Türk ordusu HPG karşısında bozguna uğradı

  • Arşiv
  • |
  • Düzen cephesi
  • |
  • Kürt Sorunu / Azınlıklar
  • |
  • 23 Ağustos 2012
  • 07:22

HPG Zap Eyalet Komutanı Azad Siser, devrimci harekatların ardından Türk ordusunun HPG gerillaları karşısında bozguna uğradığını söyledi. Hakkari’de geçtiğimiz hafta gerçekleştirilen Geçimli Karakolu baskını konusunda da bilgi veren Siser, ordunun eylem karşısında tam bir şok yaşadığını kaydetti.


Siser ANF’ye son dönemde HPG gerillalarının eylem tarzlarındaki yenilikler, Hakkari’de gerçekleştirilen devrimci harekatlar konusunda açıklamalarda bulundu.

HPG, devrimci halk savaşı esprisi temelinde kapsamı büyük devrimci operasyonlarını 2011 sonbaharında Çelê’de başlattı. Bu yılın Haziran ayından itibaren ise Şitazina-Oramar, Şemzinan ve en son 4 Ağustos tarihinde ise yine Çelê alanında etkili bir şekilde gerçekleştirildi. Devrimci Operasyonlarla amaçlanan nedir? Doğurduğu siyasal ve askeri sonuçları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Her şeyden önce 15 Ağustos diriliş bayramı, başta bu tarihsel hamlenin mimarı olan Rêber APO’ya, halkımıza ve hareketimize kutlu olsun. Yine 15 Ağustos’un öncü komutanı, Agit yoldaş şahsında tüm mücadele şehitlerini saygıyla anıyor, mücadelelerini zafere ulaştırma sözümüzü yeniliyoruz.

Bildiğiniz gibi devrimci halk savaşı bir süredir hareketimizin ve HPG’nin gündemindedir. Ve bu temelde gerilla güçlerimiz tarafından devrimci operasyonlara start verildi. İlk devrimci operasyonu 2011 yılının 19 Ekim’inde Çelê’de düşman güçlerine karşı kapsamlı bir harekât şeklinde gerçekleştirdik. Çelê harekatı uluslar arası alanda da büyük bir yankı yarattı. Ardından bu yılın 19 Haziran’ında Şitazina ve Oramar, 23 Temmuz’da Şemzinan’da ve en son 4 Ağustos tarihinde yine Çelê alanında bu operasyonlar etkili bir şekilde gerşekleşti.

Elbette ki, gelişen bu operasyonların içinde bulunduğumuz süreçle bağlantısı vardır. Her şeyden önce Türk devleti, bir yılı aşkın bir zamandır Önderliğimiz şahsında hareketimize ve halkımıza karşı imhaya dayalı tasfiye politikası yürütmektedir. Önderliğimiz üzerinde tecriti de aşan işkence sistemine varan uygulamalar had safhaya ulaştı. Yine halkımıza ve onun siyasal temsilcilerine dönük yürütülen soykırım operasyonları var. Gerillaya karşı yüksek teknolojiye dayanılarak imha amaçlı yönelimler geliştirilmektedir. Düşmanın bu saldırılarını boşa çıkarmak için belli bir direniş mücadelesi yürütülmektedir. Esasta da devrimci operasyonlarda amaçlanan düşmanın bu saldırıları boşa çıkarma, iradesini kırarak Önder Apo’yu ve halkımızı özgürleştirmektir.

Düşman psikolojik savaş anlamında kendi propagandasını yürütüyor. Özelikle gerillaya yönelik bazı psikolojik savaş propagandaları yürütülüyor. 2011 yılında ağır kış koşullarından kaynaklı bazı şahadetlerimiz yaşandı, bu şahadetlere dayanarak artık gerillanın iradesinin kalmadığını, savaşacak gücü olmadığını iddia ederek kamuoyunda böyle bir atmosfer yaratmak istedi. Çok kısa süre içinde söyledikleri gibi olmadığı ortaya çıktı.

Düşmanın en fazla operasyonlarını yoğunlaştırdığı kış mevsiminde dahi gerilla güçlerimiz buna karşı yine çok kapsamlı eylemler çıkardı ve bahar mevsimiyle birlikte düşmana yönelik eylemlerimizin düzeyi de, kapsamı da arttı.

