Haftanın seçkisinde dört makale var. Vestnik Kavkaz, Putin’in tarihi belirsiz Türkiye ziyareti vesilesiyle Türkiye’nin Ukrayna arabuluculuğu rolü üzerinde duruyor. EADaily, İranlı gazeteci H. Muazzin ile görüşmüş. Muazzin, İran ve Rusya arasındaki ilişkilerin gelişme perspektifi üzerinde dururken Kafkaslarda 3+3 formatının önemini vurguluyor. İzvestiya, geçen yıl Rusya’dan muazzam ölçekte sermaye çıkışını haberleştirmiş; ancak veriler, yabancı şirketlerin çıkışı veya temettü ödemeleri kadar orta burjuvazinin BDT ülkeleri ve Türkiye’de gayrimenkul alımına da tanıklık ediyor. Nezavisimaya Gazeta ise Suriye’deki son gelişmeleri özetlemiş.
'Türkiye arabulucu rolünü koruyor'
Bu yeni jeopolitik ortamda Ukrayna krizinin çözülmesini gerçekten isteyen ülkelerin şansı daha yüksek. Türkiye, Belarus’la birlikte, ilk barış girişimcilerinden biriydi. Ancak cephedeki durumun gelişmesi yüzünden Ankara’nın çabaları sonuç vermedi. Geçtiğimiz ay ve daha öncesinde Türkiye depremden seçimlere kadar kendi iç meseleleri içinde boğulmuş durumdaydı. Şimdi görece bir düzen geldi; Erdoğan başkanlıkta kaldı ve iktidarını güçlendiriyor. Demek ki dış arenada daha önce olduğu gibi kendinden emin davranabilir.
Putin’in müsteşarı Yuriy Uşakov’un belirttiğine göre Putin’in Türkiye ziyareti gündemde, ancak somut bir tarih, yer ve gündem henüz belli değil. Türkiye ve Rusya arasında halihazırda birçok proje var. Akkuyu, Türk Akım ve S-400’lere bir de hububat anlaşması, doğalgaz hub’ı ve paralel ithalat eklendi. Turizm sezonu açılıyor. Ama ikili meseleler bagajında, görüşme gerçekleşirse eğer, Ukrayna meselesine de temas edilecek. Erdoğan muhakkak arabulucu rolünü sürdürecek, özellikle de Ukrayna’nın karşı taarruzunun plana uygun yürümediği ve hedeflerine ulaşamadığı bu şartlarda.
Türkiye’nin Ukrayna meselesindeki tutumu, sadece Karadeniz’deki en güçlü ülkelerden biri olması yüzünden değil, Boğazlar faktörü yüzünden de önemini koruyor (NATO gemileri geçemiyor), üstelik şimdi Ukrayna’nın NATO’ya alınması tartışması da yapılıyor. Rusya ile ilişkilere büyük önem veren Erdoğan’ın Ukrayna’nın ittifaka girmesine yol vermesi pek mümkün değil, özellikle de İsveç’in girmesine bile vize vermezken. Türkiye’nin Ukrayna meselesindeki rolünü abartmamak gerek, ama mevcut şartlarda Ankara başlıca aracı ve barış girişimcisi rolünü ve statüsünü koruyor. (K. Gasanov / Vestnik Kavkaza, 16 Haziran)
'3+3 krizden tam bir çıkış yolu'
EADaily, İranlı gazeteci, “İranlı bir gazetecinin günlüğü” adlı telegram kanalının yazarı Hayal Muazzin ile görüştü. Muazzin’in görüşleri, özetle şöyle:
İran ve Rusya’nın pek çok yükseliş ve alçalışlar yaşamış çok eski ilişkileri var. Buna rağmen Ukrayna’da özel askeri harekatın başlamasından sonra Rusya ile Batı arasındaki ilişkilerin gerginleşmesi ve Batının Rusya’ya karşı yaptırım baskısının artması jeopolitik manzarayı değiştirdi. Batı ve Amerika şu anda Rusya’ya askeri ve jeopolitik bir yenilgi tattırmak ve dünyadan tecrit etmek için mümkün olan her şeyi yapıyorlar.
Bugünkü jeopolitik ortam Moskova ile Tahran’ın yakınlaşması, askeri-iktisadi alanda, ticari-iktisadi alanda, bilimsel-teknolojik alanda ve diğer alanlarda işbirliğinin ölçeğinin güçlendirilmesi ve derinleştirilmesi için gerekli şartları objektif olarak yaratıyor. Bugünkü karşılıklı ilişkiler konsolidasyon istikametinde gelişiyor ve stratejik bir nitelik de kazanmaya başlıyor. Batının her iki ülkeye yönelik yaptırımları Rusya ve İran’ı yakınlaştırdı ve bütün dünyaya Batı yaptırımlarından korkmamak gerektiğini kanıtladı. Kuvvet yoluyla bu “yaptırım duvarlarını” kırmak mümkün. ...
İran her zaman bölgede barıştan yana olmuştur; komşu ülkelerin istikrarı İran’ın da istikrarı demektir. Elbette, Kafkaslardaki henüz tamamen çözülmüş olmayan kriz İran’a da etki ediyor, çünkü İran, Ermenistan ve Azerbaycan’ın yakın komşusu ve bunlarla ortak sınırları var.
