Türk ordusu kirli savaşı sistematikleştiriyor

  • Arşiv
  • |
  • Siyasal Gündem
  • |
  • Ulusal sorun
  • |
  • Devlet terörü
  • |
  • 07 Ağustos 2012
  • 08:30

(07.08.12) - Hakkari’nin Şemdinli İlçesi ve çevresinde yoğunlaşan çatışmalar sürerken sermaye devleti Kürt halkına yönelik faşizan uygulamalarını sistematize etme uğraşısında. Gerillaların 23 Temmuz'da başlattığı eylem sonrası dağılan ve kontrolü sağlayamayan sermaye devleti ağır sansür altında yoğun askeri saldırılarla durumu çözmeye çalıştı. Fakat gerillaların yeni eylemlilikleri, Şemdinli başta olmak üzere geniş bir alanda çatışmaların sürmesi, sermaye devletinin açmazını büyüttü. Devlet, inkar ve imha çizgisinde manevralar yaparak düştüğü durumu gizlemeye çalışıyor.

Sermaye devletinin bir dizi sözcüsü uzun suskunluk ve sözü orduya atan manevralarından sonra ağır kayıplar üzerine açıklama yapmak zorunda kaldı. Çatışmaları 'rutin operasyon' kapsamında ve kontrolün kendilerinde olduğu vurgusuyla yansıtmaya çalıştı. Fakat gerillaların bu açıklamalardan sonrada karakol baskınlarından, yol kontrollerine kadar eylemlerinin devam etmesi kirli savaş metodlarının yoğunlaştırılmasıyla karşılandı.

Türk ordusu 23 Temmuz'dan itibaren savaş uçakları, helikopterler, topçu birlikleri gibi tüm askeri gücüyle geniş bir alanı bombardıman sahasına çevirmiş durumda. Gerillanın alanlarını daraltamayan, mevzilerine yaklaşamayan ordu bombardımanlarla üstünlük sağlamaya çalışıyor. Bombardımanların yayıldığı coğrafi alan bile HPG gerillalarının etkin olduğu bölgenin ne kadar genişlediğini gösteriyor.

Askeri saldırganlık gerillaya bombardıman olarak uygulanırken, Kürt köylülerine köy boşaltma olarak yansıyor. Çatışmaların başından itibaren bir çok köy ve mezra asker tarafından zorla boşaltıldı. Geçtiğimiz günlerde boşaltılan Aşağı, Yukarı ve Orta Yiğitler (Nirkulan) köylerinden sonra Rüzgarlı (Rubunus), Güzelkaya (Bigirt), Zorgeçit (Gergit), Moşe, Beyteran ve Tuva köyleri de tamamen boşaltıldı. Köylüler, hayvanlarını ve tarlalarını terk etmeye zorlanarak ağır sefalete mahkum ediliyorlar. Kürt köylülerin tarlaları sulanmadığı için kurumaya bırakılmış durumda. Bombardıman sonucu birçok noktada orman yangınları oluşurken sermaye devleti bilinçli olarak müdahele etmiyor. Köylere yakın alanlardaki orman yangınlarını köylüler kendi imkanlarıyla söndürmeye çalışıyor.

Şemdinli'ye giriş ve çıkışları denetim altına alan Türk ordusu son olarak Hakkari'nin 7 bölgesini kapsayan 'geçici askeri bölge' kararı aldırarak bölgeyi açık hava hapishanesine çeviriyor. Hakkari, Şemdinli, Çukurca ve Yüksekova ilçeleri askeri yasak bölge kapsamına alınıyor. Hakkari Valiliği tarafından yapılan yazılı açıklamada "6 Temmuz 2012 ile 6 Ekim 2012 tarihleri arasında belirtilen bölgelere vatandaşlarımızın can ve mal güvenliği açısından girişleri yasaklanmıştır" denilerek 'güvenlik' yalanına sarılıyorlar. Bölgeye giriş çıkışlar yasaklanarak, burjuva basın üzerindeki denetimi artırarak kirli savaş uygulamalarını gizlemeye çalışıyorlar. Sermaye devleti adına Şemdinli hakkında yapılan açıklamalarda Tayyip Erdoğan bu konuya özel olarak dikkat çekmiş “teröre medya desteği” vurgusuyla burjuva basını hizaya çekmişti.

Türk ordusu gerilla eylemlerinden sonra helikopterler eşliğinde Batı Kürdistan’ın Kobani kentine girerek tehditkar mesajlar verdi. Gece saatlerinde özel birliklerin bulunduğu 15 askeri araç helikopterler desteğinde Kobani kentine bağlı Cerablos ilçesinde bir süre dolaşıp üslerine geri döndüler. Kobani’ye yakınlarındaki ve Türk ordusunun korumasındaki Sultan Süleyman Şah türbesinin güvenliğini sağlayan askerlerin görev değişimi için gelindiği görünütüsü kullanılırken bu görev değişimi yakın döneme kadar helikopterlerle yapılıyordu. Kara birliklerinin Kobani'deki hareketi bilinçli bir tercih olarak kürt halkına yönelik tehditlerin bir parçasıdır.

Tüm bu kirli savaş politikaları devreye sokulurken Şemdinli bölgesi başta olmak üzere gerilla eylemleriyse devam ediyor. Diyarbakır-Bingöl karayolunda HPG gerillaları araçları durdurup kimlik kontrolü yaptı. Gerillalar bir otobüste seyahat yapan 3 askeri gözaltına aldı.

90'ların olağanüstü hal uygulamalarını tekrar devreye sokan sermaye devleti intikam yeminleri ve sadırgan açıklamalarıyla kürt halkına beslediği kini de gösteriyor. Sermaye hükümeti AKP şefi Erdoğan'dan, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin'e, Savunma Bakanı İsmet Yılmaz'dan Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek'e kadar yapılan her açıklamada çatışmaların gerçeği gizlenip savaş destanları anlatılırken Kürt halkına tehditler yağdırılıyor. İmha için her yolu uygulayacaklarını ilan eden sermaye devleti bir bütün olarak, geçtiğimiz birkaç hafta öncesine kadar dillendirilen 'barış' söylemini askıya almış durumda. 'Demokratik açılım' adıyla inşa edilen Kürt halkına dayatılan teslimiyet politikalarının karşılıksız kalması sonrası Leyla Zana buluşmasıyla tekrar parlatılan 'çözüm' açıklamalarının içinin boş olduğu 14 Temmuz Diyarbakır eylemlerine yönelik saldırılar ve şimdi de Şemdinli'deki kirli savaş politikalarıyla iflas etmiş durumda.



Kaynak: ANF