Bağdat'ın yetimleri- Hediye Levent

Sadece Irak’ta yerel bir örgütün yaptığı saha çalışmasının ortaya koyduğu tablonun az çok bütün Orta Doğu’yu yansıttığını söylemek yanlış olmaz. Buradan yola çıkarak gelecek yılların ne getireceğini tahmin etmek çok da zor değil!

  • Haber
  • |
  • Basın derleme
  • |
  • 16 Aralık 2021
  • 09:55

Geçtiğimiz gün Şark-ul Evsat başta olmak üzere Arap basınında Irak İnsan Hakları İzleme Örgütünün verilerinin aktarıldığı haberler yayımlandı.

Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) dahil bütün Irak’ta saha çalışmasına ve UNICEF gibi uluslararası ajansların verilerine dayanarak hazırlanan sonuçlar oldukça çarpıcı.

Çalışmaya göre ülkedeki yetim çocuk sayısı 5 milyon. Çalışmaya göre dünyadaki yetim çocukların yüzde 5’i Irak’ta. Irak’ın nüfusu kesin olarak bilinmemekle birlikte 42 milyon olduğu varsayılıyor. 42 milyonluk ülkede 5 milyon yetim, korkunç bir rakam.

Yine tespit edilebilen kimliksiz çocuk sayısı 45 bin. Kimliksiz çocuklar, Irak’ın ABD işgali döneminden beri konuşmak istemediği, herkesin bildiği ama üstünü örtmeye çalıştığı yaralarından biri. Bu çocukların çoğunun tecavüz sonucu dünyaya geldiği, yine önemli bir kısmının terk edildiği biliniyor. ABD askerlerinin ve o dönemde ortaya çıkan kaosla birlikte terör estiren küçüklü büyüklü silahlı grupların tecavüzleri sonucu doğan binlerce çocuğun kaderi IŞİD’in yükselişi döneminde tekerrür etti. Bırakın tecavüz sonucu doğan, annelerinin bile nefret ettiği çocukları tecavüze uğrayan mağdur kadınların dahi terk edildiği yüzlerce hikaye var.

Bir kısmı yetimhanelerde ama önemli bir kısmı sokaklarda büyüyen bu kayıp çocukların suç örgütlerine, radikal örgütlere, çetelere katıldıkları biliniyor. Sağlıklı verilerin olmadığı ama Irak’ta birçok insanın anlattığına göre bu çocukların birçoğu büyüyemiyor bile. Organ mafyası, çocuk istismarı dahil birçok suçun kurbanı oluyorlar. Zaten kimlikleri bile olmayan bu çocukların kayboldukları fark edilmiyor. Arayan soran, işin peşine düşen yok!

Irak’ın on yıllardır aşina olduğu bir başka gerçek de kayıplar. Sadece 2014 yılından beri kayıp olan en az 8 bin insan olduğu tahmin ediliyor. Saddam döneminden beri kayıp mezarlar arayan Iraklılar bir süredir IŞİD katliamlarından geriye kalan toplu mezarları bulmaya çalışıyor. Ancak mezarların bulunması, kimliklerinin tespit edilmesi, binlerle ifade edilen kayıp insan söz konusu olduğunda ortaya çıkan büyük maliyetler göz önüne alındığında kayıpların akıbetleri de öncelikli olmayacak gibi görünüyor. Milyonlarca insanın kayıp yakınları yerine hayatta olanları doyurmaya çalıştığı şartlarda oldukça anlaşılır bir durum gibi görünüyor.

Çalışma, yaklaşık 4.5 milyon çocuğun ailesinin fakirlik sınırının çok altında yaşadığını ortaya koymuş. Tespit edilebilen çocuk işçi sayısı ise 1 milyon civarında.