Devrimci halk savaşı esprisi temelinde güçlerimiz birçok alanda devrimci operasyonlar geliştirdi. Gerek askeri, gerekse de siyasi alanda birçok önemli sonuçlar açığa çıkardı. Düşman neye uğradığına şaşırdı, adeta felç oldu. Her şeyden önce kış mevsimi boyunca düşmanın sığlıkla propagandasını yaptığı ‘gerillayı bitirdik. Artık iradeleri kalmamış, yüksek teknolojimize karşı artık hareket edemiyorlar. Sözümona yeni ‘kalekol’ yani kale gibi karakollarla askerilerimiz korunuyor’ gibi anlamsız söylemlerle kendi kamuouyunu ve askerini rahatlatmaya, tepkilerin önünü almaya çalışmaktadır. Bu devrimci operasyonlarla onların kalekol karakollarını da yerle bir ettik. Ve bu propagandaları da öylece boşa çıktı.

Yine AKP’nin halkımız ve hareketimiz üzerinde yürütüğü kirli politikaları da boşa çıkarıldı. Özelikle AKP hükümeti bu devrimci operasyonları kamufle etmek için her türlü hileye başvurdu, kayıplarını kamuoyundan sakladı. Ama bunu fazla başaramadı çünkü Kürt halkının özgürlük mücadelesi karşısında kendini fazla saklayamadı ve Kürdistan’da ve Türkiye kamuoyunda çabuk deşifre oldu.

Devrimci Operasyonlar, gerilla açısından yeni bir taktik ve tarz değişikliğini ifade ediyor. Bu yeniliği nasıl yorumluyorsunuz? Neden böylesi bir değişikliğe ihtiyaç duydunuz?

Devrimci operasyonlar gerilla açısından yeni bir tarz, yeni bir taktiği ifade ediyor. Otuz yıldır destansı bir mücadele yürütüyoruz. Şiddetli bir savaşın içindeyiz. Gerilla kendisini her türlü koşul ve ihtiyaca göre yeniliyor, tarz ve taktiğini ona göre belirliyor. Son dönemlerde geliştirdiğimiz devrimci operasyonlar da, devrimci halk savaşı stratejisi temelinde gelişmiştir. Ondan dolayı da tarzda ve taktikte birçok yenilikleri ifade ediyor.

Her şeyden önce bizim tarz ve taktikte statik bir anlayışımız yoktur. Gerillanın doğası gereği düşmanın durumuna göre ve onun saldırı biçimine göre biz de yeni tarz ve taktikler geliştiriyor, bu temelde düşmanı askeri alanda savaşamaz, hareket edemez konuma getirmeyi başarıyoruz.

Örneğin Şitazina, Oremar , Şemzinan ve Çelê eylemlerinde düşmana arazide de büyük darbeler vuruldu. Yine karakolları gerillalarımız tarafından günlerce kuşatma altında kaldı. Düşman, gerillanın kuşatması altındaki karakollara karadan hiçbir müdahalede bulunamadığı gibi ne karadan ne de havadan bu karakollara erzak ve askeri mühimmat bile ulaştıramaz oldu. Alanlar ve ulaşım yolları tümüyle gerilla güçlerimizin denetimi altındaydı. Ölü ve yaralılarını bile günler sonra ancak helikopterlerle alandan çıkarabildiler.

4 Ağustos günü Çelê’de gerçekleştirdiğiniz Arjin Garzan ve Mahir Başkale Devrimci Operasyonunun ön hazırlıkları hangi temelde yürütüldü?

4 Ağustos’ta Çelê alanında Arjin Garzan ve Mahir Başkale Devrimci Harekâtı başlatıldı. Bu operasyonun hazırlık dönemlerinde bütün arkadaşlar büyük bir fedakârlıkla katılım sağladı. Özellikle de şehit düşen 14 yoldaşın eşsiz fedakârlıkları ve emekleri bu operasyonun temel başarısına neden oldu. Her şeyden önce bu devrimci operasyon bir intikam operasyonuydu. Mart ayında Garzan’da şehit düşen Arjin Garzan ve 14 kadın arkadaş ile Erzurum’da şehit olan Mahir Başkale arkadaşın intikamlarını almak için bu devrimci operasyon gelişti.

