Nasıl bir üniversite öyle bir toplum! – Nihal Kemaloğlu

  • Arşiv
  • |
  • Düzen cephesi
  • |
  • 12 Ocak 2013
  • 07:35

18 Aralık'ta ODTÜ'deki 'otoriter-güvenlikçi' devlet gösterisini ODTÜ'den 'darbeci içerik' ya da 'demokrasi düşmanı' çıkartmak üzere siyasi erke uydu gibi kenetlenen rektörlerin faaliyetlerini RedHack YÖK'ü hackleyince öğrenivermiştik...

RedHack'in faş ettiği bu 'kırmızı bülten' misali rektör etkinlikleri, ODTÜ'ye 'ifade özgürlüğü' guruluğu yapmaya kalkışan rektörlerin finans kuruluşlarıyla derinden götürülen 'parasal işlemleri' sergiliyordu.
Ve tüm yaşam alan ve değerlerini çürüten 'finanslaşmanın' akademik dünyamızın kalbine nasıl çöreklendiği ve kampusta stant açan öğrenciyi polise teslim eden rektörlerin kar rekoru kıran bankalarla yüz milyon TL'lik promosyon ilişkilerini ortaya çıkarıyordu.
Artık emindik ki yek vücut olup ODTÜ'yü kınayan imzacı rektörler 'üniversitenin finanslaşması' tarihine bu 60 bin belgeyle gireceklerdi.
İstanbul Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesi, Çukurova Üniversitesi, Kastamonu Üniversitesi başta olmak üzere 'sahte doçent, usulsüz ihaleye, üniversite gelirlerini derneklere aktarmak' gibi bir  dizi üniversiteyi zarara uğratan rektörel/sektörel etkinlikler belgelerde yer alıyordu...   
Pek tabii ki bankamatikleştirilmiş üniversite kurumsal kimliği 'kampus kartı' almayan öğrenciyi üniversiteye sokmayan rektörlerin, bankalara vaat ettikleri öğrenci harç, öğretim üye maaşlarıyla oluşan vadesiz hesap tutarlarıyla milyon TL'lik promosyon BMW'leri hibe hatırına üniversite vakfına kabulünde ne mahsur vardır ki?  
Üniversitelerimiz kiraladığı otoparktan, kafeteryaya, tarihi binalarından fitness merkezine, kamu arazilerine yaptırdığı konutlardan, ormanlık arazileri yapılaşmaya açmaktan tam da Yeni YÖK Yasası'nın buyurduğu üzere 'ziyadesiyle' mali performansın içinde yüzüyorlardı.         
Ama ne yazık ki bu üniversiteler 'ihaleler, alım satımlar, bütçeye aktarılmayan gelirler, örtülü ödenek benzeri 'gizli' harcamaların' üzerinde yükselen rant- finans mimarisiyle yeni YÖK Yasası'nın hedefindeki 'Üniversite dönüşümünü' temsil ettiklerinden YÖK bir tek soruşturmaya bile gerek duymamıştı...

YENİ YÖK YASASI NEYDİ?
Çünkü Yeni YÖK Yasası, üniversiteleri 'mali esnekliğe sahip, çok kaynaklı gelire' sahip  işletme olarak tanımlarken, para kazanan ve aynı zamanda piyasaya da para kazandıran yapılanmayı dayatıyordu.
Ve üniversiteye düşen entelektüel rol, sürekli 'sinizm' üreterek toplumu narkozite etmek olarak belirlenirken öğrencilerin siyasi zihinleri geriye dönüşsüz boşaltılacak ve 'muhalif siyaset' damarlar kopartılacaktı.   
Toplumsal olanla bağını kopartmış 'tekno-sermayenin işine yarayan bilgi üretimini' teşvik eden, 'performans kriterleriyle' susturulmuş akademik kadronun tümünün esnek-sözleşmeli hale geldiği, sermayeye takdim projelerin bilgi ofisinde patentlendiği ve üniversite konseyine o ilin vergi şampiyonu işini bilen sermayedarların girdiği üniversiteden, haliyle 'beden-teknoloji-rekabet-kariyer' saplantılı müşteriler mezun olacaktı!
Yeni YÖK Yasası tıpkı 12 Eylül döneminde YÖK ile yaratılan 'milli zihniyet dönüşümünün' üniversitelerde son safhasını gerçekleştirecek stratejik bir yasa tasarısıydı. Bugün 12 Ocak'ta Ankara'da akademisyenler, 'YÖK Yasa Taslağı' ve iktidarın ODTÜ'ye karşı ajitatif- otoriter tavrını protesto etmek için toplanıyorlar.
Ankara'da saat 12'de Siyasal Bilgiler Fakültesi önünde başlayacak yürüyüşe çeşitli üniversitelerin Öğretim Eleman Dernekleri, ODTÜ Mezunları Derneği, TTB ve birçok demokratik dernek ve örgüt katılıyor.
Esnek ve güvencesiz öğretim üyeleri, taşeron hizmetliler, sözleşmeli profesörler, kapatılmış felsefe, edebiyat, fizik, matematik bölümleri, usulsüz ihaleler, despotik yönetimden geriye kalan 'hareketli bütçeye' üniversite diyenler tabii ki davetli değillerdi.

Akşam / 12.01.13