Suriye’ye müdahale konusunda bugüne kadar elini ağırdan alan emperyalistler, savaş kışkırtıcılığına devam ediyorlar. Suriye’ye ve ardından İran’a karşı girişebilecekleri olası bir saldırı için hazırlanan emperyalistler, bölgeyi askeri bir yığınak haline getiriyor.
Askeri savaş hazırlıklarını sürdürürken, Irak ve Afganistan işgallerinden bilindik yalanları ve komploları ortaya atıyorlar. Geçtiğimiz günlerde bataryalarını Suriye’ye yönelten İsrail, bu hazırlıklarını gerekçelendirmek için Suriye’de bulunan kimyasal silahların bir tehdit oluşturduğunu ve bu silahların radikal İslamcıların ya da Esat yanlısı örgütlerin eline geçebileceğini, kendilerinin bunu engellemek için “önleyici vuruş” yapabileceklerini açıkladı.
Siyonist İsrail rejimi, Esat yönetiminin elinde sarin ve hardal gazı olduğunu iddia ederek küstahça tehditler savuruyor. Oysa İsrail’in depolarında bu silahlardan bol miktarda var. Dahası bu ölümcül silahları Filistin halkı üzerine pervasızca kullanıyor. Esad yönetimine hücum edenlerin Filistin halkını katleden İsrail’i desteklemeleri, emperyalistlerin halklar karşısında nasıl küstahlaşabildiğini gösteren çarpıcı örneklerden biridir.
“Önleyici vuruş” adı altında Suriye’ye saldıran siyonist rejim, başta Hayfa olmak üzere ülkenin kuzeyine ‘demir kubbe’ savunma sistemi bataryaları konuşlandırdı. Lübnan hava sahasını ihlal eden İsrail savaş uçakları, Suriye topraklarında bulunan bazı hedefleri vurdu. İsrail basını, siyonist ordunun, silah taşıyan araç veya araçları hedef aldığını duyurdu.
Öte yandan ABD emperyalizmi, Birleşik Arap Emirlikleri’ne gönderdiği 6 adet F22 savaş uçağını geri çekmeyerek, Körfez’deki askeri gücünü arttırdı. ABD’nin bu hazırlıklarının İran’a tehdit amaçlı olması, emperyalist saldırganlık planının İran’ı da içerdiğinin somut göstergelerinden biridir.
Suriye’ye yönelik emperyalist saldırı hakkında konuşan ABD başkanı Barack Obama, Suriye’ye müdahale için zaman kolladıklarını söyledi. Türkiye ve İsrail gibi hemen saldırı başlatamaya hevesli devletlere karşın Obama, saldırının ön hazırlığını tamamlama gayretinde olduklarını bildirdi. Suriye’deki kimyasal silahlardan bahsetmeyi de unutmayan ABD şefi, Suriye’ye olası bir müdahale sonrasında oluşabilecek gelişmelerin hesaplandığını belirtti.
Suriye’ye saldırı hazırlıklarına kayıtsız kaldığı yönündeki eleştiriler üzerine bu açıklamayı yapan Obama, Afganistan bataklığından çıkmadan ve Amerika’da sosyal sorunların giderek ağırlaşmasından dolayı, bu koşullarda isteseler de Suriye’ye saldıracak güçte olmadıklarını bazı açıklamalarında dile getirmişti.
Emperyalistlerin hazırlıkları sürerken Suriye’deki çeteler de kendi hazırlıklarını ve yürüttükleri kirli savaşı tırmandırmak için uluslararası alanda çalışma yürütüyorlar. Paris’te 50’ye yakın ülkenin katıldığı bir toplantı düzenleyen Suriye’deki çetelerin sözcüsü, ağır silahlara ve acil olarak 500 milyon dolara ihtiyaçları oluğunu vurguladı.
Bilindik yalanlar komplolar
Emperyalistler ve çeteler bir yandan askeri planda savaşa hazırlanırken öte yandan ise emperyalist saldırganlığa kılıf uydurmak için dezenformasyon çalışması da yürütüyorlar. Emperyalist/siyonist şeflerin her konuşmada Suriye’deki kimyasal silahlardan söz etmeleri, dünya kamuoyunu olası bir savaşa hazırlama çalışmaları kapsamında değerlendirilmelidir. Tıpkı Afganistan ve Irak’ta yaptıkları gibi, çıkarları uğruna Ortadoğu’yu kan gölüne çevirenler, şimdi de Suriye’ye saldırabilmek için uydurdukları yalanları pazarlamaya çalışıyorlar. Ancak yalanlarla artık kandıramadıkları kitleleri, hazırladıkları komplolarla aldatma telaşına düştükleri gözlenmektedir.
