Olimpiyatları tekeller kazandı

  • Arşiv
  • |
  • Dünya
  • |
  • Avrupa
  • |
  • 02 Ağustos 2012
  • 12:29

(02.08.12) - 30. Yaz Olimpiyatları'na Londra ev sahipliği yapıyor. Olimpiyatlar 27 Temmuz'da Londra'da görkemli bir açılış töreni ile başladı. Gösteride sanayi devrimine atfen, sahaya kurulan İngiliz köyünün yerini, yükselen dev bacalar, köylülerin yerini sanayi işçileri aldı. Sendikal ve kadın hareketi sahneye çıkarken demir çelik işçilerinin eriterek dövdüğü halka yükselerek gökyüzünden aşağı inen 4 digital halka ile birleşerek olimpiyat halkalarını oluşturdu.

Sanayi Devrimi'nin ardından günümüzün dijital dünyası yansıtıldı. Allanıp pullanarak Büyük Britanya simgesinin yüceleştirildiği gösteri için 27 milyon sterlin harcandığı söylendi.

12 Ağustos'a kadar sürecek olan Olimpiyat Oyunları'nın meşalesi, olimpiyatların başlamasına 78 gün kala Yunanistan'ın antik Olimpia kasabasındaki geleneksel törenle yakıldı. Meşale, kriz içinde debelenen, AB ve IMF yaptırımları nedeniyle işsizliğin ve yoksulluğun kol gezdiği Yunanistan'ı dolaştıktan sonra 18 Mayıs'ta İngiltere’ye geldi. İngiltere'de 13 bin kilometrelik bir yol katederek 8 bin kişi tarafından taşınan meşale olimpiyat stadına getirildi. Meşalenin getirilişi esnasında polis protestocu 100 bisikletliyi gözaltına aldı, meşalenin geçişini engelledikleri iddiasıyla 500 kişilik bir grup da biber gazı kullanarak dağıttı.

Haziran ayında 8,8 milyon bilet internet üzerinden satılarak tükenirken, pahalı yerlere ait çok sayıda biletinin fahiş fiyatlardan karaborsada satılmak üzere ayrıldığının ortaya çıkması da skandala dönüştü.

Olimpiyat kenti iç savaşı andırıyor

Pekin'deki olimpiyatlar süresince ordunun güvenliği sağlamasını komünizm karşıtı propagandaya dönüştürenler bu kez kendi ülkelerindeki Olimpiyat kentini adeta işgal edilmiş bölgeye dönüştürdüler. Şehirde 40 bin polis bulunuyor. Bunun 13 bin 500'ü asker ve 10 bini polis. Yüksek binalara uçak savarlar, keskin nişancılar ve özel timler yerleştirildi. Oyunların yapılacağı bölgeye sadece birkaç mil uzaklıkta Thames Nehri savaş gemileri ve güvenlik botları ile donatıldı. Kraliyet Hava Gücüne ait savaş uçakları yakın askeri havalimanlarında bekletiliyor. Londra etrafına herhangi bir saldırı anında derhal harekete geçecek ordu birlikleri yerleştirildi. Askeri güvenliğin yanı sıra, olimpiyat alanında güvenliği sağlayacak 10 bin kişilik polis planlanıyordu. Görevi üstlenen özel bir şirket sadece birkaç bin kişi bulabileceğini açıklayınca Londra sokakları askerlere devredildi.

Uçak savarların kendi çatılarına inşa edilmesini protesto eden bölge halkı da evlerinden sürülmekle tehdit edildi.

Olimpiyatlar başlamadan kriz başladı

Kamu çalışanları olimpiyatları grevlerle karşıladı. Haziranda otobüs şoförleri 500 Pound olimpiyat bonusu için greve gitmişlerdi.

Havaalanlarında çalışan ve pasaport kontrolleri yapan memurların üye olduğu Kamu İşçileri Sendikası (PCS), Olimpiyat Oyunları’nın başlamasına kısa bir süre kala, aralarında Londra Heathrow Havaalanı kontrol memurlarının da bulunduğu binlerce sınır görevlisinin Olimpiyat Oyunları başlamadan bir gün önce, 24 saatlik greve gideceğini duyurmuştu. Ayrıca, Olimpiyatlar sırasında mesai yapmayacaklarını bildirerek, memurlar için daha fazla ücret, daha iyi çalışma koşulları talep etmişti. Kilit öneme sahip Heathrow Havaalanı üzerinden 26 Temmuz'da 126 bin kişinin Londra'ya gelmesi bekleniyordu.

Grevden demiryollarının da etkilenmesi bekleniyordu. Bu yüzden, başta Demiryolu İşçileri Sendikası (RMT) olmak üzere, Tren Sürücüleri Sendikası (ASLEF) ve otobüs şoförlerinin üye olduğu UNITE Sendikası grev oylamalarına gitti ve grev kararı aldı. Grevin yapılması durumunda, havaalanları ve diğer gümrüklerde izdiham yaşanacaktı. Bu yüzden sendikanın istekleri karşısında diz çöken hükümet, görüşme çağrısında bulundu. Ardından PCS planlanan grevi iptal ettiklerini, hükümetin talepleri kabul ettiğini, 800 gümrük memuru ve 300 pasaport kontrol memurunun işe alındığını duyurmuştu.