Dünyanın en zengin ve en refah ülkelerinden biri olması gereken Irak’ta yolsuzluk, kötü yönetim, siyasi istikrarsızlık, dış müdahaleler gibi sebeplerle ekonomik krizin giderek derinleştiği aşikar. Zaman zaman gösterilerle tepkilerini gösteren çoğunluğu gençlerden oluşan kitlelerin şiddete meyletmesi en büyük korkulardan biri. Ancak saha çalışmalarının ve rakamların açıkça ortaya koyduğu tablo göz önüne alındığında yokluk ve yoksunluğun ümitsizliği, ümitsizliğin öfkeyi, öfkenin şiddeti tetiklemesi oldukça mümkün.

Zaten Saddam dönemi, üstüne ABD işgali, işgal yıllarında iyice palazlanan radikal örgütler, Arap ayaklanması ile öngörülemez şekilde güçlenen IŞİD gibi yapılar sebebiyle birkaç neslin yetim büyüdüğü bir ülke Irak.

Petrol zengini olmasına zengin ancak zenginliğin halka pek de faydası yok. Son çalışma dahil birçok veri Irak nüfusunun en az yüzde 25’inin fakirlik sınırlarının çok altında, temel tüketim maddeleri yardımlarına muhtaç yaşadığını ortaya koyuyor.

Sürekli bir yerlerde patlayan bombalar, saldırılar, çatışmalar, IŞİD ile mücadele dönemleri; kısacası yıllardır bitmeyen savaş hali sebebiyle milyonlarca insanın doğru düzgün evi yok.

Son çalışmaya göre, mevcut konut krizinin çözülebilmesi için en az 3.5 milyon konut inşa edilmesi gerekiyormuş ki, buna banliyölerde altyapı hizmetlerinin olmadığı şartlarda yaşayan milyonlarca insan dahil değil. Zaten konut yoksa mevcut konutların kiralarının fırlaması gerçeği yıllardır temel sorunlardan biri.

IŞİD ortaya çıktığında birçok insan komplo teorilerine varan gerekçelerle açıklamaya çalışmıştı örgütü. Onun parmağı var, bunun desteği var vs. vs. Elbette var birilerinin desteği ancak böylesi bir örgütü sahada uygun şartlar yokken neredeyse yoktan var etmek imkansız. Bu da bir gerçek. Peki, IŞİD gibi örgütler nasıl ortaya çıkar, nasıl güçlenir? Irak bu sorunun en somut örneği. Sadece İnsan Hakları İzleme Örgütünün verileri bile Irak’ın önümüzdeki 10 yıl içinde nasıl bir ülke olacağını göstermeye yetiyor. Terör terörü doğuruyor!

ABD işgali; eğitimi, aile kurumunu, sosyal ilişkileri, iyi kötü var olan devleti ve kamu hizmetlerini parçaladı. Geriye kalan yangın yeri IŞİD gibi yapıların büyümesi için en uygun sosyal ve ekonomik şartları sağlamaya yetiyordu. IŞİD ile birlikte yolsuzluk, kırılgan istikrar milyonlardan oluşan “kayıp nesil” ve yeni suç örgütleri, yeni IŞİD’ler doğuracak kadar müsait.

Yine çalışmaya göre, binlerce okul yapılması gerekiyor. Bin civarında çamurdan yapılmış okulun olduğu Irak’ta öğretmen sayısında, eğitim kalitesinde ciddi sorunlar olduğu da zaman zaman Irak basınında yer alıyor.

Kaldı ki, ekonomik krizin ezdiği ailelerde aile içi şiddetin artık normalleştiği şartlara rağmen binlerce çocuğun aile üyelerinden gördüğü şiddet tutanaklara, hastane kayıtlarına yansıyacak kadar korkunç boyutlara ulaşmış.

Hani medyada gelenektir ya, her yıl sonunda o yılın siyasi ve ekonomik dökümü yapılır ve bir sonraki yıla dair öngörülerde bulunulur.

Sadece Irak’ta yerel bir örgütün yaptığı saha çalışmasının ortaya koyduğu tablonun az çok bütün Orta Doğu’yu yansıttığını söylemek yanlış olmaz. Buradan yola çıkarak gelecek yılların ne getireceğini tahmin etmek çok da zor değil!

Evrensel / 16.12.21