Katliamı aklama seferberliği

  • Arşiv
  • |
  • Siyasal Gündem
  • |
  • 28 Ağustos 2012
  • 08:37

(28.08.12) – Düzen yargısı, sermaye devletinin imza attığı kanlı katliamlardan birini daha örtbas etmek için harekete geçti.

28 Mart 2006’da, Diyarbakır'a getirilen gerilla cenazelerini uğurlamak isteyen kitle ile polis arasındaki çatışmalar sırasında 7’si çocuk 13 kişinin katledilmesiyle ilgili davada önemli bir gelişme yaşandı.

Çatışmalar sırasında bombaatar mermisiyle katledilen 14 yaşındaki Mahsun Mızrak’ın ölümüne ilişkin davada, adli emanetteki delilin değiştirilmesiyle ilgili soruşturma başlatılırken, Mahsun Mızrak’ın ailesi davaya müdahil olmak isteyince Diyarbakır Başsavcılığı dosyaya gizlilik kararı koydurdu.

13 kişiyi katleden polislerden sadece 3’ü hakkında, Mahsun Mızrak’ın ölümüne neden olmak suçlamasıyla dava açılmıştı.

Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan ve tutuksuz 3 polisin katılmadığı duruşmada, Mızrak ailesinin avukatı Barış Yavuz, adli emanette bulunan ve sanıklar tarafından kullanıldığı bildirilen 3 bomba atar ve mermi çekirdeğini anımsattı. Yavuz, “Yapılan incelemede, emanetteki dosyanın en önemli delilinin değiştirildiğini gördük. Maktulün kafatasından çıkarılan bomba atar mermisi yerine av tüfeği fişeği bırakılmış. Mahkeme bu önemli delili bulmalı” dedi. Mahkeme heyeti, emanetteki en önemli kanıtın nasıl değiştirildiğinin araştırılması için suç duyurusunda bulunma kararı aldı.

Soruşturma da sır oldu

Yaklaşık 1 ay önce mahkemenin suç duyurusu doğrultusunda Diyarbakır Başsavcılığı, adli emanetteki kanıtın kaybolması ile ilgili soruşturma başlattı. Soruşturma kapsamında delil toplamaya başlayan savcılığa, Mızrak’ın ailesi ve avukatları geçtiğimiz hafta başvuru yaptı. Aile, davada yargılanan sanık polisler ile bu polislere yakın bazı isimlerin tanık olarak dinlenmesini ve soruşturmada hangi aşamaya gelindiğini anlamak için dosyayı incelemeyi talep etti.

Ancak savcılık, talepleri değerlendireceğini bildirmesinin hemen ardından mahkemeye başvurarak, dosyaya gizlilik kararı koydurdu. Bu nedenle Masum Mızrak ailesi ve avukatları dosyayı inceleyemedi. Avukatlar, karara itiraz ederken, daha önce de benzer süreçlerden sonra adli emanetten delil çalınabildiğini anımsattı ve tehlikenin dosyayı kendilerinin incelenmesinden kaynaklanmayacağını vurguladı.

Skandal üstüne skandal yaşandı

Mızrak’ın öldürülmesine ilişkin dava dosyasında bugüne kadar yaşanan bazı skandallar şöyle:

- Mızrak’ın otopsisinde kafatasından yaklaşık avuç içi büyüklüğünde ve üzerinde seri numarası bulunan mühimmat parçası çıktı. Savcılık, Diyarbakır Adli Tıp’tan mühimmatın hangi mesafeden ateşlenmesi halinde öldürücü olacağını sordu. Adli Tıp ise daha önce bu mühimmatla ölüm olayına rastlanmadığını, bu nedenle yanıt veremeyeceğini bildirdi.

- Seri numaraların incelenmesi sonucu, silahın Emniyet Özel Harekat tarafından kullanıldığı belirlendi. Emniyet bu silahtan bir tane bulunduğunu belirterek, silahı kullanan 3 polisin ismini bildirdi, ancak atışı kimin yaptığı konusunda bilgi verilmedi.

- Savcılık, yargılama başladıktan sonra Adli Tıp ve emniyetten gelen bilgilere göre polislerin beraatini istedi. Ancak bu aşamada avukatlar itiraz etti.

- Mahkeme, emniyetteki silahların celbine karar verdi. Daha önce tek silah ve 3 polis ismi bildiren emniyet, bu kez 3 ayrı silah gönderdi. Ancak emniyet sorumluları, 2006’daki yazışmalarda neden diğer silahlardan bahsetmediklerini, birden fazla silah varsa, hangi silahın Mızrak’ı vurduğunun neden bilinmediğini yanıtlamadı.

Cinayeti saklama seferliği

- Emniyet yetkilileri, mühimmatın üzerinde yazan numaranın seri değil parti numarası olduğunu da öne sürdü. Ancak binlerce mühimmatta aynı parti numarası yazmasına rağmen neden 3 polisin ismini bildirdiğini de açıklayamadı.

- Mahkeme, avukatların talebi üzerine, Van Jandarma Kriminal Laboratuvarı’na, 3 silah ve mühimmat eldeyken, mühimmatın hangi silahtan ateşlendiğinin bulunup bulunmayacağını sordu. Jandarmadan da “Rahatlıkla bulunabilir” yanıtının gelmesi üzerine, emanetteki kanıtlar buraya gönderildi.

- Ancak yapılan inceleme sonunda Van Jandarma, “Uç kısmı gövdesinden ayrılmış iki parça halindeki siyah renkli fişeğin, 12 kalibre av tüfeği mühimmatı olduğunu”, bu mühimmatın bombaatar silahında kullanılamayacağını bildirdi.

- Mahkeme, bunun üzerine otopsi raporundaki kayıtlar, seri numaralı ile Van’a gönderilen emanete kayıtlı fişeği inceledi ve delillerin değiştirildiğini belirledi.

- Mahkeme adli emanetteki delillerin değiştirilmesine rağmen, polislerin tutuklanması talebini, “sanıkların kaçma ve delil karartma ihtimalleri bulunmadığı” gerekçesiyle reddetti.