Kürt halkı tepkili, AKP sessiz ve pişkin

  • Arşiv
  • |
  • Ulusal sorun
  • |
  • Devlet terörü
  • |
  • 10 Ocak 2013
  • 12:37

(10.01.13) - PKK'nin kurucu kadrolarından Sakine Cansız, KNK Paris temsilcisi Fidan Doğan ve Leyla Söylemez’in uğradıkları silahlı saldırı sonucu katledilmeleri başta Kürt halkı olmak üzere tüm kamuoyunun tepkisi ile karşılandı. Sermaye devletinin sözcüleri ise “örgüt içi hesaplaşma” diyerek işin içinden sıyrılma telaşına düştü.

Paris’te vahşi katliam

Gare du Nord’da bulunan Kürdistan Enformasyon Bürosu’na yönelik silahlı saldırıda içerde bulunan PKK'nin kurucu kadrolarından Sakine Cansız, KNK Paris temsilcisi Fidan Doğan ve Leyla Söylemez katledildiği haberi sabah saatlerinde basına yansıdı. Susturuculu silahlarla gerçekleştirilen cinayette Cansız ve Doğan'ın başlarından, Söylemez'in karnından vurulduğu öğrenildi.

Saldırının saati tam olarak bilinmezken görgü tanıklarının ifadelerinden yola çıkılarak cinayetin 9 Ocak akşamı 18.00-19.00 sıralarında işlenmiş olabileceği tahmin ediliyor. Cinayetten, gece 01.00’de Fidan Doğan'dan haber alınamaması üzerine arkadaşlarının kapıyı kırarak içeri girmesiyle haberdar olundu.

Gün içerisinde ise olay yerine gelen polis ekipleri incelemeleri tamamlayarak cenazeleri binadan çıkardılar.

Fransa İçişleri Bakanı Manuel Valls ise sabah saatlerinde olay yerine gelerek incelemeler yaptı ve ardından basına açıklama yaptı. Saldırıların “kabul edilemez ve tahammmül edilemez” olduğunu belirten Valls, sorumluların bulunması için gerekli çabanın gösterileceğini, soruşturmanın başlatıldığını söyledi.

Gerçekleşen katliamın ardından başta Kürt halkı olmak üzere bir çok kesimden tepki geldi. Sabah saatlerinden itibaren Kürt halkı katliamın yaşandığı Kürdistan Enformasyon Bürosu önünde toplanmaya başladı. Sayıları binleri bulan kitle cenazelerin çıkarılmasının ardından yürüyüşe geçti.

“İntikam-Tolhildan” pankartını açan kitle “Şehid Namirin” ve “Katil Türkiye sloganlarını öfkeli biçimde atarak yürürken Fransız polisi de çevrede yoğun güvenlik önlemleri aldı. Yürüyüşe KCK Yürütme Konseyi Üyesi Zübeyir Aydar, KONGRA GEL Başkanı Remzi Kartal ve Fransız Komünist Partisi milletvekillerinin de katıldığı öğrenildi. Yürüyüşe katılımın her geçen dakika arttığı belirtilirken Avrupa’nın bir çok kentinden de Kürdistanlıların Paris’e doğru yola çıktıkları belirtiliyor.

Kürt hareketi tepkili

Gerçekleşen katliamın ardından Kürt hareketinden de bir dizi açıklama geldi. Açıklamaların ana eksenini ise saldırının Öcalan ile yürütülen görüşme sürecini baltalamak için gerçekleştirildiği düşüncesi öne çıktı.

