Hatay-Haliç'te sır kampları

  • Arşiv
  • |
  • Siyasal Gündem
  • |
  • Dış Politika
  • |
  • 28 Ağustos 2012
  • 11:40

(28.08.12) - Türk sermaye devleti, Suriye'ye yönelik emperyalist müdahale çerçevesinde üstlendiği aktif taşeronluk rolünü büyük bir pervasızlıkla oynuyor.

Bir yandan savaş çığırtkanlığı yapılırken diğer yandan dolaylı yollardan Suriye'deki işbirlikçi güçlerin saldırılarına destek veriliyor. Hatta, İngiliz Telegraph gazetesinin iddiasına göre İngiltere ve ABD’nin Suriyeli muhalifleri Türkiye'nin ev sahipliğinde İstanbul Haliç'te manzaralı apartmanlarda eğittikleri söyleniyor.

Çetelere açık destek

Gayrı resmi desteklerin dışında Suriyeli işbirlikçi çetelerin Hatay merkezli konuşlanması ve mülteci kamplarını askeri kampa çevirmesi sağlanıyor.

Hatay'daki emekçilerin eli silahlı çeteler karşısında tedirginlik duyduğuna dair haberleri Hatay Valisi Celalettin Lekesiz inkar ederken sermaye hükümeti sözcüsü Bülent Arınç ise 'şu ana kadar kendilerini tedirgin eden hiçbir olayın yaşanmadığını' iddia ediyor.

Mülteci kamplarındaki gerçeğin açığa çıkmasından duyulan korku nedeniyle düzen partisi CHP'nin milletvekillerine dahi kampa giriş izni verilmiyor.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu bu durumu şöyle savunuyor: "Türkiye'ye sığınmış olanların özel bir şekilde muameleye tabii tutulmuş olmaları gayet normaldir. Milletvekillerimize, mülki amirlerimiz tarafından, sivillerin kaldığı kamplara gidilmek istenirse her türlü kolaylığın sağlanacağı da ifade edilmiştir, benim bildiğim kadarıyla. Kamplarımız bu anlamda şeffaftır.”

Kamplar; SUK'un karargahı gibi

Davutoğlu başka kamplardaki şeffaflığın bu kamplarda neden olmadığını güvenlik gerekçesine dayandırsa da 30 general ve yüzlerce asker-polis sığınmacısı barındırılan kampların Özgür Suriye Ordusu'nun karargahı haline geldiği saklanamayan bir gerçek.

Mülteci adı altındaki bu çetelerin, Hatay'da emekçi halkı tehdit ve taciz etmesi, düzenin kolluk güçleri karşısında dahi rahat davranabilmesi, bu kişilerin sermaye devletinin saldırganlığa sunduğu desteğin açık kanıtıdır. Onbinlerce mülteci kötü şartlarda ikame etmek zorunda bırakılırken AFAD Apaydın Çadırkenti özel güvenliği ve Türk Kızılayı tarafından hazırlanan özel yemekleriyle sermaye hükümeti için önemini koruyor.