Biz dünyanın en güvenilmez devletinin en güvenilmez şirketine Mersin'i teslim edeceğiz.
Mesele çok ciddi. Mersin’le ilgili. Biraz sabır, anlatacağım. Önce Sofya’ya bir uğrayalım. Geçen hafta Bulgaristan’da bir referandum yapıldı. Bizi çok ilgilendirdiği halde haberimiz olmadı. Referanduma katılan Bulgar vatandaşlarının oranı % 20’de kaldı. Kimse evinden çıkmadı. Bu yüzden referandum sonuçsuz kaldı. Nükleer lobi kazanamadı.
Bulgaristan’da 4 nükleer santral var. İki tanesi AB’ye girmeden önce inceleniyor. Korkunç riskler taşıdıkları fark ediliyor. Kapanıyor. Varna yakınındaki bir felaket İstanbul’a kanser bulutlarıyla yağardı.
Rus devlet lobisi
Rusya’nın nükleer enerji devlet şirketi ROSATOM, Bulgaristan’da yeni bir nükleer santral yapmak için uğraşıyor. Maliyeti ‘4 milyar euro’ olarak belirlemişlerdi. “Az paraya çok elektrik üretilecek”, böylece Bulgaristan ‘kalkınacaktı’.
ROSATOM’u HSBC rezil etti. Halka yalan söylediklerini ve reaktörün gerçek maliyetinin 10 milyar euronun üzerinde olacağını kanıtladılar. Üstelik ROSATOM’un tarihi birçok kaza barındırıyordu. Çernobil felaketini dünyaya yaşatan Rusya’nın güvenlik standartlarına kimse güvenmiyordu. Finansörler projeden 2009’da çekildi, hükümet konuyu kapattı.
Ama nükleer lobi devam kararı aldı. ROSATOM muhasebe hileleri nedeniyle uluslararası piyasalardan artık para alamıyor. Bu nedenle Bulgaristan gibi ülkelere “Parayı biz koyalım, siz de elektrik almak için söz verin” diyor. Böylece finansman sorunu çözülüyor. Geçen haftaki referandumla konu yeniden kapandı.
Niye bastırıyorlar?
Şirketin yaşaması lazım. Çünkü Rusya’da 200.000 kişi nükleer güç sektöründe çalışıyor. Rusya doğalgazı elektrik üretmek yerine satmak için kullanmak istiyor. Bu nedenle nükleer kapasitesini 31 santraldan 59’a çıkarmaya karar veriyor. Operasyon maliyetini düşürmek için çevresindeki ülkeleri de nükleer batağına çekmeye çalışıyor.
Bulgaristan, Beyaz Rusya, Vietnam, Türkiye bu nedenle önemli. Parayı başka yerden bulamayacakları için de devlet kredisi kullanıyorlar. O parayı çıkarmak için reaktörlere yüklenip alım garantisiyle finansmanı sağlıyorlar. Şirket yönetiminde şeffaflık sıfır. Her şey rüşvetle dönüyor. Baronların cepleri para dolsun diye dönmedik dolap kalmıyor. Ve bu süreç Akkuyu’ya kadar geliyor.
Aynı ROSATOM, AK Parti hükümetinin imzaladığı bir anlaşmayla Mersin Akkuyu’da da bir nükleer santral yapacak. Dışarıdan kredi bulunamıyor. Hiçbir şirket nükleerle adını kirletmek istemiyor, kimse ROSATOM’a güvenmiyor. Bu nedenle parayı Rusya devleti verecek. Böylece Türkiye’deki olası bir karşı kampanyayı da zayıflatmış olacaklar.
Bu santralın maliyeti şimdilik 50 milyar TL civarında. Daha önceki örneklerden biliyoruz, bunun çok daha üstünde bir rakama çıkacak. Bu santralın yapımı engellenmezse biz de ödeyeceğiz. Aldığımız elektrikle...
2023 kâbusu
Enerji Bakanı Taner Yıldız’a göre Türkiye’de 2023’e kadar 23 nükleer santral olacak. ROSATOM iyi çalışacak demektir. Avrupa nükleer enerjiyi kullanmayı durdururken biz dünyanın en güvenilmez devletinin en güvenilmez şirketine Mersin’i teslim edeceğiz.
Japonlar dahi kazaları engelleyemezken biz Rusların teknolojisine güveneceğiz. Bir kaza olursa (ki bence olacak) ne olacak? Başlık gerçek, söylemek bile istemiyorum. Bu yüzden Akkuyu’da ya da başka yerde nükleer santral istemiyorum. Mersinliler için, çocuklarım için...
Radikal / 05.02.13