Batı ve Amerika, güya Kafkaslarda barıştan yana olduklarını söylüyorlar, ama bu hiç inandırıcı değil. ... İran ve Rusya, onların kurnaz planlarını çok iyi anlıyorlar. ...
Bence İran ve Rusya tarafından önerilmiş olan format [Rusya, İran, Türkiye ve Azerbaycan, Ermenistan, Gürcistan arasında 3+3 formatı — H.Y.] krizden tam bir çıkıştır, ama ne yazık ki kimse bu formattan coşku hissediyor değil. Umarım, Rusya ile Gürcistan arasındaki ilişkiler düzelirse eğer, bu plan da daha etkili olabilir. (EADaily, 11 Haziran)
'BDT ülkelerinde ve Türkiye’de banka hesapları'
Rusya Merkez Bankası istatistiklerine göre Rusya vatandaşlarının yabancı bankalardaki depozitleri bir yılda yüzde 131 artış gösterdi ve 5,8 trilyon rubleye ulaştı. Uzmanların belirttiğine göre Rusya vatandaşları esas olarak BDT ülkelerinde ve Türkiye’de mevduat hesabı açıyorlar. Merkez Bankası, birikimlerin Rusya dışında tutulması eğiliminin, Rusya vatandaşlarının varlıklarına sınırlama getirilmesi veya diğer devletlerin mali pazarlarındaki aktörlerin iflası halinde riskleri artıracağını düşünüyor. ...
Sadece bu yılın başından beri Rusya vatandaşları yabancı kredi kuruluşlarındaki depozitlerine 1,3 trilyon ruble daha eklediler. Bu, ocak ayında 127,4 milyar, şubatta 526 milyar, mart ve nisanda ise sırasıyla 257 ve 395,6 milyar ruble oldu.
Geçen yıl yabancı bankalara en büyük sermaye akışı temmuz ve aralık aylarında tespit edildi; sırasıyla 660 ve 782,4 milyar ruble. Nisan-haziran arasında ise mevduatların yurt içinde kalma eğilimi gözlendi. Bu, Merkez Bankası’nın geçen mart ayında getirdiği sınırlamalarla açıklanıyor; o sırada özel kişilerin aylık limit çıkışı 5 bin dolarla sınırlanmıştı. ...
Mali kuruluşların ratingini tespit eden NKR’den Mihail Doronkin’e göre yurttaşların ülke dışına çıkışına tek seferlik tasarruf havaleleri eşlik etmiş olabilir... Doronkin şöyle diyor: “Para çıkışı eğilimini rublenin güçlenmesi ve 2022 yazında havale işlemlerinde belirgin yumuşama getirilmesi de güçlendirdi; bu bağlamda özellikle, yabancı gayrimenkul alımına yönelik talep artışı belirgindi. Taşınma ve konut alımları hesaba katıldığında Rusya vatandaşlarının esas itibariyle BDT ülkelerinde, keza Gürcistan ve Türkiye’de hesap açtıkları öne sürülebilir.” ... (R. Almakunova / İzvestiya, 9 Haziran)
'Yol haritası Astana’da görüşülecek'
Gözlemciler, PKK’nın askeri faaliyete yeniden başlamasının Suriye’nin kuzeydoğusunda Kürt yanlısı Suriye Demokratik Güçleri’ne dayanarak konuşlandırılmış Amerikan varlığının durumunu güçleştirebileceğini düşünüyorlar. Ankara bu örgütü PKK’nın doğrudan uzantısı sayıyor. ABD’de ılımlı Suriye muhalefetinin temsilcisi olan lobici Kutayba İdlibi, PKK’nın ateşkesten vazgeçmesinin Washington’un SDG’yi savunma ve Türkiye ile Suriye konusunda stratejik bir diyalog kurma çabasını güçleştireceğine emin.
PKK’nın açıklaması, bu hafta kuzey ve kuzeydoğu Suriye'de artan güvenlik olaylarının üzerine geldi. Kürt kuvvetlerine yakın kaynaklar Ankara’nın sınır ötesinden bombardımanını büyük ölçüde artırdığını tespit ediyorlar. ...
Suriye ve Türkiye arasındaki diyalog, Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Mihail Bogdanov’un 14 Haziran’da açıkladığına göre, devam ediyor. Bogdanov, Rusya’nın Suriye-Türkiye temaslarının normalleştirilmesine yönelik “yol haritası” projesinin hazır olduğunu bildirdi. İnisiyatif, 21 Haziran’da Astana’da Rusya, Suriye, Türkiye ve İran diplomatları tarafından görüşülecek.
Bu arada Amerikan tarafı da Suriye’nin kuzeydoğusundaki özerk bölgede kontrolü altındaki tesislerde kuvvet artımı yapıyor. Pentagon’un HIMARS sistemleri sevk edeceğine dair haberlerin teyit edilmesine ek olarak Irak’tan 40 araçlık bir askeri konvoyun da bölgeye ulaştığı bildirildi. ... (İ. Subbotin / Nezavisimaya Gazeta, 14 Haziran)
Hazal Yalın – Gazete Duvar / 18.06.23