“Türk-Kürt çatışması değil!”

  • Arşiv
  • |
  • Siyasal Gündem
  • |
  • Devlet terörü
  • |
  • 04 Ağustos 2012
  • 08:39

(04.08.12) – Sürgü'de Kürt/Alevi bir aileye yönelik saldırının hemen ardından Şişli Ayazağa'daki bir inşatta çalışan Kürt işçilere yönelik de faşist saldırı gerçekleşmişti. Saldırıya uğrayan inşaat işçilerinden biri ile yaptığımız röportajı yayınlıyoruz.

Kızıl Bayrak: Ayazağa'da içerisinde senin de yer aldığın Kürt işçi arkadaşlara yönelik faşist bir saldırı gerçekleşmişti. Burjuva basında saldırı çarpıtmalarla meşrulaştırılmaya çalışılıyor. Orada yer alan bir işçi olarak sürecin nasıl geliştiğini aktarabilirmisin?

- Ben Kürt bir inşaat işçisiyim. Uzun bir süredir de Zorlu İnşaat Şirketi'ne bağlı taşeronda işçilik yapıyorum. Ayazağa'da da çalıştığım işten kaynaklı bulunuyorum. Şantiyedeki barınaklarda diğer işçi arkadaşlarımızla birlikte kalıyoruz.

Saldırının yaşadığı gün de şantiyedeydik. Saat 21.30 civarında arkadaşlarımız iş bitiminde parka gitmişlerdi. Burada bir grup faşist, arkadaşlarımıza “Burası ancak bize yeter, sizi burada istemiyoruz. Siz askerlerimizi öldüren Kürtlersiniz, teröristsiniz, bir de gelmiş bizim içimizde yaşıyorsunuz. Ayazağa birlikte bize dargelir, buradan gideceksiniz” diyerek tartışma yarattılar. Televizyon kanallarında yalan söylüyorlar. Bir kadına laf atılmış gibi sözlerle bizlerin kimliğine saldırıldığı gibi, faşist saldırının üstünü örtmeye çalışıyorlar.

Parkta yaşanılan tartışmanın ardından arkadaşlarımız inşaata gelmişti saat 24.00 civarında tahminimce 400-500 kişilik bir grup tekbirlerle saldırıya geçti. Ağaoğlu Şantiyesi'nde de işçilerin kaldığı barınma yerlerini ateşe verdiler. Polisler geldi. Faşistlerle konuşmaya başladılar. Araya giriyormuş gibi yaptılar ancak sonra polisler de bize saldırdı. Şantiyenin içine panzerlerle girdiler. Üzerimize biber gazı ve tazyikli suyla saldırdılar. Faşistler ellerinde tüfekler, sopalar ve bıçaklarla saldırdılar bu esnada. Birçok işçi arkadaşım yaralandı. Bir arkadaşımız ağır yaralı, bacağında derin kesikler var. Şu an hastanede yatıyor.

Bizler de kendi can güvenliğimizi korumak için inşaattaki taşlardan atarak saldırıyı püskürtmeye çalıştık. Yaklaşık 5 saat saldırılar sürdü.

KB: Bu faşist saldırının öncesinde de benzer saldırılarla karşılaşmışmıydınız?

- 2 ay önce de daha ufak çaplı bir saldırı olmuştu. Zaman zaman oranın çarşısında bizleri gördüklerinde tehditler de savuruyorlardı. Planlı bir saldırı olduğunu düşünüyoruz. Polisin saldıranlara değil de bize saldırması da bunu gösteriyordu.

KB: Faşistlerin ve polislerin bu saldırısının sonrasında neler yaşadınız?

- Şantiyenin etrafında sürekli polis yığınağı var. Ancak bizi korumak için değil yıldırıp, korku salarak buradan gitmemizi sağlamak için duruyorlar. Sürekli bize saldırı olacağı yönünde şeyler söylüyor polisler. Bu sabah da saat 5.00 civarında bizleri uyandırıp “burayı boşaltın ülkücüler gelip size saldıracaklar” dediler. Sürekli bir tedirginlik havası yaşatılıyor gitmemiz için. Bütün gün bir saldırı olacağı havası yaratıldı ancak olmadı.

Ayrıca saldırılardan kaynaklı olarak bazı arkadaşlarımız işten atıldı.

KB: Buradan işçi ve emekçilere bir çağrın var mı?

- Bizim can güvenliğimiz yok, bunu tüm insanlar bilmeli. Her gün bir gün sonra bir saldırı daha olacağı söyleniyor. Açık cezaevinde gibiyiz. Dışarı çıkamıyoruz.

Arkadaşlarımızın bir kısmı burayı terk etti. Ekmeğimiz burada olmasa çeker gideriz, ancak yaşamak için çalışmak zorundayız. Bunun mahalle halkının bilinçli saldırısı olduğunu da düşünmüyorum. Polisler desteklemese bu saldırılar olmazdı. Türk-Kürt çatışması değil bu. Bu saldırı faşist bir saldırıdır.

Benim çağrım işçilerin birleşmesidir. Türk, Kürt tüm işçiler birleşmelidir. Bizi sömürenlere karşı mücadele etmeliyiz. Bu böyle gitmez.

Kızıl Bayrak / İstanbul