Hep Batı’ya gidin, Şanghay’a varırsınız – Kadri Gürsel

  • Arşiv
  • |
  • Uluslararası Siyaset
  • |
  • Düzen cephesi
  • |
  • 31 Ocak 2013
  • 00:12

Daha önemli meselelerle uğraştığımızdan olmalı, Türkiye’nin “Diyalog Ortağı Statüsü” için Şanghay İşbirliği Örgütü’ne (ŞİÖ) 23 Mart 2011 tarihinde yapmış olduğu başvurunun, 6-7 Haziran 2012 tarihlerinde Pekin’de düzenlenen ŞİÖ Devlet Bakanları Zirvesi’nde onaylandığı dikkatimizden kaçmış...

Sayın Başbakan geçen cuma televizyonda Putin’e “bizi Şanghay Beşlisi içine alın, AB’yi unutalım” dediğini anlatınca, bu ŞİÖ’nün de artık önemli bir meselemiz olduğunu idrak ettim.
Konu önceki akşam, taraflarından biri olduğum CNNTürk’teki Dört Bir Taraf’ın gündemine de alındığı için Türkiye’nin ŞİÖ’yle ilişkisinin son durumu hakkında bilgilenmek ihtiyacı hasıl oldu.
Wikipedia’da Belarus ve Sri Lanka’yla birlikte Türkiye’nin de ŞİÖ’nün “Diyalog Ortağı” olduğu yazıyordu ama ben Wikipedia’ya güvenmem...
Nitekim ŞİÖ’nün resmi web sitesinde diyalog ortakları arasında Türkiye’nin adı geçmiyordu.
Ayrıca, berbat bir site. Bir arama motoru bile yok. Belki Türkiye’nin adına rastlarım diye ülkemizin diyalog ortaklığı başvurusunu yaptığı yıl olan 2011’in resmi belgelerine bakmak için tıkladım, karşıma o yıla ait topu topu iki adet toplantı belgesi çıktı.
E normal... Otoriter, totaliter, baskıcı, kapalı rejimler örgütünün resmi sitesi ancak bilgi vermemek üzerine kurgulanmış olabilir.
Dolayısıyla bu konuda en güvenilir bilginin bizim devlette olacağı varsaydım ve saat 19.00 sularında Dışişleri Bakanlığı’nın sitesine girip ŞİÖ’yü tıkladım... Orada da Diyalog Ortakları arasında Türkiye’den bahsedilmiyordu.
Ve bakın başka neler yazıyordu:
“Türkiye, ŞİÖ’ye 2007, 2009 ve 2010 yıllarında misafir ülke olarak katılmak istemiş, ancak yapılan girişimlerden olumlu sonuç alınamamıştır.
Son olarak, ŞİÖ’ye Diyalog Ortaklığı Statüsü için Dışişleri Bakanımız Sayın Ahmet Davutoğlu’nun 23 Mart 2011 tarihli (...) mektubuyla resmi başvuruda bulunulmuştur.”
Öneki akşam Dört Bir Taraf’ta sıra ŞİÖ’ye gelince, Dışişleri’nin sitesindeki her bilgiyi bağlayıcı kabul ettiğim için, buna atfen Türkiye’nin “Diyalog Ortağı” olmadığını belirterek, yukarıdaki iki paragrafı okudum ve “ŞİÖ de bizi istemiyor galiba. Türkiye’nin ŞİÖ’ye üye olması için AB’yi unutmadan önce NATO’dan çıkması gerekir” mealinde konuştum. Saat 23.00 sularıydı...
Dün sabah 10.00 sularında yazıya başlamazdan evvel bizim Dışişleri’nin sitesini bir kez daha tıkladım...
Ne gördüm dersiniz?
Türkiye’nin ŞİÖ’yle ilişkisine dair yukarıda naklettiğim paragraflar gece yarısı ile sabah saatleri arasında herkes uyurken aceleyle değiştirilmişti.
Yukarıdaki, “ŞİÖ’ye üç kez misafir olmak isteyen Türkiye’nin hepsinde de reddedildiğini” anlatan birinci paragraf uçmuştu.
“Diyalog ortaklığına başvurduk, beklemedeyiz” denilen paragraf ise şu şekilde güncellenmişti:
“Türkiye’nin Diyalog Ortağı Statüsü başvurusu 6-7 Haziran tarihlerinde Pekin’de düzenlenen ŞİÖ Devlet Başkanları Zirvesi’nde onaylanmıştır. (...) Mutabakat Muhtırası’nın ülkemiz ile ŞİO (aceleden “Ö” yerine “O” yazmışlar) arasında imzalanmasının ardından ülkemiz Diyalog Ortağı statüsü çerçevesinde örgütün faaliyetlerine katılabilecektir.”
Dışişlerini gece yarısından sonra çalıştırdığım için üzgünüm.
Bütün bunları neden mi yazıyorum?
Geçen cumaya kadar Türkiye’nin ŞİÖ adlı öncelikli ve açık bir gündemi yok gibi görünüyordu. Olsaydı, Davutoğlu’nun başında olduğu kurum, bu konuya odaklanır ve sitesini güncellemek için bir gazeteci konuya işaret edene kadar 7,5 ay beklemezdi.
AKP’nin düşünce kuruluşu olduğu bilinen SETA’nın sitesinde de doğrudan ŞİÖ’yü konu alan tek bir rapor ya da çalışma yok. Anadolu burjuvazisi “ŞİÖ” diye yanıp tutuşmuyor. 61’nci hükümetin programında da “stratejik hedef” olarak ŞİÖ’ye değil, AB’ye üyelikten bahsediliyor.
Ancak, 2007’den beri “gizli gündem”de olduğu anlaşılan ŞİÖ artık açık gündemimizdedir.
Türkiye ve dünya, Başbakan’ın latifelerini ciddiye almalıdır.

Milliyet / 31.01.13