İzmir'de tarihsel ve sınıfsal özüyle 8 Mart paneli

  • Arşiv
  • |
  • Kadın Sorunu
  • |
  • Kadın-Türkiye
  • |
  • 04 Şubat 2013
  • 09:12

(04.02.13) - “Eşitlik, özgürlük ve sosyalizm için Devrimci Kadın Kurultayı” çalışmaları kapsamında İzmir'de örgütlenen “Tarihsel ve sınıfsal özüyle 8 Mart” paneli 3 Şubat Pazar günü başarıyla gerçekleştirildi.

Panelin gerçekleştirileceği salonda “Sömürüye, eşitsizliğe, gericiliğe son! Kadının kurtuluşu sosyalizmde!” ve “Kadın-erkek elele örgütlü mücadeleye!” şiarlı pankartlar ile devrimci kadın önderlerden Clara Zetkin, Najedya Krupskaya, Rosa Luksemburg, Innes Armand, Aleksandra Kollantai ve Hatice Yürekli'nin portreleri asıldı.

Ayrıca fuaye alanında da Eksen Yayıncılık’ın ve Devrimci Kadın Kurultayı'nın tanıtım standı ile “Emperyalist savaşlar önce kadınları ve çocukları vurur!” başlıklı resim sergisi yer aldı.

“Kapitalizm kadın sorununu tarihsel bir miras olarak devraldı!”

ÇHD İstanbul Şube Yönetimi'nden Ş.Ceren Uysal ve Tokat Eğitim Sen üyesi Yurdagül Şahin'in katıldığı Panel, 8 Mart'ın öngünlerinde kadın sorununa ilişkin yaklaşımlarda kızıl 8 Martlar’ın önemine ve anlamına vurgu yapan bir konuşma ile açıldı. İlk söz ÇHD Şube Yöneticisi Ş.Ceren Uysal'a verildi.

Kadın sorunun tarihsel planda çıkış noktası ile başlayan konuşmasında Uysal, kadın sorunun 2500-3000 yıllık bir tarihi olduğunu, anasoylu sistemden itibaren üretim ilişkilerinin dönüşümü ve özel mülkiyetin, sınıflı toplumların ortaya çıkması, mülkiyetin korunması merkezli devletli toplumlara geçişi ve ataerkil sistemin doğuşunu anlattı. “Aynı tarihsel süreç tanrıçaların yerini tanrıların alması, son olarak da tek tanrılılığın iktidara gelmesini getirdi” diyen Uysal, Roma toplumlarından örnekler vererek, bu tarihsel süreç içerisinde dinin de kadın üzerine etkilerine değindi.

Günümüz kapitalist toplumunda, kadının karşı karşıya kaldığı sorunların çözümü için kapitalizmin bunun koşullarına sahip olduğunu ancak kapitalizmin işleyişine aykırı olduğundan bu sorunu çözemeyeceğini vurgulandı. Feminizmin Marksizm’e dönük ideolojik saldırılarına da değinen Uysal, Marks'ın tahrip edilerek, Engels ve Lenin'den kopartılarak tartışıldığını oysa, Marksizm'in bilimsel bir yöntem olduğunu ve olaylara bu yönetmle bakılması gerektiğini vurguladı. Kadın sorunun çözümünün de kadın sorununu ortaya çıkaran koşullar ortadan kalkmadığı sürece mümkün olmadığını söyleyerek sözlerini tamamladı.

“8 Martların dokuma işçisi kadınların mücadelesinin ürünü olduğu unutulmamalıdır!”

