Kütüphane kurayım diyen Temo'nun başına gelenler – Ezgi Başaran

  • Arşiv
  • |
  • Kürt Sorunu / Azınlıklar
  • |
  • 12 Aralık 2012
  • 05:54

Yeri geldiğinde bal damlata damlata anlatırlar. Yapış yapış. “Şu Kürt ‘kökenli’ kardeşlerimize ne imkânlar sağladık. Artık faili meçhul cinayetlere kurban gitmiyorlar. Sonra bir tane devlet televizyonunda iyi Kürtlere yakışacak Kürtçe programlar yapıyoruz. İddianame okunurken ve esas hakkında savunma verilirken sanığa Kürtçe konuşma hakkı verdik, buna da anadilde savunmayı serbest bıraktık dedik. Efendime söyleyeyim, Kürtçeyi de seçmeli ders yapacağız.”

Daha ne… Bu sayılanların ‘yaralı yüze ekran makyajı’nın ötesine geçmediğini, BDP’yi siyaset alanının periferine iteleyerek, -yani uçurumu gösterip KCK operasyonlarına razı gelmeye zorlayarak- yaranın derinleştiğini anlattığınızda dinlemezler. Bu yeni ezber yeni müteahhitlerin elinden çıkma olduğundan mıdır nedir, mıh gibi taze beton. Bozulmuyor, hayret bişey! Ne deseniz, ‘bu Kürt kökenli kardeşlerimizin bunca bolluk içinde daha ne istediğini’ anlayamayan tiplerle karşılaşıyorsunuz. Buyrun makyaj altındaki bolluk!

* * *

Edebiyatçı Selim Temo, eğitim verdiği Mardin Artuklu Üniversitesi’ne bir Kürdoloji kütüphanesi kurmaya girişti. Tarih Mayıs 2009.. Pek çok yayınevinden kitap, dergi istedi. İsveç’te yaşayan ve onlarca Kürtçe kitap yayımlayan Zeynelabidin Zinar, 2009 Eylülü sonunda çok sayıda kitap ve İsveç’te yayımlanmış çok sayıda siyasi ve edebi dergiden oluşan yüz kiloluk gönderiyi, üzerine ‘hediye’ notu düşerek, Temo’nun üniversitedeki adresine gönderdi. Tabii bu arada, eylül başında YÖK, Kürt Dili Edebiyatı Bölümü’nü kurma girişimini, ‘Türkiye’de Yaşayan Diller Enstitüsü’ şeklinde formüle edince Temo istifa etti. Fakat kitaplar yola çıkmıştı. O zamanki Kütüphane Daire Başkanı Hasan Ekinci’yle birlikte kitapları PTT’den almaya giderken dolmuşta “El konmasa bari” diye şakalaşıyorlardı. Şaka n’oldu? Şey oldu. Gerçek.

Mardin Emniyet Müdürlüğü pakete el koymuştu. Pakette ne vardı: Kürt dili ve edebiyatıyla ilgili 70 kadar kitap, dergiler, fotoğraflar, takvimler. Bazı dergiler artık varolmayan örgütlere, birkaçı da PKK’ya ait yayınlar. Ama bir akademisyenin bu tür ‘yasak’ yayınlardan da bir adet bulundurma hakkı var. Neyse hak hukuk geçelim, doğal olarak.

* * *

Selim Temo hakkında Kasım 2011’de Diyarbakır Özel Yetkili Mahkemesi tarafından soruşturma açıldı. Eline geçmemiş kitaplar aracılığıyla örgüt propagandası yapmak suçundan! Yazılmamış kitabın davasını görmüştük, bu da ulaşmayan kitabın propagandası. Temo, aralıkta Mardin Emniyeti ‘bölücü terörle mücadele’ biriminde ifade verdi. Tabii ki kitaplara el konulmuştu. Çünkü bilirkişiler yayınların PKK lehine yazılar içerdiğini ve Arapça olduğunu tespit etmişti.

Zazakî, Kurmancî ve Soranîce metinler olmuş sana Arapça! Bilirkişinin bilgisine bak. Neyse, Temo, eline geçmemiş kitaplarla örgüt propagandası yapamayacağını defaatle anlattıktan sonra hakkında takipsizlik kararı verildi. Fakat kitaplar, Temo’nun tüm hukuki itirazlarına rağmen, 37 aydır hâlâ iade edilmedi. Şimdi yine aynı ezber betonları “E tutuklanmamış işte Selim Temo, daha ne istiyor” der mi? Der. Bakın Temo ne diyor: “Ne olursa olsun, sistem ve onun hukuku karşısında 12 Eylül sürecinden bile daha savunmasızız. Birçok dava gibi bu soruşturma da Dreyfus Davası’nı hatırlatıyor ama Zola yok. Zira Zola olabilecek isimler, yeni vesayeti tesis etmek için uğraşırken bütün değerleri tükettiler!”

Radikal / 12.12.12