Yüz bine yakın askerin konumlandığı onlarca karakol, tugay, alayın arasında bulunan yüksek donanımlı Rindike (Geçimli) karakolu gerilla tarafından imha edildi. Bu nasıl gerçekleşti?

Savaşta güçlü bir alt yapı hazırlığı o savaşın sonucunu belirler. Biz bu devrimci operasyona başlarken, yüzde yüz başaracağımızı biliyorduk çünkü hazırlıklarımız bu temeldeydi. Bazı dezavantajlar olsa da büyük bir azim ve kararlılıkla çok kısa bir sürede bu büyük devrimci operasyonla gerek askeri gerekse de siyasi anlamda istenilen düzeyde sonuç aldığımızı rahatlıkla belirtebilirim.

Rindikê karakolu bir çok karakolun tepesinin içinde bulunuyordu. Buna rağmen bu karakola dönük böylesi kapsamlı bir eylemi başarıyla gerçekleştirdik. Aslında bu karakol Çelê’ye bağlı değil, Hakkari’ye bağlı bir karakoldu. Bu karakol ve ona bağlı tepelerde 200’den fazla asker bulunuyordu. Ayrıca köy korucuları da burada yer alıyorlardı.

Düşmanın asker sayısı dışında bir çok zırhlı araçların dışında Toki tarafından yapılan kule sistemleri ve diğer bir çok değişik sistemlerle alınan tedbirleri vardı. Güvenlik anlamında tam donanımlı bu karakonun imhasını hedeflemiştik. Bu karakol nasıl imha edilmiş sorusuna vereceğimiz cevap, Apocu ruh ve irade karşısında hiç bir güç duramaz. Tarihimizde de bu defalarca kanıtlanmıştır. Çünkü Apocu ruh fedai bir ruhtur, Apocu ruh hadefe kilitlenme ruhudur, işte bu Rındıke karakolunda da şehit düşen 14 yoldaşın gösterdikleri fedai ruhla da tekrardan neleri başaracağımızı herkese göstermiş olduk. Gerillanın bu ani baskınlarına karşı düşman güçleri savaşamaz hale geldiği gibi kendilerini nasıl koruyacaklarını bile bilmiyorlardı. Zaten savaşacak güçleri kalmadığı için gerilla karşısında kendi karakollarından nasıl kaçacaklarını da bilmiyorlardı.

Peki, eylem planlanmasının yüzde kaçını pratiğe geçirebildiniz?

Planımızın yüzde doksanı büyük bir başarıyle gerçekleşti. Karakola bağlı tepeler kısa sürede düşürüldü ve tepenin bütün mevzilerine bombalarla vurularak tek tek kontrol edildi, imha edildi. Ayrıca bir çok koldan karakola sızan arkadaşlarımız karakolun bütün mevzilerini, yatakhane, mutfak, karakol komutanın odası vb. Bütün her yere bombalarla vurulduktan sonra her şey didik didik kontrol edilerek imha edildi. Burada arkadaşlarımız 70’ın üzerinde düşman cenazesinin üzerine gitti. Onlarca silaha el konuldu, 7 zırhlı aracın yanı sıra onlarca ağır silah da imha edildi.

Arjin Garzan-Mahir Başkale Devrimci Operasyonunda Rindike karakolu başta olmak üzere birçok askeri hedefe bir anda yönelim gerçekleştirdiniz. Türk ordusunun bu operasyon karşısındaki duruşunu nasıl değerlendiryorsunuz?

Tabii bu devrimci harakatın hedefinde eş zamanlı bir çok karakola yönelik saldırılar gerçekleşti. Dediğim gibi Rindikê karakolu ve tepelerine yönelik tümden imhayı planlamıştık. Eş zamanlı saldırı gerçekleştirdiğimiz diğer yerler Bilican Alayı,Çelê merkezinde bulunan Çelê Tugayı, Karataş karakolu ve tepesi, Girê askeri üssü, Şikêr karakolu, Serêsêvê Taburu, Êriş Taburu hedef alındı ve çok etkili bir biçimde bu karakollar ve taburlara yönelik saldırılarımız gerçekleşti.

