Netanyahu orta sınıf ayaklanmasını atlatabilecek mi? - Aluf Benn

  • Arşiv
  • |
  • Kategori yok
  • |
  • 25 Ocak 2013
  • 07:44

İsrail genel seçimi, iktidar belirleyici yeni bir lider ortaya çıkardı: Eski gazeteci Yair Lapid. Lakin Benyamin Netanyahu'nun hayatta kalma üstadı olduğunu unutmamak lazım.

İsrailli seçmen, salı günkü genel seçimle, Başbakan Benyamin Netanyahu’ya acı verici bir darbe indirdi ve ülkenin endişelere vesile biçimde aşırı sağa kayışına dur dedi. Netanyahu büyük ihtimalle başbakan kalacak, ama arkasındaki siyasi blok, Batı Şeria yerleşimlerinin genişletilmesini ve çoğunluk yönetimi uğruna sivil hakların feda edilmesini, ulusal gündemin baş maddesi yapmakta başarısızlığa uğradı.
Seçimin yükselen yıldızı Yair Lapid, kendini İsrail’in yeni iktidar belirleyicisi konumunda buldu, nitekim kurulacak koalisyon hükümetinin kilit oyuncusu o olacak. Lapid, seçmenlerine tek bir şey vaat etti: Normallik, yani İsrail’de Batı Avrupa ya da Kuzey Amerika’da yaşar gibi yaşamak, tabii İran ’ın nükleer programı ya da İsrail-Filistin meselesini değil de eğitim, konut ve ekonomik fırsat eşitliğini dert edinen bir hükümetin yönetiminde.

Kurt ‘Bibi’nin düşüşü
Sözde kurt siyasetçi ‘Bibi’, son dört yıllık döneminin ortalarına doğru, İsrail kamuoyunun nabzını yakalama becerisini kaybetti. İktidarına meydan okuyacak bir rakibi de yokken, tüketicilerini umursamayan bir tekelci gibi davrandı. Kendini, İran’ın atom bombalarına karşı Yahudi halkının kurtarıcısı, kahramanı Winston Churchill’in İsrail’deki reenkarnasyonu gibi görerek, Yahudi Kralı’ymışçasına hareket etti. Kampanyası boyunca bunda ısrar etti, imajını ‘Güçlü bir İsrail için güçlü bir başbakan’ gibi yüzeysel bir mesaja bağladı, ama bir platform oluşturmayı başaramadı. Netanyahu, kamuoyu ile muhatap olmak yerine, kısa süre öncesine dek dışişleri bakanı olan Avigdor Lieberman ile seçime birlikte girme anlaşması yaptı. Böylece zaferini mühürledi, ama seçmenleri kendine daha da yabancılaştırdı.
Netanyahu’nun tavrından tatmin olmayan kamuoyu, 2011 yazında başbakana çok güçlü bir işaret göndermişti. Artan yaşam ve özellikle de emlak masrafları karşısında bir orta sınıf ayaklanmasının patlak vermesiyle yüz binlerce İsrailli, Tel Aviv ve diğer kentlerde sokaklara dökülmüştü.
Netanyahu’nun tepkisi, bir komite atayıp meseleyi gömmek oldu, bu arada Hamas ile esir değiş tokuşu ayarlayıp Gilad Şalit’i Gazze’deki esaretten evine döndürdü. Bu manevra bir süre için popülerliğini arttırdı, ama protestoların temelinde yatan sebeplere çare olmadı.
Protestocuların niyeti Netanyahu’yu iktidardan devirmek değildi. Kendini düzeltmiş, daha özenli, daha şefkatli bir Bibi istiyorlardı. Sonuçta iki gazeteciden dönme siyasinin ön plana çıkmasını sağladılar: İşçi Partisi Genel Başkanı seçilen Shelly Yaçimoviç ile Yeş Atid (Gelecek Var) adında merkezci yeni bir parti kuran Yair Lapid. Bu iki eski TV şöhreti, kamuoyunun zihnini, eski tüfek Netanyahu ve şürekâsından daha iyi okuduklarını savundu. Yaptıkları analizlere göre, Filistin meselesi ve yerleşimler İsraillilerin umurunda değildi. Halk, ekonomik güvenlik ve daha iyi eğitime hasretti.
İsrail’de en çok okunan köşe olan haftalık makalesinde ve kendi sohbet şovunda, Lapid, İsrail anaakım siyasetini yeniden tanımladı ve onun sözcüsü haline geldi. Gerçi gündemi çelişkilerle dolu: Milliyetçi ve ordu hayranı ama aynı zamanda İsrail’i Batı’nın ve Batı kültürünün bir parçası olarak görüyor. Laik ve ultra Ortodoksların eğitim özerkliğini, askerlikten muafiyetini ve siyasi gücünü kırmak istiyor ama aynı zamanda Yahudi geleneğine saygı gösteriyor. İki devletli çözümü destekliyor ama Filistin liderliğine güvenmiyor. Kendini orta sınıf ‘köleleriyle’ özdeşleştirirken, son model lüks araba kullanıyor. Eğitimi en tepeye koyuyor ama bir lise diploması bile yok.
Her iki nevzuhur siyasiden Yaçimoviç, başta anketlerde Lapid’in önünde gidiyordu. Ama Lapid emsal oluşturacak bir kampanya yürüttü, lüzumsuz kavgalara girerek istim kaybetmemeye ya da destekçilerini kendisine yabancılaştırmamaya özen gösterdi. Oysa Yaçimoviç, sağdan oy kazanma gibi beyhude bir çaba içinde partisinin barış mirasına sırtını çevirdi. Sıfır askeri ve siyasi tecrübeye sahip olduğu düşünüldüğünde, Lapid’in başarısı çok daha dikkate değer bir hal alıyor. O bunu seçmenlere duymak istediklerini vererek başardı.

Lapid’in büyük sınavı
Bu da salı günkü seçimin ardından şu sorunun doğmasına yol açıyor: Yerleşimlerin 20 dakikalık mesafede olduğu Tel Aviv’de yaşayıp da kendini işgalin olmadığı Berlin’de gibi hissedebilir misin gerçekten? Kendini dikenli tel ve beton duvarların ardında tecrit eden İsrail, Filistinliler yokmuş gibi davranırken, eğitim ve refah düzeyini yükseltebilir mi? Bunlar seçim kampanyası sırasında insanlara hitap etmiş olabilir ama aslında gerçek yaşamdan tümüyle kopuk. Dolayısıyla Lapid, Netanyahu’yu ılımlı bir dış politikaya itip itememe ve Likud’un ayakta kalması karşılığı verilecek boş anayasal ve sosyal reform vaatlerine kanıp kanmama sınavından geçecek.
İsrail seçimlerinin oyun sonu, koalisyon pazarlıklarıdır ve şimdi siyasetin çaylağı Lapid’i hayatta kalma üstadı Netanyahu ile zorlu bir poker oyunu bekliyor.
* İsrail’in liberal gazetesi Haaretz’in editör ve köşe yazarı

Radikal / 25.01.13