Zaman’ın kanlı elleri ‘kardeşliğe’ uzanırken tebessümle gelen zehir...

  • Arşiv
  • |
  • Düzen cephesi
  • |
  • 01 Aralık 2012
  • 13:09

Kürt halkına yönelen saldırganlıkta yeni bir sürecin içindeyiz. Gerilla eylemleriyle dağlarda savaşın bitmediğini haykıranlar şimdi de zindanları savaşın mevzisine çevirdiler. Sermaye devletini bir kez daha eli kolu bağlı bırakan atılım karşısında inkar ve imha çizgisinin değişmez metodları devreye sokuldu.

Gelinen aşamada artık kirli savaşın kendi acizliğini meşrulaştırma noktasına gelindi. Gerici sermaye hükümetinin burjuva basındaki en güçlü dayanağı Zaman gazetesiyse görevin gönüllüsü.

Olanı göstermemek, olması gerekeni çarpıtmak

Irkçı-şoven içeriğiyle tanınan, kirli propaganda merkezi Zaman şimdi en bayağı yalanlara sarılarak duygu sömürüsü yapıyor. “Zaman kardeşlik zamanı!” sloganıyla yeni reklam filmini yayınlayan Zaman’ın ‘kardeşlik’ ile ne kastettiğini reklam sonrası yaptığı yayınlarla öğreniyoruz. Propaganda yayınlarıyla bilinçler bulandırılırken insanlığın en samimi paylaşımını temsil eden “kardeşlik” söyleminin arkasına saklanıyorlar. Sanki onyılların düşmanlığını yaratmamışlar gibi. Sanki ölümü taşıdıkları topraklarda “ölü ele geçirildi” ibaresini dikte edenler kendileri değilmiş gibi...

Filmin prodüktörü Tolga Erener “Reklamda olması gerekeni değil olanı çektik” diyor. Şaşalı reklam filmi tanıtılırken Çayırhan maden ocaklarında çalışan maden işçileri, traktörle tarlalarını süren çiftçiler, bahçesinde salça kaynatan iki teyze, duvar ustaları ve yerel halktan zanaatkârların görüntüleri kullanılarak kardeşlik mizanseni oluşturuluyor. “Unutulan kardeşlik” duygusunun hatırlatıldığı iddia edilirken tek hatırlanan Zaman’ın kimliği oluyor. “Olması gereken” denerek ifade edilen gerçeği göstermemek iken hangi kardeşlikten bahsedilebilinir ki!

Zaman, onyılları bulan sistematik çabayla bugün en yüksek tirajlı gazete olmayı başardı. Düzenin resmi gazetesi unvanını hak eden yayın çizgisinde bugüne kadar Kürt halkını hedef gösteren, gerillayı karalayan haberleriyle tanınan Zaman’ın şimdi ‘kardeşlik’ çağrısı yapması en samimiyetsiz davettir.

Zaman yazarlarından Günseli Özen Ocakoğlu reklam filmi üzerinden ifade ettikleriyle çiziyor pembe tabloyu. “Zaman unuttuğumuz değerleri bir bir hatırlatmaya devam ediyor. ‘Ötekileştirme’ çok cesurdu. Yeni kampanya ‘Kardeşlik Zamanı’nda, bana göre bir ‘davet’ yapılıyor.”

Davet sanki yoktan varolmuş bir savaşın bitirilmesi, bu ülkede hep birlikte kardeşçe yaşanabileceği üzerine! Kürt halkının en meşru taleplerini hiçe saymaktan öteye bir anlam taşımayan bu davet elbette sıkışmış devletin nefes borusu olmaya yetmeyecek/ yetmesine izin vermeyeceğiz. Yaratılmak istenen Nazi propaganda bakanlığını bile aratır nitelikte. Burjuvazinin katliamla deneyimli hiçbir ögesi değerleri bu kadar iğdiş etmekte ustalaşmamıştır.

Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi Reklamcılık Bölüm Başkanı Doç. Dr. Hüseyin Altunbaş,  “Bence Zaman, doğru zamanda Türkiye’nin çok önemli bir problemine çözüm sunuyor. O bakımdan reklamı izleyince içim titredi. Bizim için çok gerekli olan kardeşliği, birbirine dokunmayı, sarılmayı ve kucaklaşmayı unuttuğumuz bir dönemde hatırlatması açısından çok etkileyici bir reklam olmuş.” diyor.

Açlık grevi sürerken “Biz kuzu kebabına siz ölüm orucuna” başlığını atarak bilgiyi ters yüz etmek ne kadar kirliyse “Kardeşlik zamanı” demek de o kadar kirlidir. Yöntemi birbirine zıt olsa da sonucu aynı kökene hizmet, aynı uğursuz rolü oynamaktır. Ve düşmanın en vahşisi tebessümle zehrini salandır. Yüzüne gülerken sıktığın elin kanlı olduğunu görmemek tarih sayfalarındaki yenilgileri yazar.

“Burjuvazi kavgaya davet etti bizi Davetleri kabulümüzdür!”

Zaman’ın çağrısı kirli savaş metodlarından biri olarak ortaya çıksa da Zaman’da çıkmış birkaç manşeti hatırlamak dahi ikiyüzlü kimlikleri dışa vurmaya yetiyor.  22 Ağustos tarihinde BDP’li Beytüşşebap Belediye Başkanı Yusuf Temel’in olmayan açıklamalarına dayanarak “BDP’li başkanın, oğlunu PKK’dan kurtarma kavgası” başlığıyla haber yapan bir gazeteden söz ediyoruz. Temel’in tekzip çağrısına sessiz kalan Zaman için aslında en güzel sözü yine BDP’li Beytüşşebap Belediye Başkanı Yusuf Temel söylüyor.

Temel, haberin gerçekle bağdaşmadığını kaydederek, “Gazetenin yazdığı her şey yalandır. Evet, bizim çocuklarımız kırsala gitmiş. Ama bunun için kavga çıkmamıştır. Gazetenin hakkında dava açacağız; ama hukukları da medyaları gibidir. Bir sonuç almayacağımız kesin.” dedi.

Çağrıyı duymak yetmez uymak da gerekir!

Evet düzen kurumları arasında en sinsi saldırı aracı medya bir kez daha görevinin başında olduğunu gösteriyor. Her yayını, her reklamı her adımını devleti meşrulaştırmak için atanlar milyonluk tirajlarıyla her günü özgürlük karşısında mevziyi tutmak için kullanıyor. Fakat gerçeğin gücü karanlığın baskınlığını yenecektir. Kapkara odadaki tek bir kıvılcım nasıl ışıtırsa öyle çıkar gerçekler ortaya. Örtülen, tutsak edilen ışık için sonsuzluk ne kadar somutsa o kadar somuttur gelecek günlerin gerçeği. İnanmak, temenni etmek ötesine geçip her bir adımla ışık hızını yakalamakta mesele. Zira beklemekle gelmesi hep ertelenen gerçeğe ulaşmak için biraz feda biraz da emek gerekmekte.

Taşıdığımız gerçeğin sorumluluğuyla balçık deryasından çıkmak için daha çok çaba, daha çok güç lazım. Tatlı sularda yüzüp en bayağı liberal sloganlarla dikilenler Zaman’ın kardeşlik çağrısına su taşırken gerçek için her bir insana daha çok görev düşer. Zaman gerçek kardeşlik için ışığa baka baka yürüyüp onu meşale yapma zamanıdır. Zaman, tanrılardan ateşi çalan Prometheus destanını yeniden yazma zamanı!

T. Kor