Türk ordusunun bu saldırılarımız karşısındaki durumunu değerlendirmek lazım.

Şunu çok rahatlıkla belirtebirlirim ki, Türk ordusu bu devrimci operasyon karşısında büyük bir şok yaşadı. Düşmanın eylem esnasında ve eylem sonrasında alana ne havadan ne de karadan her hangi bir müdahalesi olmadı. Onlarca kilometre karelik alan bütünen güçlerimizin denetimi altındaydı. Günlerce ordunun araziye çıkmasını da bekledik ama cesaret edemediler. Bu, Türk ordusunun HPG karşısındaki yenilgisinin göstergesidir. Anlı şanlı Türk ordusu HPG karşısında bozguna uğramıştır.

Ordu komutanları ve Türk devlet yetkilileri bu durumu kendi kamuoyuna izah bile edemiyorlar. Çelê’nin bir çok stratejik alanı güçlerimiz tarafından tutulmuş durumunda ama halen de düşmanın bir müdahalesi olmuş değil. Hatta düşman bu devrimci operasyonlar karşısında çaresiz kalmış durumda ve karakollarda da sadece kendini koruma pozisyonundadır. Devrimci operasyonlarımız da gösterdi ki, düşman karakolların etrafını surlarla kapatsa bile imha olmaktan kurtulamaz. Özelikle Şitazina- Oremar, Şemzinan ve Çelê eylemleriyle birlikte ordu tamamıyla yenilgi konumuna düşmüştür.

Tayyip Erdoğan ve devlet medyası, 16-17 yaşlarındaki gençleri intihar eylemcisi olarak askerin üzerine gönderdiğinizi iddia ediyor. Burada kastedilen yaralı haldeyken yaşam eylemini gerçekleştiren Jin Rojhilat ve Brusk adlı gerillalardır. Bu iddialara karşılık neler belirtebilirsiniz?

Türk medyası her zaman olduğu gibi gerçeklerden uzak özel savaş haberleriyle topluma hep yanlış bilgi sunmaktadır. Halbuki durumun gerçekliği çok farklı ve toplum bundan habersizdir.

Türk Başbakanı 4 Ağustosta Rindikê karakolunda fedai eylem gerçekleştiren bir arkadaşımıza yönelik de ‘16-17 yaşlarındaki çocuklara bomba bağlayarak askerlerimizin üzerine salıyorlar’ diye açıklama yapmış. Burada kastedilen arkadaş ise yaralı haldeyken bir grup askerin içinde üzerindeki bombaları patlatarak fedai eylem yapan Jîn Rojhilat adındaki kadın yoldaşımızdır. Düşman bu başarılı eyleme gölge düşürme çabasındadır. Kendi yenilgilerini saklamak için bu tür gerçeklikten uzak açıklamalarda bulunmalarının sebebi bundan kaynaklıdır. Bu eylemde şehit düşen hiç bir arkadaşın yaşı 16-17 değil, hepsi de yaşı yirminin üstünde olan yoldaşlarımızdı.

Özellikle de bu eylemde büyük rol oynayan Jîn Rojhilat yoldaş, karakolun içinde bir çok mevziyi imha ediyor ve o esnada yaralanıyor. Apocu ruhun onda yaratığı bir iradeyle böylesi bir fedai eylemi gerçekleştiriyor. Bu eylem düşmanda büyük bir korkuya neden oldu. Bununla bağlantılı olarak bazı yoldaşlarımız da zırhlı araçlarının (panzer) kapısını açıp içine el bombaları bırakarak içindeki askerleri tamamıyle imha ettiler.

Türk devleti ne zaman ki bizden ağır darbeler alıyor hemen çarpıtma haberlere baş vuruyorlar. Bir başka iddiaları ise bu tür saldırıların dış destekli olduğudur. Yalan ve dezinformasyon Türk devletin temel karakteri haline gelmiş durumdadır.

Kuşkusuz bu bir savaştır. Apocu bir gerilla şehit de düşebilir, yaralanabilir de ama teslim olmayı bir kenara bırakalım çok ağır yaralı haldeyken bile kendini düşmanın beyninde nasıl patlattığını bu eylemde Jîn Rojhilat arkadaşın şahsında çok rahat görebiliyoruz.

