Kamu-Özel Ortaklığı adı altında sağlıkta özelleştirmenin son adımı olan yasa tasarısı, geçen hafta TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülmeye başlandı, görüşmeler bugün de devam edecek.
Bu yasa tasarısıyla şehir hastanelerinin özel sektör tarafından yapılması ve devletin bu şirketlere kira ödemesi öngörülüyor. Hastane inşaatını yapan şirketler, en az 25 yıllık bir süreyle bu hastanenin yemek, temizlik, güvenlik, kafeterya gibi hizmetlerinin de işletme hakkına sahip olacak. Hastane civarındaki mekanlar da, alışveriş merkezi, konut ve benzeri inşaatların yapımı için bu şirketlere devredilebilecek.
Yine tasarıda, sağlık hizmetlerinin hizmet satın alınması yoluyla bu şirketler tarafından yapılabileceği de öngörülüyor. Yabancı sermaye de bu şirketlere ortak olabilecek.
Yasa tasarısı, komisyonda görüşülürken AKP’lilerin verdiği bir önergeyle sağlık personelinin durumuna ilişkin yeni bir düzenleme yapıldı. Yasanın 1. maddesinin 2. fıkrasının (e) bendine, “ilgili mevzuata göre hizmet alımı yoluyla gördürülebilecek hizmetlerin sunulması karşılığında” diye bir ibare eklendi. Komisyon üyesi CHP Ankara Milletvekili İzzet Çetin, “AKP, kimseye fark ettirmeden yeni bir cinlik daha yaptı” dedi. Çetin, konuyu şöyle açıkladı:
“Şimdiye kadar sağlıkta, tıbbı destek hizmetleri adı altında görüntüleme laboratuvarı, temizlik, bakım gibi alanlarda taşeron firmalar yoluyla sözleşmeli personel çalıştırılıyordu. Yasa geçerse artık hekimleri, hemşireleri, yani tüm sağlık personelini taşeron şirket kanalı ile çalıştırmak mümkün olacak. Zaten 200 bin sağlık personeli, taşeron şirketlerde çalışıyor. Şimdi geri kalan 500 bin sağlık personeli de taşeron çalışanı olacak. Böylece iş güvencesinden yoksun bir kitle ortaya çıkacak.”
Türk Tabipleri Birliği Hukuk Bürosu’ndan Av. Özgür Erbaş da, yasa tasarısının Kamu Hastanesi Birlikleri Genel Sekreteri’ne de böyle bir yetkiyi vererek tüm kamu hastanelerinde aynı yöntemin geçerli olmasının sağlanacağını söyledi. Av. Erbaş, yasanın gerekçesinde Milli Eğitim Bakanlığı’nın da bu tür bir personel politikası uygulanmasına imkan verildiğini belirtti.
Aslında AKP iktidarı, kamu-özel ortaklığı ile bir yandan sağlığı tamamen paralı hale getirirken diğer yandan taşeronlaşma, esnek ve güvencesiz istihdam yoluyla kamudaki sağlık emekçilerinin mali ve sosyal haklarını da tasfiye etmeyi amaçlıyor.
Esas itibariyle 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun tümünde yapılacak bir değişiklikle kamu emekçilerinin iş güvencesinin ortadan kaldırılması hedeflenirken Kamu-Özel Ortaklığı Yasası’yla da bunun ilk adımı sağlık alanında atılmış olacak. Ardından eğitim alanında, daha sonra tüm kamuda sözleşmeli ve taşeron çalıştırmanın ön planda olduğu, evden çalışma, kiralık işçilik gibi esnek çalışma modelleriyle iş güvencesi teminatının ortadan kalktığı, ücretlerin performansa göre belirlendiği bir personel rejimi yürürlüğe konacak.
Tabii burada önemli olan memur sendikaları, bu “tasfiye operasyonu” karşısında ne düşünüyor, ne yapacak? Bekleyip göreceğiz…
Yurt / 05.02.13