Karadağ davasında 9. duruşma...

  • Arşiv
  • |
  • Sol Hareket
  • |
  • Eylem ve etkinlikler
  • |
  • 03 Aralık 2012
  • 13:30

“Karadağ davası sahipsiz değildir!”

(03.12.12) - 19 Kasım 2009'da sokak ortasında polis tarafından infaz edilen TKİP militanı Alaattin Karadağ davasında 9. duruşma bugün görüldü.

Karadağ davası öncesi Bakırköy Adliyesi önünde basın açıklaması yapan Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu (BDSP), bir kez daha burjuva mahkemeleri karşısında davanın sahipsiz olmadığını haykırdı. Saat 13.00'te adliye önünde toplanılarak “Alaattin Karadağ ölümsüzdür! Devrimciler ölmez devrim davası yenilmezdir!” pankartı açıldı. Ayrıca eylemde kızıl flamalar ve Alaattin Karadağ'ın resimleri taşındı.

Eylemde ilk yapılan konuşmada Alaattin Karadağ için “İşçi sınıfının kurtuluş mücadelesine kendini adamış bir devrimciydi” denerek Karadağ'ın katledilişinin devrim ve sosyalizm mücadelesini hedef alan bir saldırı olduğu vurgulandı. Konuşma “Ne yaparsanız yapın işçi sınıfının kurtuluş bayrağını kapitalizmin burçlarına dikeceğiz” sözleriyle son buldu.

Konuşmanın ardından BDSP adına yapılan açıklamada “Bu süre zarfında göstermelik mahkemelerle, kaybolan delillerle, sahte tutanaklarla ve ödüllendirilen katillerle birlikte sermaye devleti, 'tosunlarını' koruduğunu ve devrimcileri 'katli vacip' ilan ettiğini bir kez daha göstermiş oldu” dendi.

Alaattin Karadağ'ın alçakça infaz edildiği ifade edilerek çatışma sonrası polisin alenen işlediği cinayet aktarıldı. Çatışma sırasında orada bulunan diğer devrimcinin ve görgü tanıklarının anlattıklarının yargısız infazı kanıtladığı belirtildi.

Açıklama, mahkeme sürecine değinilerek devam etti. Mahkemede hukukun sahteliğinin açığa çıktığı söylenerek 8 duruşma boyunca yaşananların bunun ispatı olduğu ifade edildi. Mahkemenin keşif kararının uygulanmaması, kararı alan hakimin Kocaeli'ye tayin edilmesi, tanıkların adresinin bulunamaması, MOBESE kayıtlarının silinmesi gibi delil karartmaya yönelik uygulamalar teşhir edildi.

Duruşmada bir kez daha deliller karartıldı

Alaattin Karadağ'ı katleden katil polis Oğuzhan Vural'ın yargılandığı davanın 9. duruşması 13.30'da başladı. Dava, tarafların yoklaması ile başladı. Sanık ve sanık vekilinin hazır bulunduğu duruşmada, bu kez yaralanan minibüs şoförü İsmail Durmuş'un da hazır bulunduğu görüldü. Alaattin Karadağ'ın ailesi bu celsede de kalabalık bir avukat grubu tarafından temsil edildi. Ayrıca Temel Demirer de duruşmayı izleyenler arasında yerini aldı.

Dava gelen evrakın okunması ile başladı. Daha sonra İsmail Durmuş'a vücudundaki kurşunun çıkartılmasına onay verip vermediği soruldu. Hakim, Durmuş'a, “Bu sefer de geçen seferki gibi bir rapor geldi” diyerek, üniversite hastanesi tarafından hazırlanmış olan, “kurşunun çıkartılmasının genel komplikasyon riski dışında bir risk içermediği” bilgisini içeren raporu okumadı. Bunun üzerine Karadağ ailesinin avukatları müdahale ederek, hakime 'raporu okuması gerektiğini' hatırlattılar. Raporun okunmasının ardından Durmuş, 'vücudundaki kurşunun çıkartılmasını istemediğini' beyan etti. Müştekilerin yanında durmayan, bütün duruşma boyunca tedirgin görünen, dahası hastanede yanında polis bulunduğunu da ağzından kaçıran Durmuş'un bu kararından ötürü, kendisini yaralayan kurşunun hangi silahtan çıktığı konusu belirsiz kalmaya devam edecek.

2 yıldır süren dava boyunca Mahkeme tarafından yeri tespit edilmeye çalışılan Pakize Ilgaz'ın adresinin 'yine bulunamadığı' görüldü. Karadağ ailesinin avukatları bu konuda mahkemeye tepki gösterdiler. Mahkeme, ellerinde TC Kimlik No bulunmadığını gerekçe gösterirken, Karadağ ailesi avukatları, polisin daha önce bu konuda rapor düzenlemesine rağmen, şu an adres tespit edememesinin ancak savsaklama ile açıklanabileceğini, kimlik bilgilerinin Muhtarlık kayıtlarından istenebileceğini belirttiler.

Mahkeme tarafından Pakize Ilgaz ile ilgili bu talepler karar altına alındıktan sonra duruşmaya son verildi. Bir sonraki duruşmanın tarihi ise 28 Şubat 2013, saat 13.30 olarak belirlendi.

"Deliller karartılmaya çalışılıyor"

Duruşmanın bitiminde, BDSP tarafından avukatların ve Temel Demirer'in katılımı ile bir açıklama daha yapıldı. İlk olarak söz Karadağ ailesi avukatları ve ÇHD Dava Takip Komisyonu adına konuşan Av. Şerife Ceren Uysal'a verildi. Duruşmayı değerlendiren avukat Uysal, “İsmail Durmuş'un vücut bütünlüğüdür, kendi yaşamıdır. Ancak kaygılarının gerçekten sağlığı ile ilgili endişelerden ileri geldiğine inanmıyoruz. Sürekli olarak polis nezaretinde hastanelere götürülüp getirilen, duruşma salonunda dahi tedirginliğini hissettiğimiz Durmuş, kanımızca başka bir kaygıdan ötürü, bu kurşunla yaşamaya karar vermiştir” dedi. Uysal ayrıca delillerin yine karartılmaya çalışıldığını belirterek, dinlenilmesi beklenen Pakize Ilgaz'ın adeta buharlaştırıldığını belirtti. Hukuk mücadelesinin hala bitmediğini belirten Uysal, mahkemelerin polis cinayetleri noktasında, polisleri aklayan sistemle işbirliği içerisinde olmasını eleştirdi.

Uysal'dan sonra Temel Demirer söz aldı. Konuşmasında “Sözün bittiği yerdeyiz. Ortada katilin de maktulün de belli olduğu bir duruşma, mahkeme gerçeği var. Katil bu devletin polisi, maktul ise bu coğrafyada bir sosyalist... Mahkeme devletin kirli çamaşırlarını gayet iyi yıkıyor” diyen Demirer, Karadağ'ın kanının yerde kalacağını sananlara, Nazım'ın dizelerini hatırlatarak yanıt verdi.

Açıklama Demirer'in konuşmasının ardından atılan sloganlarla son buldu.

Eylem boyunca, “Bedel ödedik, bedel ödeteceğiz!”, “Polis vuruyor, mahkeme aklıyor”, “katillerden hesabı emekçiler soracak!” ve “Katil devlet hesap verecek!” sloganları atıldı.

Basın açıklamasına, Partizan ve EHP de destek verdi.

Kıızl Bayrak / İstanbul