Merkez Bankası’nın yeni hedefleri - Erdinç Yeldan

  • Arşiv
  • |
  • Düzen cephesi
  • |
  • 06 Şubat 2013
  • 08:10

TC Merkez Bankası 2013’ün ilk Enflasyon Raporu’nu açıkladı. Rapor, TCMB’nin 2013 yılı sonunda enflasyon düzeyinin orta noktası yüzde 5.3 olmak üzere yüzde 3.9 ile yüzde 6.7 aralığında beklediğini; bu beklentiye koşut olarak da yıl boyunca yurtiçi kredilerin yüzde 15 büyüyeceğini ve reel döviz kurunda da önemli bir değişiklik olmayacağını varsaymakta olduğunu açıklamaktaydı.

Enflasyon Raporu’nun söz konusu teknik beklentilerinin ardında aslında çok önemli bir ayırt edici özelliği hemen göze çarpmaktaydı: Rapor ile birlikte TCMB’nin kamuoyu ile paylaştığı teknik hedeflerin sayısının birdenbire üçe çıktığı görüldü. Bunlardan ilki enflasyon hedefinin yüzde 5 olduğu yönündeydi. TCMB’nin milli gelir büyüme hızı da yüzde 5 olarak beklenmekteydi. Bunlara ek olarak, cari işlemler açığının milli gelire oranı da yüzde 5 olarak hedeflenmişti. Rakamsal hedeflerdeki ısrarlılık, kamuoyunda TCMB’nin yeni hedeflerinin 5x5x5 şeklinde kısaltılarak anılmasına yol açtı. 5x5x5 paketi TCMB’nin Türkiye ekonomisinde 2013 ve sonrasındaki makro ekonomik dengeleri nasıl algılamakta olduğunu bir çırpıda özetlemekteydi.

***

5x5x5 paketi içerisinde yer alan enflasyon hedefi, TCMB’nin açık enflasyon hedeflemesi rejimine geçtiği 2006 yılından bu yana uzun soluklu bir beklenti olarak gündemde durmaktadır. Milli gelirde yüzde 5’lik reel büyüme hedefi ise daha 2001 krizinden çıkış ve toparlanma konjonktüründe IMF’nin hazırlamış olduğu değerlendirme raporlarında ısrarla korunmuş ve 2000’li yıllara damgasını vuran yüzde 6.5 faiz dışı fazla hedefinin ayrılmaz bir varsayımı olarak dile getirilmiş idi. TCMB’nin söz konusu hedefi, diğer birçok bakanlık ve kamu kuruluşu ile birlikte, IMF’den esinlenerek 2010’lu yıllara taşıyor olması şaşırtıcı değildir.
Cari işlemler açığının milli gelire oranının yüzde 5 olarak korunagelmesi hedefi ise görece yeni bir makro ekonomik hedef olarak göze çarpmaktadır. 2012’nin ilkyarısında milli gelirin yüzde 9’una kadar sıçrayan cari işlemler açığı, TCMB tarafından fiyat istikrarını doğrudan doğruya tehdit eden bir finansal istikrarsızlık unsuru olarak değerlendirilmektedir.
Ancak TCMB’nin, cari işlemler açığı oranının yüzde 5 düzeyinde korunmasını, finansal istikrarsızlık tehdidi açısından hazmedilebilir bir düzey olarak algılıyor olması varsayımı, makro ekonomik göstergeler ile uyumlu bir görünüm sergilememektedir. Türkiye ekonomisi 2008/09 kriz sonrasında toparlanma süreci içerisinde pozitif büyüme sergileyebilmek için giderek daha yüksek cari açık vermeye koşullanmış görünümdedir. Bu koşullanmanın bedeli ise tarım dışı işsizliğin yüzde 12 bandında süreklilik kazanması ve niteliksiz/taşeronlaştırılmış istihdam biçimlerine teslimiyet olarak yaşanmaktadır.

***

Merkez Bankası, söz konusu hedeflere ulaşmak için politika faizi yanında geleneksel olmayan politika araçlarına da başvuracağını açıklamış ve söz konusu araçlar arasında faiz koridoru ve zorunlu karşılık oranları opsiyonlarını saymıştır. Reel faizlerin yüzde 1’in altına düştüğü konjonktürde faiz politikasının artık tüm dünyada işlevini yitirmiş olduğu açıktır. Dolayısıyla, mevcut makro ekonomik yapıda zorunlu karşılık oranları tek başına kalmış görünümdedir. Ancak TCMB’nin makro ekonomik hedeflerinin 5x5x5 paketine dönüştürüldüğü bir ortamda, bu paketin hedeflerine efektif olarak sadece zorunlu karşılık oranı mekanizmasıyla ulaşılması olanaklı gözükmemektedir.
TCMB, eğer fiyat istikrarının yanına finansal istikrar hedefini de gerçekçi olarak uygulamayı arzuluyorsa, elindeki politika araçlarını sermaye hareketlerinin doğrudan ya da dolaylı biçimde yönlendirilmesine yöneltmesi er ya da geç gerekli olacaktır.

Cumhuriyet / 06.02.13