Tutuklu tıp öğrencileri okullarına dönsün - Nihal Kemaloğlu

  • Arşiv
  • |
  • Kürt Sorunu / Azınlıklar
  • |
  • 04 Aralık 2012
  • 05:34

Çelimsiz demokrasi kültürümüzle yine tahtaya kalkıyoruz. 'Hiçbir şiddet unsuru taşımayan' demokratik faaliyetleriyle doktorluğun toplumsal vasfını savunan tutuklu tıp öğrencileri, yarın hakim karşısına çıkıyor.

Yarın Ankara Adliyesi'nde 13'ü 6 aydır tutuklu 46 tıp fakültesi öğrencisi hakkında açılan davanın ilk duruşması var.
Bu genç doktor adayları varoşlarda 'parasız sağlık taraması ve anket yaparak' sarstıkları piyasa tabusu gereği olsa gerek 'halk' ve 'sağlık' kavramlarını yan yana getirmekten 6 Haziran'dan beri tutuklular.
Hacettepe, Ankara Üniversitesi ve Gazi Tıp Fakültesi'ne Türkiye çapında parlak derecelerle girmiş ve çoğu burslu bu öğrenciler 'sektörleşen sağlık piyasasının' tıp eğitiminden kazımaya çalıştığı toplumcu hekimlik anlayışını temsil ediyorlardı...      
Ve 'vatandaşın hasta/tüketici gibi sağlık işletmelerini parası yettiğince finanse etmesine' tabii ki itirazları vardı...
Ama kamu hastane birlikleri, özel sektöre 29 yıllığına tahsis arsalar üzerinde yükselen kamu-özel ortaklığı sağlık fabrikaları ve beş yıldızlı sağlık turizmi kompleksleriyle kuşatılan ülkemizde bu anlayış elbette suçlaştırılırdı.
Öğrenciler dava dosyalarında 'gizlilik kararı' olduğu için muhtemelen 'terör örgütü üyesi' olmakla suçlanıyordu, eğer tutuklu olmasalardı 5'i şimdi mezun doktor olacaktı.

TIP ÖĞRENCİSİ İDEALİST Mİ OLUR?
Ne yazık ki sektörleşmiş sağlık patronajının bugün itibarıyla ne doktorluk mesleğinin kamusal idealizmine ne de tıp biliminin şifacı etik değerlerine tahammülü var.
Üstelik artık katılım ve katkı payları 10 kat artmış muayene odasında 5 dakika kalan, 'koruyucu sağlık hizmetleri hakkını' kaybetmiş vatandaşın zihninde silinmiş, 'sağlık haktır' gibi anti-piyasacı fikirleri uyandıran genç doktor adayları da 'şeytani organizma' muamelesine müstahak görülür.
Hele bir de bu öğrencilerin Türk Tabipler Birliği'nin (TTB) Tıp Öğrenci Kolu (TÖK) ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası'nın (SES) öğrenci gençliği içinde örgütlü olması...
Varoşlarda sağlık taramasına gitmeleri, anket yapmaları, 'sağlıkta özelleştirmeye hayır, çok ses tek yürek' mitingine katılmaları...
'Tüketicinin parasına göre satılan sağlık paketlerini' değil, 'Halkçı sağlık hizmetini' savunmaları ve çoğunun Kürt kökenli olmasıyla KCK kapsamlı operasyonun zemini hazırlanmıştı...

PİYASANIN GÖRÜNMEZ ÖTEKİ ELİ...     
Doktorlar arasına performans rekabetini sokan, mesleklerine 'yabancılaştıran', hastanede 'işçileştiren', asistanları 36 saatlik çalışma 'ölüm' şiddetine maruz bırakan, sağlık çalışanlarını 'taşeronlaştıran', halkın sahibi olduğu hastanelerin işletme mantığını 'özelleştiren' sürecin bir boyutu da böyle işliyordu.
Ve 'piyasanın bir başka görünmez eli de' aylarca 'özel ortam' dinlemesi yapılan tıp öğrencilerini böylesi operasyonlarla ayıklayıp 'toplumcu hekim anlayışı' geniş teröristlik parantezine alabilirdi...
Bazı tıp fakültelerinin konuları bütün bilim dallarıyla ortak işlediği psikiyatri komitesi, anatomi komitesi gibi 'komite sistemi de' öğrencilerin 'örgütsel faaliyetlerinin' komiteci delili olurdu... 

 Akşam / 04.12.12