Fransız emperyalizminin kalbinde planlı ve bilinçli bir cinayet işlendi. PKK’nin kurucu kadrolarından Sakine Cansız, KNK Paris Temsilcisi Fidan Doğan ve Leyla Söylemez Paris’teki Kürt Enformasyon Merkezi Bürosu’nda uğradıkları silahlı bir saldırı sonucu alçakça katledildiler.
Sözkonusu olan herhangi sıradan bir suikast değildir. Tam tersine saldırı geleceğe dönük son derece ciddi mesajlar da içermektedir.
Her şeyden önce, Sakine Cansız son derec bilinçli seçilmiş bir hedeftir. Sakine, PKK’nin kurucu kadrolarından biridir. Her yerde ve her koşulda sergilediği başeğmez ve onurlu duruşu ile Kürt özgürlük mücadelesinin simge isimlerinden biridir. Sermaye devletinin 12 Eylül 1981 dönemindeki sömürgeci-faşist zulmüne, Diyarbakır Zindanı'nda Hitler’in vaşetine rahnmet okutan akılalmaz işkencelere ve itirafçlık biçimindeki ihanete karşı kararlı ve militan tutumu ile öne çıkmıştır. PKK'nin emektarlığı, gözüpekliği, inatçılığı, davasına ve halkına sarsılmaz bağlılığı ile tanınan, sürekliliğin ifadesi önemli bir temsilcisiydi. Onun tüm bu nitelikleri düşman tarafından da biliniyordu. Bunun için hedef seçildi, bu nedenle katledildi. Bu alçakça cinayet, katledilen üç Kürt devrimciden öte anlamlar taşımaktadır. Bu saldırı, Kürt özgürlük hareketine, ama aynı zamanda PKK’nin kurucu, liderlik kadrolarına dönük bir gözdağı niteliği taşımaktadır. Bu yanıyla, Osmanlı'nın mirasçısı sermaye devletine özgü bir kalleşliğin, intikamcılığın ve alçaklığın ifadesi, kirli, karanlık ve kanlı planların habercisidir.
Çok planlı ve son derec profesyonelce gerçekleştirilmiş bu cinayette katiller yalnız değildir. Saldırının Kürt halkının özgürlük ve eşitlik mücadelesine karşı oluşturulan kanlı ve karanlık merkezlerde ortak planlandığı muhtemeldir. Fransa devlet temsilcilerinin cinayeti kınayan sözde açıklamaları, emperyalist burjuvazinin ikiyüzlülüğünden ibarettir. Zira tüm emperyalistler halkların özgürlük mücadelesine düşmandır. Cinayetin kabul edilemeyeceğini ve aydınlatılacağını söyleyen Fransız emperyalizminin, ulusal ve sosyal kurtuluş mücadelesi veren halklara karşı zamanında nasıl da bir cinayet ve katliam makinesi gibi çalıştığını unutmuş değiliz.
Alçakça gerçekleştirilen bu cinayetin “yeni İmralı süreci”, “yeni açılım, Kürt sorununun barışçıl çözümü” olarak tanımlanan bir dönemde gerçekleşmesi tesadüf değildir.Sermaye devleti Kürt halkını ve Kürt özgürlük hareketini pervasızca aşağılama eşliğinde, bu sözde açılımı, “terörü bitirmek”, “terör örgütünü silahsızlandırmak, barışı sağlamak” hedefli bir açılım olarak tanımlamaktadır. Açılımın esas yanının Kürt sorununu çözmek olmayıp, peş peşe gerçekleştirdiği gerilla katliamlarından da anlaşılacağı üzere, özgürlük mücadelesini çok yönlü bir saldırı konseptiyle tasfiye etmektir. Bugüne dek yapılan tüm açıklamalar ve sergilenen tutumlar sermaye devletinin gerçek niyet ve amacının çözüm değil tasfiye olduğu konusunda tam bir açıklık yartmaktadır. Bir kez daha, sözkonusu olan bir tasfiye operasyonudur ve yegane hedefi, Kürt özgürlük mücadelesi ve Kürt hareketidir.
Sermaye devletinin tarihi, diğer şeylerin yanı sıra muhaliflerine dönük olarak gerçekleştirilmiş çok sayıda siyasal cinayetlerin ve katliamların tarihidir. Sermaye cumhuriyeti kanın ve katiliamın üzerinde inşa edilmiş katil bir devlettir. Çürümüş ve kokuşmuş olan bu burjuva cumhuriyet çeşitli ulustan işçi ve emekçilerin birleşik devrimci mücadelesiyle yıkılmalıdır.
İşçilerin Birliği Halkların Kardeşliği Platformu (BİR-KAR) olarak, Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Söylemez’e dönük kanlı saldırıyı lanetliyor, Avrupa’da yaşayan yerli ve göçmen tüm uluslardan işçi, emekçi, ilerici, devrimci ve ulusal kurtuluşçu güçleri, onlar için yapılacak protesto gösterisi ve uğurlama törenine katılmaya, katillerden hesap sormaya çağırıyoruz.
Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Söylemez ölümsüzdür!
Kahrolsun sömürgeclik!
Kürt halkına özgürlük!
Özgürlük, eşitlik, gönüllü birlik!
Kahrolsun emperyalizm, sömürgecilik ve her türden gericilik!
Yaşasın halkların kardeşliği!
İşçilerin Birliği Halkların Kardeşliği Platformu (BİR-KAR)
10 Ocak 2013
