Görüşmeler ve medya manipülasyonu - Berxwedan Yaruk

  • Arşiv
  • |
  • Düzen cephesi
  • |
  • Kürt Sorunu / Azınlıklar
  • |
  • 09 Ocak 2013
  • 12:27

Yeni yılın ilk günü itibariyle ana akım Türk medyasında koordineli bir manipülasyon harekatı başlatıldı. Mâlum harekat ‘barış ile müzakere’ perdesi altında yürütülüyor olsa da asıl niyetin Kürt halkının kafasında muğlaklıklar yaratmak olduğu Abdulkadir Selvi’nin 1 Ocak ’Öcalan, Hakan Fidan ile görüştü’ yazısı ve Eyüp Can’ın 8 Ocak ’İşte yeni İmralı mutakabatı’ yazıları ile maluma asimetrik ilan oldu.


Bitmeyen 99-2004 fantezisi

Abdulkadir Selvi, Abdullah Öcalan ile Mit Müsteşarı Hakan Fidan’ın İmralı temaslarını ısıtıp yeniden kamuoyuna servis etmiş, Sayın Öcalan ile yıllardır süren görüşmelerin aktif ve pasifliğini ise PKK ile BDP’nin eylem-açıklamalarının “sorumluluk” düzeyiyle açıklamıştı. Selvi, AKP’den farklı bir neden sunmadan sürecin kesilmesini de Silvan çatışmasına indirgemişti. Yazının algıda yaratmak istediği temel argüman ise ‘Kandil-İmralı uyumsuzluğu’ idi. Selvi’nin ‘ilk elden’ edindiğini belirttiği bu hükümet yaklaşımlarına 8 Ocak günü Eyüp Can ‘yeni mutabakat’ belgesi ile katıldı. Selvi’ye selam ederek yazıya girizgâhını yapan Can’ın en heyecanlandığı ve çözüm için kilit olduğunu ilan ettiği mutabakatı yenileştiren olay ise Öcalan’ın ‘Demokratik Özerklik’ talebinden vazgeçtiği iddiası. Bu kadarla da sınırlı değil elbet Eyüp Can’ın ‘radikal yenilikleri.’ Can’ın ‘içeriden’ edindiği bilgilere göre Öcalan, çözüme dair yaptığı her açıklamada altını çizdiği ve elzem gördüğü ‘öz savunma’ hakkından da vazgeçmiş durumdaymış. HPG Askeri Konsey üyesi Dr. Bahoz Erdal’ın ANF’ye 2 Ocak’ta verdiği mülakatta yeniden altını çizdiği ve şu an tartışma konusu dahi olmadığını belirttiği ‘silahların bırakılması’ meselesi ise Can’a göre bu görüşmelerde çözülmüş. Sözde kanaate varılan sorunun çözme perspektifindeki 3 maddeye birlikte bir bakalım bize hangi süreçten tanıdık gelecek; ‘Çatışmasızlık’, ‘Sınır dışına çekilme’, ‘Silah bırakma.’

Öcalan’ın yol haritası

Abdullah Öcalan’ın Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümü için İmralı’da yazdığı ve 2009’da kamuoyu ile paylaştığı 156 sayfalık ’Yol Haritası’nda 3 temel hayati talep ile müzakere çağrısı vardı.

1) Statü olarak; Demokratik Özerklik

2) Halkların en meşru ve doğal hakkı olan ‘Öz savunma’

3) Öcalan’ın sağlık, güvenlik ve özgür hareket etme koşulları ile birlikte yukarıdaki iki maddenin de güvence altında olması sonrası silahlar hakkında yöntem üzerine tartışma süreci.

İstişare ile müzakere

Kürt sorunu yerine Kürt’ün kendisinin çözülmesini hedefleyen Türk medyasının bu tutumu dünyada istişare dönemlerinde tüm hükümetlerin son koz olarak kullandığı sığınaktır. Devletler çözüm için masaya oturmak zorunda kalabilmeleri ihtimallerini de göz önünde bulundurarak istişare edeceği tarafı en güçsüz, parçalı ve taleplerinde muğlak pozisyonda lanse etmek isterler. Bu lanse edişi ise bir süre sonra tarafın kendisinde içselleştirmeyi hedeflerler. Türk devletinin de KCK operasyonları ile derinleştirdiği, medyadaki özel kalem-gazeteleriyle bugün manipüle ettiği süreç bunun sacayaklarından biridir.

Sayın Öcalan ile İmralı’da gerçekleşen ve BDP’lilerin verdiği mülakatlardan edindiğimiz son görüşme notlarında ise gördüğümüz temel nokta ‘Yol Haritası’nda ısrardır. Eyüp Can’ın 4 madde halinde sıraladığı ve adına ‘Yeni Mutabakat’ dediği hiçbir konuda karara varılmadığı BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın 8 Ocak grup toplantısı konuşması ile ortadadır. Ki ortada bir müzakere dahi yoktur. Öcalan ile gelişen istişarenin müzakereye evirilmesi için yegâne koşul İmralı sisteminin bütünen ortadan kalkmasıdır.

Yoğurdunuza üflediniz mi?

Demirtaş’ın “İmralı'daki görüşmede tarafımıza iletilmiş, KCK'ye iletilmiş ya da halka iletilmiş ya da iletilmek üzere bize ifade edilmiş bir yol haritası, bir çözüm projesi, takvimlendirilmiş bir çözüm haritası yoktur” cümlesi ise ana akımda yaratılmak istenen çözüm modeli formatındaki tasfiye hareketini deşifre etmiştir.

Demirtaş’ın da ifade ettiği gibi hükümet ve medya eli ile yaratılmak istenen 'Yendik, bitirdik, ezdik, şimdi sıra teslim almaya geldi' yaklaşımları çözümü etkilemez lakin Kürt hareketinin yönteminde değişiklik yaratır ki bu da halkları uzun ve sancılı bir sürece sürükler. Çözüm için müzakere başlanması isteniyor ise ‘barış dili’ kisvesi altında tasfiyeyi hedefleyen medya dürüst olmalı, can alıcı bir sorunun can alıcı döneminde çıkar gözetmeksizin tarihi rolünü oynamalı. Kocaman puntolarla AKP’nin barış girişimleri manşet yapılırken aynı gün Lice’de askeri operasyonda yaşamını yitiren 10 PKK’li haber dahi olmuyor ve bir yazar çıkıp hükümetten hesap sormuyorsa Kürt halkı yoğurdunuza üfleme tenezzülünde dahi bulunmaz.

Müzakere nasıl başlar?

İmralı ile gerçekleştirilen temas döneminde tutuklanan 10 bin kadar KCK’liyi serbest bırakma girişimleri bir ‘devrim’ ya da ‘Kürt sorununun çözüm talebi’ değildir. Kürt sorunu 2009 yılında başlamamıştır. Binlerce siyasi rehinenin bırakılması ancak ve ancak müzakerenin başlaması için niyet tayini için somut adım kabul görür.

PKK lideri Abdullah Öcalan’ın özgür hareket etme koşulları üzerinde mutabakat sağlandığı ve pratiğe geçtiği vakit müzakerenin başladığını ve hangi temel konularda fikir ortaklığına gidildiğini serbest kalan avukatların ve heyetlerin Öcalan’ın kendisinden getirdiği açıklamalar ile öğreneceğiz.

ANF / 09.01.13