BDP Eşbaşkanları olayın duyulmasının ardından Cenazeye katılmak için Paris’e yola çıkacaklarını duyurdular. Eş başkanlar adına yapılan açıklamada cinayete tepki gösterilerek şunlar söylendi:  "Dünyanın her yerinde Kürde sadece ölümü reva görenler bilmelidir ki, özgürlüğümüzün bedeli ne olursa olsun bunu ödemekten çekinmeyeceğiz.  Halkımızı bulunduğu her yerde protesto gösterileriyle bu katliamı lanetlemeye ve Kürt halkının şehitlerini sahiplenmeye çağırıyoruz"

KCK Yürütme Konseyi Üyesi Zübeyir Aydar da “Saldırılar, İmralı ile yapılan görüşmelere karşı yapılıyor” ifadesini kullanarak saldırının mahiyetine dikkat çekti. KCK ise yaptığı açıklamada saldırının Türk Gladyosu'nun işi olduğunu söyledi.

Düzen cephesinde sessizlik ve demagojik açıklamalar

Vahşi cinayetin yankıları sürerken sermaye devleti süreci büyük bir sessizlikle karşıladı. Uzun süre yapılan tek açıklama ise AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik’in açıklamalarıydı. Çelik suçu PKK’nin üzerine atarak “PKK'nın kendi içindeki bir iç hesaplaşması gibi görünüyor” dedi.

Çelik’in açıklamalarının ardından burjuva basın da hızla çark ederek başlangıçta verdiği haberlerdeki üslubu değiştirdi ve “örgüt içi infaz” haberlerini öne çıkardı. Ortada herhangi bir delil olmamasına rağmen yaşanan vahşi cinayet bir kez daha demagojik açıklamalarla geçiştirilmek istendi.

Çelik’in açıklamalarına yanıt veren BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ise “Neden telaşlısınız?” sorusunu yöneltti. Demirtaş’a Çelik’e yönelik şunları söyledi: “Hassas sürece binaen AKP Paris’teki katliamın aydınlatılması için Fransa nezdinde girişimde bulunacağına ‘örgüt içi infazdır’ deyip, kapatıyor. Bu tutuma karşı şunu soruyorum; Bu açıklamayı yapanların bizzat bu katliamı planlamadığını nereden biliyoruz? Telaşınız bundan mı yoksa?”

Erdoğan ve Arınç’tan açıklama

Çelik’in açıklamalarının pervasızlığının çektiği tepki bir süre sonra hükümeti de harekete geçirmiş olacak ki Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç hayli temkinli bir açıklama yaptı. Cinayeti tasvip etmediğini ve üzüntü duyduğunu söyleyen Arınç, cinayetin amacına dair ise şunları söyledi: “Bu olayın Türkiye'de böyle bir sürecin başlamasıyla ilgisi var mı bilgi sahibi değilim. Türkiye'de yeni başlayan süreci hem içeride hem dışarıda etkilemeye yönelik girişim olur mu derseniz bu da bir ihtimaldir”

Tayyip Erdoğan ise yaptığı açıklamayla Hüseyin Çelik’i aratmadı. Senegal’de açıklamalarda bulunan Erdoğan, olayın aydınlanması gerektiğini belirterek şunları söyledi: “İç hesaplaşma olabilir, teröre karşı bizim vermiş olduğumuz bir mücadele var. Bunu arzu etmeyenler de var. Bunlar tarafından böyle provokatif bir girişim de olabilir. Sabırlı olup aydınlanmasını beklemekte fayda var. Terörle mücadeleye yönelik iyi niyetli adımlarımızı atmaya devam edeceğiz.”

Şu an için cinayetin arkasındaki güç ve amaç öğrenilmiş değil. Ancak başta Hüseyin Çelik olmak üzere AKP’lilerin bu derece pervasız açıklamaları ve cinayetin yapılışı düşünüldüğünde sermaye devletinin yeni bir provokasyonu olma ihtimali öne çıkıyor. Her ne kadar hükümet cephesinden, sonraki açıklamalar daha dikkatli yapılmış olsa da Roboski gibi bir katliamın ardından dahi halen daha bir açıklama yapamayan devletin bu kez failleri bu derece hızlı biçimde duyurması Demirtaş'ın sorularını önemli kılıyor. Özellikle geçmişte de bir dizi kritik süreçte gerçekleştirilen provokasyonlar düşünüldüğünde...