Harcamalar işçi ve emekçilerin üzerine kaldı

Olimpiyatların yapılacağı Doğu Londra deyim yerindeyse yerle bir edildi. Yeniden inşa için bütçeden başta 3 milyar sterlin ayrıldı ama harcamalar 13 milyar sterlini buldu. Milyarlarca sterlin ödenerek yapılan inşaatlar, medya parkı, oteller güvenlik vb işçi ve emekçilere hiçbir şey getirmediği gibi bunların finansmanı için yatırım sözü veren özel sermayenin sözünü yerine getirmemesi üzerine, büyük rakamlara mal olan olimpiyat parkının giderleri yine işçi ve emekçilerin üzerine kaldı. Güvenlik için bütçeden ayrılan yarım milyar sterlin de..

İşçi ve emekçilerin payına ise evlerinden sürülmek düştü. “Şehir yenilenmesi” adı altında ev yardımının kısıtlanması ve kiraların yükseltilmesinden dolayı Newhan bölgesinde oturan yoksullar olimpiyat oyunları süresince zorla evlerinden çıkarılarak “sosyal temizliğe” maruz kaldılar. Bölge sakinlerinin evlerine ne zaman geri dönecekleri ise belirsiz.

"2012 Olimpiyat Oyunları sadece elit kesim için değil, herkes içindir" sloganı çerçevesinde açılış töreni için kortejin halk arasından seçilmesi fahiş bilet fiatları nedeniyle işçi ve emekçilerin bir kez daha olimpiyatlarda dışarıda kalması gerçeğini değiştirmedi. İşlerine gitmek için hergün metro ve otobüsleri kullanan işçi ve emekçiler olimpiyatlar nedeniyle hergün boğucu trafikle karşı karşıya kalması ise cabası.

Kar daha fazla kar

Geçtiğimiz günlerde İngiltere Ulusal İstatistik Kurumu, İngiltere ekonomisinde gerilemenin devam ettiğini açıkladı. Yabancı araba tekellerinin açtığı birkaç fabrikanın yanı sıra, Jaguar ve demiryollarında açılan yeni istihdam alanları dışta tutulursa, sanayide gerileme sürüyor. İngiltere yüzde 0.7 gerileme ile son 50 yılın en uzun süreli gerilemesini yaşıyor.

Özellikle inşaat sektöründe son üç ayda yüzde 9.7 ve kamu alanında ise yüzde 20 daralmanın yaşandığı bildirildi. İmalat sanayiinde ise yüzde 1.3 ve hizmet sektöründe de yüzde 0.1 düşüş yaşandı. İngiltere'de halen 2.7 milyon kişi işsiz. Hükümete göre ekonomik daralma ve dibe vurmanın gerekçesi, kraliçenin tahta gelişinin 60. yıl kutlamaları ve fazladan ilan edilen 2 günlük tatil ile haziran ayında rekor düzeyde yağan yağmurlar.

Bu nedenle daralmaya karşı tüm umutlar olimpiyatlara bağlamış durumda.

Ama olimpiyatlar kapitalist toplumun saçmalıklarını sergiliyor. Milyarlarca harcama yaparak sporda kazanılan sermayeyi silah, reklam ve inşaat şirketlerine yatırırken, aynı anda işçi, emekçilerin sosyal haklarında kısıtlamaya gitmesi ve tüm toplumu borç krizine sürüklemesi..

Olimpiyat fikrinin gerçekte olimpiyatlarla hiçbir ilgisi yok. Olimpiyatlar birer kar makinasıdır. Televizyon yayın hakkı için uluslararası olimpiyat komitesi (IOC) 2 milyar dolar alıyor. Olimpiyat komitesinin sadece reklam gelirlerinden bir milyar dolar kazanacağı tahmin ediliyor. BP, Dow Chemical, Rio Tinto, sağlıksız yiyecek ve içeceklerin sahipleri McDonalds ve Coca Cola gibi tekeller de sponsorluğu üstlenmişler. Kısacası olimpiyatlarda tamamen ticari çıkarlar gözetilmekte ve olimpiyatlar toplumu realiteden ve çürüyen sistemden uzaklaştırmaya yaramaktadır.

Tüm dünyada eğitime sportif faaliyetlere ayrılan bütçe kısıtlanırken milyarlar bu saniyenin yüzde biri ile ölçülmek için yapılan saçma oyunlar için harcanıyor, Adidas, Nike, Puma ürünleri için kar edilsin. Örneğin Olimpiyatlar nedeniyle bir yıldan beri hazırlıklarına hız veren ve ürün yelpazesini arttıran bazı şirketler, özellikle de Uzak Asya ülkelerindeki fabrikalarına ağırlık verdiler. Bu tekeller çoğu daha çocuk yaşta binlerce işçiyi zorunlu mesai, uzun çalışma saatleri, kötü koşullarda sendikal haklardan, iş güvencesinden yoksun açlık ücreti ile çalıştırarak karlarını rekor düzeye çıkarıyorlar. Örneğin Adidas Mart ayında yaptığı açıklamada toplam karını rekor düzeyde aşarak yüzde 18 arttırdı.

Yani olimpiyatların asıl kazananları bir kez daha tekeller oldu.