Erdoğan’ın tek senaryosu – Kadri Gürsel

  • Arşiv
  • |
  • Düzen cephesi
  • |
  • Kürt Sorunu / Azınlıklar
  • |
  • 10 Ocak 2013
  • 00:41

Aradan 10 yıl geçti.  Başbakan Erdoğan’ın siyasi karakterini yeterince tanıdık.

İktidarın bütün nimetlerini istiyor. Biri karşılığında diğerinden vazgeçmiyor.
Tek hedefli oyun planı kurmuyor. Bir hamlede bulunuyorsa bunun birden çok amacı oluyor. Yani bir taşla en az iki hatta üç kuş vurmayı hedefliyor.
Şimdi de böyle yapıyor. Uygulamayı denediği “Kürt planı”yla bu kez ikiden de fazla kuşu birden vurmayı tasarlıyor.
Ancak elindeki tek taşla sadece en büyük kuşa nişan alsa tutturma şansı daha büyük olacak sanki...
“En büyük kuş” ne?
Tabii ki Kürt sorunu.
İzah etmeye çalışalım:
2013, Erdoğan’ın en az iki hatta üç hedefi aynı anda gözetip politika yapacağı bir yıl olacak.
Kafasındaki “başkanlık sistemi” hedefinden asla vazgeçmek niyetinde değil. Erdoğan’ın Türkiye’yi 2013’ün sonbaharında başkanlık sistemini getiren bir anayasa değişikliği için referanduma götürmek gibi bir “gizli gündemi” olduğunu öğrensem hiç şaşırmam.
Erdoğan, anayasa değişikliğini meclisten geçirmek için ihtiyaç duyduğu milletvekili yeter sayısını iki şekilde tutturabilir.
Bir, “mebus pazarı” açıp vekil eksiğini satın alma yoluyla karşılayarak... Ki Başbakan bu yönteme tenezzül ederse ahlaki ve siyasi meşruiyet zemini baştan sakatlanmış bir girişimin sahibi olur.
İki, başkanlık sistemi ile Kürt sorununa çözümün önünü açacak bir anayasa değişiklik paketini BDP’lilerle ortaklaşa kotararak...
BDP’yi denkleme dahil ediyoruz. Çünkü MHP’nin başkanlık sistemiyle Kürt sorununun ikisini birden, CHP’nin ise sadece başkanlık sistemini, bu paket çerçevesinde müzakereye dahi yanaşmayacağını varsayıyoruz.
Tabii bu arada AKP ile BDP arasında pazarlık yapılır; Erdoğan’a özgü başkanlık sistemindeki “sultanlık” yetkileri bir miktar budanmak suretiyle yenilir yutulur hale sokulur... Karşılığında Kürt sorununa adem-i merkeziyetçiliği içeren bir çözümün önü, çeşitli anayasa yazım teknik ve ustalıklarına müracaat yoluyla usulca açılır, vesaire...
Sedat Ergin önceki gün Hürriyet’teki köşesinde “AK Parti’nin anayasa değişikliklerini BDP ile ikili bir düzenleme yaparak referanduma götürmek gibi bir yola kalkışıp kalkışmayacağını bilemiyoruz. Ancak bunun çok riskli bir adım olacağını kestirmek hiç de güç değil” diye yazmış.
Doğru, çok riskli.
Ama “Ne yardan vazgeçerim ne serden” diyen bir Erdoğan için, söyler misiniz var mı başka olası senaryo?
Erdoğan’ın zamanlaması iki nedeni akla getiriyor.
Bir: PKK’yla barış ile başkanlık sistemi gündemlerini anayasa değişikliği paketinde ilişkilendirmenin takvimi.
İki: Kürt sorunundaki bölgeselleşmenin önüne geçmek için PKK’yla barış yapma gereğinin kendisini daha çok hissettirmesi...
Zaten planı “Kürt sorununa çözüm” değil de, “PKK’ya silah bıraktırmak” adı altında sununca, “Ev hapsi yok, genel af yok” deyince, “PKK’ya taviz verilmediği” izlenimini de yaratmış sayabilirsiniz kendinizi. O zaman riskler de biraz azalıyor.
Yine de zordur ama. Bir anayasa referandumundan önce PKK’ya hiçbir şey vermemiş gibi görünüp karşılığında silahlarını ellerinden almak zordur.
Hem başkan olup hem de PKK’yı silahsızlandırmak için tek, ama başarı şansı kuşkulu senaryo budur.  En iyisi başkanlıkla PKK’yı birbirinden ayırmak ve eldeki tek taşla en büyük kuşa, Kürt sorununa hedef almaktır. Erdemli amaç Kürt sorununu çözmek olmalıdır, PKK’nın elinden silahı almayı başkan olmanın aracı haline getirmek değil.

Milliyet / 10.01.13