Kürt çağrısı! Farz edin ki PYD Suriye'nin BDP'si - Fehim Taştekin

  • Arşiv
  • |
  • Düzen cephesi
  • |
  • Kürt Sorunu / Azınlıklar
  • |
  • 20 Ağustos 2012
  • 10:01

Suriye’de sonuca odaklı en stratejik davranan kim? Tabii ki Kürtler. 1957’den beri Suriye’nin siyasal hayatında varlık gösteren Kürt partilerin manevraları bölgeyi hariçten okuyanları şaşırttı. Irak-Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesut Barzani’nin de katkılarıyla kendi aralarındaki derin husumetlere rağmen zıtlıkların birliğini kurmayı başardılar. Kürtler, istisnalar hariç rejim güçleriyle çatışmayıp Özgür Suriye Ordusu’nu (ÖSO) da bölgeden uzak tutarak iç savaştan azade bir alan oluşturdu. Hatta Suriyeli gazeteci Barzan İso’nun bana aktardığına göre Derik, Afrin ve Kobani gibi Kürt yoğunluklu yerlerde kontrolü sağlayan Kürtler, ‘üçüncü yol’u Halep’te de izliyor. Kürtler Eşrafiye ve Şeyh Maksut gibi semtlere ne orduyu ne de ÖSO’yu sokuyor. Eşrafiye’de 3 okulu kampa çevirmişler. Halk Savunma Komiteleri olarak örgütlenen Kürtler burada kalan 3-4 bin sığınmacının hem iaşesini hem güvenliğini sağlıyor. Şeyh Maksut’ta Ermeni mezarlığının yanında kurulan çadırlarda da 2 bin kişi kalıyor. Bir keresinde çatışmadan kaçan ÖSO mensupları bölgeye girdiğinde Esad güçleri operasyon düzenlemiş ve siviller zarar görmüş. Kürtler kritik dönemeçte büyük sınavı Kürt birliğini koruma ve Ankara ile ilişkiler konusunda verecek. Malum Barzani’nin arabuluculuğunda 15 Kürt partisinin oluşturduğu Kürt Ulusal Konseyi ile PYD’nin başını çektiği Batı Kürdistan Halk Meclisi 12 Temmuz’da Erbil’de bir anlaşma imzalamıştı. Bu anlaşma özerklik için yol haritası olmanın yanı sıra Kürtler arasındaki ihtilaflara karşı bir referans.

Türkiye’ye sıcak mesaj
Ankara, Kürtlerle ilişkilerinde PKK ile ilintili PYD’yi kırmızı çizgi haline getirdi. Bu da Türkiye’nin yeni süreci etkileme gücünü düşürüyor. PYD yeni sayfa istiyor. Partinin dış ilişkiler sorumlusu Şerwan İbrahim ile İstanbul’da konuştum. Yanıtlar diplomatik. Bu, Türkiye’de kabul görme arzusunun göstergesi, adı konmamış bir münacat! Mesajın özü şu: “Geçmişi bırakalım. Nasıl ki BDP Türkiye parlamentosunda, biz de Suriye parlamentosunda olmak istiyoruz. Bizi böyle görün.” Suriyeli Kürtlerle kurulacak sağlıklı bir diyalog Türkiye’de Kürt sorununun çözümünde de kritik bir anahtara dönüşebilir. İbrahim’i biraz da bu gözle okuyalım:


- PYD Suriye’nin kuzeyinde bir taraftan fiili özerk bölge oluştururken diğer yandan rejimle işbirliği görüntüsü verdi. PYD ikili mi oynuyor?
Kürtlerin herkesten daha fazla devrime ihtiyacı vardı. Ama stratejik önceliklerimizi belirlememiz gerekiyordu. Stratejinin temeli halkı örgütlemekti. Bir ayaklanmaya katılıyorsak hazırlık yapmak ve alternatifini oluşturmak şart. Parti olarak önce bu sürecin temelini atmaya başladık, kurumlar oluşturduk, her köy ve neredeyse her mahallede Kürtçenin öğretildiği kurslar ve dernekler açtık.

