görülüyor.
Çin’in BOP bölgesine yerleşme sürecinin, Rusya, İran, Çin deniz kuvvetlerinin ortak savaş oyunları, Suudi Arabistan balistik füze programına yardım, Şangay İşbirliği Örgütü’ne İran’ı üye, Mısır ve Katarı diyalog ortağı olarak eklemek gibi askeri-jeopolitik boyutları da var.
Cumhuriyet / 14.02.22