Panel BDSP konuşması ile devam etti. “Biz komünistler kadın sorununa ilişkin yaklaşımlarda, Marksizm’in bilinçli olarak tahrip edilmeye çalışıldığı ve sol hareket içerisindeki devrimci yaklaşımın erozyona uğratıldığı bugünlerde, ideolojik mücadele başlatıyor ve 8 Martların kızıllığını sahipleniyoruz” denilerek panelin gerçekleştirilme hedefi aktarıldı. Kadın sorunun tarihsel ve toplumsal arka planına değinilen konuşmada, sorunun sınıfsal mahiyetine de işaret edilerek, özel mülkiyete dayalı toplumsal sistemin ortaya çıkışı ile kadının ilk tarihsel yenilgisini aldığı belirtildi. Konuşmada, bugün için kapitalist toplumda kadın sorununun nereye tekabül ettiği ifadelendirildi. Toplumsal devrimle gerçekleştirilecek bir devrimin kadın sorununa ilişkin çözümünün ne olduğu ifade edildi ve toplumsal zihniyetin değişmesi için toplumsal devrimin ilk maddi zeminin değişmesi ve sınıflar sisteminin ortadan kalkması gerektiği belirtildi. Ardından sırasıyla, toplumsal kurumlaşmaların önemine işaret edilerek, sosyalist toplumda kadın sorunun nasıl çözüleceği, Ekim Devrimi'nden örnekler verilerek aktarıldı. Bugünün demokratik mücadelesi içerisinde güncel olarak hangi talepler üzerinden bu mücadelenin şekillendirilmesi gerektiği ifade edildi. Kadın cinayetlerinin, sınıfsal sömürü ve baskı koşullarının son bulması, kadına yönelik şiddetin ve sömürünün son bulması için kadınların fabrikalarda, işyerlerinde örgütlenmesi ve hakları için mücadele etmesi gerektiğine işaret edildi.

8 Mart'ın tarihsel vurgusu öne çıkarılarak, işçi sınıfının mücadelesinin bir parçası olan 8 Mart'ın “emekçi” niteliğine vurgu yapıldı.

Son olarak, konuşma, 10 Şubat Pazar günü İstanbul'da gerçekleştirilecek olan “Devrimci Kadın Kurultayı” çağrısıyla son buldu.

“Kamu ve işçi sendikalarında kadın-erkek emekçiler, birlikte mücadele etmelidir!”

Ardından son konuşmacı olarak Tokat Eğitim Sen üyesi Sosyalist Kamu Emekçileri adına  Yurdagül Şahin söz aldı.

Konuşmasında KESK içerisindeki örgütlenme ve mücadele anlayışına dikkat çeken Şahin, KESK'in kuruluş sürecine ve KESK içerisindeki taban örgütlenmeleri anlayışının zaafiyetine ve bürokratik sendikacılık anlayışına değindi. Toplumsal mücadele içerisinde bir çok soruna karşı duyarlı olması gereken KESK'in bugünkü yapısına değinerek, içerisindeki feminist ve reformist anlayışa dikkat çekerek, mücadeleyi kadın-erkek mücadelesi olarak böldüğünü, parçaladığını söyledi. Ayrıca sendikanın 8 Mart'a yaklaşımı da eleştirilen bir diğer konu oldu.

Kamu Personel Rejimi Yasası ve performansa dayalı çalışma saldırısı üzerinden KESK'in ataletine değinerek, gerekli muhalefetin örgütlenemediğini vurguladı. Son olarak KESK'in kadın sorununa yaklaşımları üzerinden örnekler vererek, kadın komisyonları, kadın kolları üzerinden, kadın-erkek mücadele edilmesi ve sınıfın parçalanmaması gerektiğini ortaya koydu.

Soru-cevap bölümüne geçilmeden 10 dakika ara verilerek, kadın sorunlarına ilişkin demokratik talepler üzerinden açılan imza standlarına destek talep edildi.

İkinci bölüm panelistlere yöneltilen soruların alınmasıyla başlandı. İkinci bölümde, kadına yönelik şiddetin arka planından, görünmez emeğin ücretlendirilmesi tartışmasına, demokratik mücadelede kadın sorunun nereye oturduğundan, kadın cinsine yönelik saldırıların burjuva kadın ve işçi kadın üzerinden görüngülerine, KESK'in yanısıra, DİSK, Türk-İş, TMMOB gibi sınıf ve mesleki örgütlerde kadın sorununa yaklaşımlardan, işçi kadınların mücadele hattının ve taleplerinin ne olması gerektiğine ve feminist hareketin nasıl ortaya çıktığına kadar bir dizi soru üzerinden canlı ve verimli tartışmalar yürütüldü.

Panel, “kadın cinayetlerine ve kadına yönelik şiddete karşı, sınıfsal, ulusal, cinsel sömürüye karşı 8 Martlarda omuz omuza mücadeleye!” çağrısı ile sona erdi.

Kızıl Bayrak / İzmir