- Peki PYD rejim karşıtı gösterileri bastırmadı mı?
Dera’da ayaklanma başladığında biz de gösterilere katıldık. En büyük gösterileri biz düzenledik. 20-30 bin kişiyi meydanlarda toplayan bizdik. Biz Kürtleri bastırmadık, aksine küçük gruplar kendi aralarında çatışıyordu. Kişilere değil sisteme karşıyız.

- Peki Kürt lider Mişel Temmo’yu kim öldürdü? Herkes PYD’yi suçluyor.
Temmo ile sorunumuz yoktu. Onu öldürmenin Kürtlere hiçbir faydası olamaz... Onu rejim de öldürmüş olabilir, dış güçler de.

- Erbil’de uzlaştığınız Kürt Ulusal Konseyi de PYD’den şikâyetçi. Yerleşim yerlerini ele geçirirken tek taraflı hareket ettiğinizi, Erbil Anlaşması’nı çiğnediğinizi söylüyorlar.
Diğer Kürtlerle anlaşmayı en çok isteyen bizdik. Mesut Barzani’nin de buna şahitlik etmesini istedik. Kürt bölgelerinde onların gücü olmadığı için yapılması gerekenleri biz yaptık. Onların hazırlanmasını bekleyemezdik, kaçınılmaz olarak öne çıktık. İki taraf arasında denge olmadığı için onlar geride kaldı. Ama artık bir denge kuruldu. Meclis kendi logosunu yaptı, dış ilişkiler komisyonu kuruldu. Şu anda meydanlarda güvenliği sağlayan gençler PYD değil Kürt Yüksek Konseyi’ne bağlı.

‘PKK’dan talimat almayız’
- Gücünüz PKK’dan mı kaynaklanıyor?
Sahip olduğumuz güç bize ait, PKK’ya değil. PKK’ya ihtiyacımız da yok. Olağanüstü dönemden geçiyoruz ve elimizdeki güce ihtiyacımız var.

- Çok içli dışlı olduğunuz halde PKK ile organik bağınızın olmadığında ısrar ediyorsunuz.
Geçmişte sadece PYD değil tüm Kürt partiler PKK’ya destek verdi. Talimatları PKK’dan almıyoruz.

- Türk hükümetinin PYD’nin PKK adına inisiyatif almaya çalıştığı eleştirisine ne diyorsunuz?
Kandil dururken PKK düz araziye gelmez. Bu kadar akılsız değil.

- Türkiye’den yetkililerle hiç temas oldu mu?
Türkiye’ye karşı bir tutumumuz yok. Türkiye ile masaya oturmaya hazırız. Ahmet Davutoğlu, Kürt Ulusal Konseyi ile bir araya gelirken PYD’yi dışladı. Yine de tavır almadık.

- Türkiye askeri müdahalede bulunursa tutumunuz ne olur?
Türkiye askeri müdahalede bulunursa buna direniriz ama bu olmasını istediğimiz son şey. Kamışlı Türkiye’ye karşı tehlike merkezi olmayacak. Şu anda sınırda tanklar bize yöneltilmiş durumda, bunu anlamıyoruz. Tank göndermek yerine Kürt bölgesine su tankı gönderselerdi daha iyi olmaz mıydı? Demokratik bir Suriye istiyoruz. Biz de Türkiye’deki BDP gibi Suriye parlamentosunda yer almak istiyoruz.

- Peki ya Esad’ın PYD ve PKK’ya silah verdiği iddiası…
Herkeste silah vardı. Olaylar başlayınca silahlar zulalardan çıktı. Biz örgütlü olduğumuz için öne çıktık.

