Türkiye bu utanca müstahak mı? – Kadri Gürsel

  • Arşiv
  • |
  • Düzen cephesi
  • |
  • 13 Aralık 2012
  • 06:23

Türkiye’de gerçekte kaç gazetecinin hapiste olduğunun tartışmasını iki nedenden ötürü yapıyoruz.

Bir: İktidar indinde makbul bulunmayan bir gazetecilik faaliyeti nedeniyle üzerlerine teröristlik suçlaması atılarak hapsedilmiş gazetecilerin meslek ve kişilik haklarını, hukuklarını savunmak için. Haksızlığa karşı koymak için...

İki: Mahpus gazetecilerin terörist olarak gösterilmesine sessiz kalınmasının daha fazla sayıda gazetecinin tutuklanmasına ve basın özgürlüğünün ayaklar altında daha fazla çiğnenmesine davetiye çıkaracağını bildiğimiz için...

New York merkezli basın özgürlüğü kuruluşu “Gazetecileri Koruma Komitesi” (CPJ) 2011’in aralık ayında yayımladığı “dünyadaki mahpus gazeteciler” raporunda Türkiye’de sadece 8 gazeteciyi mesleki faaliyetleri nedeniyle hapiste gösterince, yukarıda belirttiğimiz işte bu iki nedenden dolayı isyan ettik.

Neyse ki CPJ daha sonra hatasını düzeltti...

Geçen ekimde yayımladıkları özel bir Türkiye raporunda hapiste 76 gazeteci bulunduğunu, bunlardan 61’inin gazetecilik faaliyetleri nedeniyle özgürlüklerinden mahrum bırakılmış olduğunu kendi araştırmaları neticesinde saptadıklarını belirttiler.

Ve ardından özür de dilediler...

Nihayet önceki gün CPJ’in bu yılki “dünyadaki mahpus gazeteciler” raporu açıklandı. Bu raporda Türkiye’nin 49 mahpus gazeteci ile “dünya gazeteci hapsetme şampiyonu” olduğu görüldü.

1 Ağustos 2011 itibarı ile 61 gazetecinin hapiste olduğunu tespit eden CPJ, 1 Aralık 2011 tarihinde son verdiği mahpus gazeteci sayımı sonucunda bu rakamı 49’a düşürmüştü.

Bu arada CPJ raporunun resmen açıklanmasından bir gün önce, Kanaltürk TV’nin Ankara Temsilcisi Faruk Mercan, Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in ilginç bir ifadesini twitter hesabından duyurdu. Faruk Mercan’ın twiti şöyleydi: Adalet Bakanı Sadullah Ergin bugün Meclis’te gazetecilere şöyle dedi: ‘CPJ, raporundaki tutuklu gazeteci sayısını 49 olarak düzeltecek’...

Gerçekten de rapor açıklandığında rakamın “49” olduğu görüldü ama bu bir “düzeltme” değildi.

CPJ’e 1 Ağustos ile 1 Aralık tarihleri arasında ulaşan bilgilere göre, “gazetecilik faaliyeti nedeniyle hapiste olduğu tespit edilenler listesi”nde yer alan gazetecilerden 16’sı serbest bırakılmıştı. Bu arada tutuklanan yeni gazeteciler olmuştu. Eksisi ve artısıyla mahpusların sayısı 61’den 49’a düşmüştü.

Sayın Bakan gerçekten de Faruk Mercan’ın tvitinde yazdığı gibi CPJ’in hatasını “düzelttiği” şeklinde bir ifade kullanmışsa, 49 rakamı 61’den küçük olduğuna göre bunda sanki bir teselli bulunuyormuş gibi bir izlenim doğuyordu.

Fark etmiyor ama işte 49 rakamıyla da Türkiye dünya şampiyonu. Hem de İran (45), Çin (32) ve Eritre (28) gibi baskıcı, otoriter rejimleri geride bırakarak...

Türkiye bu utanca müstahak mı?

CPJ Direktörü Joel Simons’ın rapora ek olarak yazdığı gibi aslında “Türkiye’nin dünya gazeteci hapsetme liderliğiyle bir ilgisinin bulunmaması gerekirdi”...

Mamafih Simons, “Rakamlar yalan söylemez” deyip şunları yazmış: “Gazetecilere yönelik suçlamalar çok ciddiydi. Bu yüzden CPJ bu yıl aylarını harcayarak, suçlamaları desteleyecek yeterli kanıt olup olmadığını saptamak için dava dosyalarını inceledi. Vardığımız sonuca göre kanıt yok. Birçok davada kanıtlar, yayımlanmış makaleler, söyleşiler, telefon konuşmaları ve notlardan oluşan gazetecilik faaliyetiydi”.

CPJ Direktörü’ne göre medyaya baskı politikaları Türkiye’nin bölgesel liderlik, AB’yle bütünleşme ve küresel yatırımcının hukuk düzenine güvenini korumak gibi birçok stratejik hedefini riske atıyor.

Milliyet / 13.12.12