Buna karşın Suriye’ye açıktan saldırmaları kolay görünmüyor. Zira hem Baas rejimi ayakta durabilecek güçte, hem de Rusya Suriye’ye desteğini sürdürmektedir.
Basına sızan ve doğruluğu henüz ispatlanmamış haberlere göre bir özel güvenlik şirketini hackleyen JasIrX kod isimli bir hacker Suriye ve Rusya’ya yönelik planlanan bir komplonun bilgilerine ulaştı. Emekli İngiliz SAS komandolarının çalıştığı Cama Britam Defense isimli şirketin ele geçirilen yazışmalarında Katar’ın finanse ettiği ve ABD’nin onayladığı bir komplodan bahsedildiği belirtildi. Bu plana göre “Libya'daki Sovyet yapımı kimyasal silahlar Suriye'ye nakledilecek ve burada iyi Rusça konuşan Ukraynalılar tarafından patlatılacak ve görüntüler kayda alınacak. Böylelikle Suriye'nin kimyasal silah kullandığı iddiaları ‘kanıtlanacak.’” (solhaber.org) İddialar henüz doğrulanamamış olsa bile bu tür senaryoların tam da emperyalistler tarafından hayata geçirildiği dikkate alındığında, bu provokasyonların ihtimal dışı olmadığı kolayca anlaşılır. Zira emperyalizmin tarihi kirli/kanlı tezgahlarla doludur.
Emperyalistlerin hizmetinde savaş üssü olarak Türkiye
Emperyalistlerin bu savaş hazırlıklarına paralel olarak sermaye devleti de hazırlıklarını sürdürüyor. Bilindiği gibi Suriye’ye savaş konusunda çığırtkanlık yapan AKP iktidarı ülkeyi emperyalist bir savaş üssü haline getirdi. Üç kente yerleştirilen Patriotlar, füze savunma sisteminin kurulması, Suriye sınırına yapılan askeri yığınaklar… Görünen o ki, sermaye devleti efendilerinin işaretini bekliyor.
İşçilere ve emekçilere üç kuruşluk zammı çok gören ve her fırsatta saldıran AKP hükümeti, Suriyeli silahlı çetelere ise muslukları açmış durumda. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, “Türkiye'de barındırılan Suriye vatandaşlarına yönelik 2011 yılı ortasından itibaren Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı tarafından 2012 sonu itibariyle 533 milyon TL harcandığını” ifade etti.
AKP’li bakan, bu tutara, bölgedeki belediyelerin ve diğer idarelerin yaptığı harcamaların ise dahil olmadığını belirtti.
Bunlar, sadece açıkça ilan edilen rakamlar. Kapalı kapılar ardında yapılan ödemelerin bunu katladığını anlamak için ise, MİT’in ve başbakanlığın örtülü ödeneğindeki rekor artışlara bakmak yeterlidir. Silah ve para yardımının yanı sıra, silahlı çetelerin eğitilip korunması, Türk devletinin Suriye halkına karşı girişilecek savaşın şimdiden baş aktörü olduğunu gösteriyor.
Emperyalist savaş ve saldırganlık dizginlerinden boşanmış ve insanlığı bir kez daha kanlı bir maceraya sürüklerken, asıl görev işçi ve emekçilere düşmektedir. Bu savaşlardan kurtulmanın tek yolu, emperyalist kapitalist zincirlerin parçalanması ve sosyalist işçi-emekçi iktidarının kurulmasıdır. Diğer yandan bu savaşa karşı durabilecek tek güç işçi sınıfı ve emekçilerdir. Çünkü onların bu savaştan hiçbir çıkarı yok, ama en ağır faturayı ödemeye zorlanıyorlar.
Komünistler, savaş kışkırtıcılığına karşı “İşçilerin birliği halkların kardeşliği!” şiarını temel alan anti-emperyalist mücadeleyi yükseltmeli, işçileri ve emekçileri bu mücadelede yer almaya, her zamankinden daha gür bir sesle çağırmalıdırlar.