‘Rejim Kürtlere karışmıyor’
- Esad’ın Türkiye’ye karşı PKK’yı kullanmaya başladığına dair istihbarat bilgileri geliyor.
PKK ile Suriye’nin anlaştığı falan yok. Böyle bir şey büyük bir hata olur. Biz ise siyasi alanda faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. PKK bahanesiyle kendi topraklarımızda haklarımızı elde etmemizi engellemeye çalışıyorlar.

- PKK’nın son zamanlarda Suriye’den girerek saldırılar düzenlediğine ilişkin iddialara ne diyorsunuz?
Böyle bir şey oldu mu bilmiyorum.

- Esad’ın kasten kontrolü PYD’ye bıraktığı tespitine ne diyorsunuz?
Hayır yer yer çatışmalar da oldu. Üs ya da büyük askeri tesisler olmadığı için buraların kontrolünü ele almak zor olmadı. Şurası doğru: Rejim yeni bir cephe açmamak için Kürtlere karışmıyor. Şam’da rejimin tamamen yıkılmasını isteyen İslamcı Kürtler var. Onlara da karışmıyor.

‘Federasyon ve bağımsızlık zor’
- Pekii Esad rejimi ayakta kalırsa kontrolü ele geçirdiğiniz yerleri tekrar merkeze devreder misiniz?
Rejim yıkılmalı, Esad gitmezse diye bir seçeneği düşünmek bile istemiyoruz. Biz 2004’teki Kamışlı isyanından beri direniyoruz, çok şehit verdik.

- Suriye Ulusal Konseyi ile anlaşabilecek misiniz? Erbil’deki son buluşmadan ne çıktı?
SUK ile ortak noktamız; hepimiz rejim yıkılsın istiyoruz. Anlaşmaya vardık diyemeyiz. Taleplerimizi kolay kolay kabul etmeyeceklerini biliyoruz.

- Nedir kabul edilmeyen talepler?
Biz Suriye’nin toprak bütünlüğü içinde demokratik özerklik istiyoruz.

- İstediğiniz tam olarak nedir, federasyon mu?
Federal sistem kuramayız. Arapların yaşadığı bölgeler var. Kürtler Şam ve Halep gibi yerlerde de yaşıyor. Yerel özerklik, yerel idarelerin güçlendirilmesi, kendi idarecilerimizi seçmeyi, dil ve kültürün tanınmasını istiyoruz. Müslüman Kardeşler de bu taleplere yavaş yavaş sıcak bakmaya başladı.

- Kuzey Irak modeli ya da bağımsız devlet senaryolarına ne diyorsunuz?
Irak’taki gibi bir özerk yapı imkânsız. Türkiye’de yürütülen karşı propagandadaki gibi bağımsızlık temeli de yok.

- Barzani’nin PYD’nin milis gücüne karşı Kürt Konseyi’ne Suriye ordusundan kaçan Kürtlerle 3 bin kişilik peşmerge gücü kurmaya çalıştığına dair haberler geliyor.
Barzani’nin bize karşı peşmerge eğittiği doğru değil. Sayı da o kadar değil. Yaklaşık 850 kişi.

- Peşmergelerin Suriye’ye girişine engel olduğunuz doğru değil mi?
Hayır. Peşmergeler dönerse itirazımız olmaz. Döndüklerinde Kürt Yüksek Konseyi (KYK) altında çalışacak.

‘Savaş kapılarını açmayın’
- Teşekkür ederim.
(Telaşla) Bir dakika, bir mesajım var: Türkiye’den Kürt halkı olarak bizi kabul etmelerini istiyoruz. Türkiye bizi diğerlerinden ayrı tutmasın. Kürtler Türkiye’nin düşmanı değil. Hepimiz bu topraklarda onurlu bir şekilde yaşayabiliriz. Kürtlerin iradesi KYK’da birleşti. PYD halk meclislerinde yer alıyor. Diyalog kapılarını açmalıyız, savaş kapılarını değil. Türkiye’nin Kürt sorunu da barışçıl yolla çözülsün.

Radikal / 20.08.12