Tabii bu eylemde 14 yoldaşımız kahramanca savaşarak şehit düştü. Gerçekten şehit düşen yoldaşların katılımı, düşmanın üzerine gidişi, hedefe yönelimi, hedefi imha etmesi fedaiceydi. Çok büyük bir ruh olduğunu söyleyebilirim. Şitazina, Oramar, Şemzinan ve Çelê devrimci operasyonlarında şehit düşen yoldaşlarımızın gösterdiği ruh, sürecin ruhudur, Apocu fedai çizgide yürüyen gerillanın ruhudur. Bu devrimci operasyonlarda çok değerli yoldaşları şehit verdik. Delil Amed arkadaş, yirmi yılı aşkın bir zamandır özgürlük mücadelesi saflarındaydı. Birçok alanda savaş içerisinde kalan bir yoldaşımızdı. Bu eylemde de komutan olarak öncü düzeyde rol aldı. Geröekten de hiç bir kaygı ve tereddüt göstermeden düşmanın üzerine yürüdü. Rindikê karakolunun içinde büyük bir kahramanlıkla şahadete ulaştı. Yine Jîn Rojhilat arkadaşın büyük bir ruhla şahadeti yaşandı. Bu arkadaşlar şahsında Brusk, Şiyar, Botan, Karwan, Şahin, Fırat, Zinar, Evindar , Viyan, Zerdeşt yoldaşların gösterdikleri direniş ve kahramanlık tarihidir. Ve bu devrimci operasyonun başarısında en büyük emeği, en büyük çabayı, en büyük katkıyı öncü düzeyde bu arkadaşlar ortaya koymuşlardır. Eylemin hazırlık aşamasından pratik uygulamasına kadar bu 14 arkadaşın oynadığı rol belirleyiciydi. Bu devrimci operasyonla adlarını kendilerine layık bir biçimde tarihe altın harflerle yazdırdılar.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile bir yılı aşkın bir zamandır görüşme yapılamıyor. Bu durum gerilla cephesinde nasıl bir tepki yaratıyor?

Doğrudur, Önder Apo’dan bir yıldan fazladır haber alamıyoruz. Önderliğimiz şahsında halkımıza yönelik böylesi alçakça bir yaklaşım gerilla güçlerimizde infial yaratmaktadır. Gerilla olarak en büyük hassasiyetimiz Önderliğimize yaklaşımdır. Her arkadaşımızda korkunç bir kin, öfke yaratmıştır. Yine her arkadaş, bu durum karşısında daha nasıl yanıt olabilirimin yüksek çabası içerisindedir. Şunu bir kez daha belirtmemiz gerekir ki, Önderliğimize yaklaşım savaş ve barış gerekçesidir. Önderliğimize ve halkımıza yönelik imha siyasetinde ısrar edildikçe gerilla cephesinde de bu devrimci operasyonlar devam edecektir. Devrimci operasyonların düzeyi de, niteliği de artacaktır.

2012 yılı 15 Ağustos’uyla birlikte askeri gelişmeler nasıl bir seyir izleyecek? Önümüzdeki döneme ilişkin neler belirtebilirsiniz?

Önderliğimiz, halkımız ve gerilla güçlerimize dönük düşmanın imha amaçlı saldırıları devam ettikçe gerillanın direnişi de, devrimci operasyonlar da artarak devam edecektir. Gerilla güçlerimiz her zamankinden daha büyük bir iradey, inanç ve kararlılıkla süreç için hazırlığını yapmış durumdadır. Devrimci operasyonlar da gçstermiştir ki, gerillanın savaş kabiliyeti, gerillanın irade gücü kat kat arttmıştır. Bundan böyle hiç kimse gerillanın gücünü sınamaya kalkmamalıdır. Düşmanın tekniğe dayalı her türlü saldırısını boşa çıkartacak düzeyi yakalamıştır. Bırakalım düşmanın operasyon yapmasını, gerilla artık düşmana yönelik operasyonlara girişmektedir. Şitazin’da, Oramar’da, Şemzinan’da, Çelê’de gelişen durum budur ve bu durum artarak devam edecektir.

Jehat Berti -  ANF /23.08.12