Ekim Gençliği: Harçların kaldırılması oyununa kanmayacağız!

  • Arşiv
  • |
  • Gençlik Hareketi
  • |
  • Ekim Gençliği
  • |
  • 30 Ağustos 2012
  • 08:21

Özgürlük ve gelecek mücadelemiz

kararlılıkla sürecek!

AKP iktidarının son hamlesi harçları kaldırmak oldu. Böylece AKP, iktidara geldiği ilk günden bu yana sürdürdüğü popülist politikalarına bir yenisini daha ekleyerek toplum gözündeki imajını yenilemek ve gerçek toplumsal çelişkileri örtmek için önemli bir adım daha attı. Gençliğin yılları bulan ve büyük bedeller ödediği mücadelesini karartmayı amaçlayan dinci parti, “hak verilecekse biz veririz” derken bir yandan da ticari eğitim uygulamalarının üzerini örtecek bir hamle yapmış oldu. Yani burjuvazinin sadık hizmetkârı bir kez daha bir taşla iki kuş vurmayı hedefledi.

Bir süredir gündemi meşgul eden harçların kaldırılacağı tartışmaları geçtiğimiz gün açıklanan bir kararla yeni bir aşamaya girdi. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç “üniversite harçlarının kaldırılması projesi”nin Bakanlar Kurulu'nda onaylandığını duyurdu ve böylece birinci öğretim ile açık öğretim için harçlar kaldırılmış oldu. İkinci öğretim bölümlerinin ise bu yasadan yararlanamayacağı açıklandı.

Harçların kaldırılması ile birlikte gündemde olan “parasız eğitim” kavramının gerçekleştirildiği yalanı, başta AKP güdümündeki güçler olmak üzere pek çok kesim tarafından adeta “müjde” verircesine duyuruldu. Oysaki ne AKP'nin niyeti parasız eğitim sağlamaktır, ne de harçların kaldırılması ile birlikte eğitim parasız olacaktır. Çünkü bugün eğitimin ticarileştirilmesi ve piyasaya açılması tek başına kayıt sırasında verilen paralardan ibaret değildir. Bu, kökeni dünya genelindeki neoliberal dönüşüme dayanan bir saldırıdır ve esası itibariyle eğitimin -pek çok kazanılmış hakkın gaspı ile birlikte- sermayenin ihtiyaçlarına göre düzenlenmesi anlamına gelmektedir.

AKP'nin yaptığı bugün için eğitim harcamaları içinde %15 olan harç paralarını kaldırarak ticari eğitim uygulamalarının esasına dair herhangi bir değişiklik yaratmamaktadır. Sadece öğrencilerin cebinden çıkan para üzerinden dahi bakılacak olursa, barınma, ulaşım, yemek, kitap masrafları bile eğitimin halen daha paralı olduğunu, üstelik de tüm bu harcamaların halen daha büyük meblağlar tuttuğunu görmek için yeterlidir.

Ancak esas vurgulanması gereken eğitimde ticarileşmenin hiçbir biçimde ödenen paraya indirgenemeyeceğidir. Ticarileşme, eğitimin piyasanın ihtiyaçları doğrultusunda yeniden düzenlenmesidir. Bu ise, bugün en azgın biçimde sürmekte, üniversiteler sermayenin arka bahçesi haline getirilmektedir. Özellikle gündemde olan Bologna süreci bu uygulamaların açık göstergesidir. Böylesi bir dönüşüm sürecinde harçların kaldırılması, CEO’ların yöneteceği üniversiteler sayesinde büyük kârlar elde etme hayali kuranlar için küçük bir tavizdir yalnızca.

Üstelik harçları kaldıranlar ikinci öğretimleri bu kararın dışında tutarak bir başka ikiyüzlülüğe daha imza atmaktadırlar. Aynı eğitimi ve aynı diplomayı alan öğrencilerin bir kısmı harç ödemeyecekken bir kısmı hayli yüksek harçlarını ödemeye devam edecektir. Bu bile AKP'nin parasız eğitim gibi bir derdi olmadığını görmek için yeterlidir. AKP basitçe bir kâr-zarar hesabı yapmış ve toplamda kazançlı çıkacağını varsayarak bu adımı atmıştır.

Kuşkusuz ki bu adımın en önemli etkilerinden biri toplumda ve gençlik kesimlerinde oluşabilecek yanılsamadır. Zira harçlar bugüne kadar ticari eğitim uygulamalarının adeta sembolüdür. Daha düne kadar parasız eğitim istemek suç sayılırken, bugün bu haktan bahsedilmesi ve harçların kaldırılması AKP'nin bir lütfu ve hizmeti olarak sunulmakta; dünün devrimci gençlik mücadelesinin bu açıdan boşluğa düştüğü ima edilmektedir.

Oysa bugün parasız eğitimden bahsedenler daha bir hafta önce aldıkları kararlarla disiplin cezalarını arttıranlarla aynı kişilerdir. Üniversitelerde özgür düşüncenin üzerindeki baskılar sürmekte, polis-ÖGB-sivil faşist ablukası gün geçtikçe güçlenmektedir. Görüntüde yapılan tüm değişikliklere rağmen 12 Eylül'ün YÖK düzeni bugün aynı biçimde devam etmekte, eski düzenin tüm uygulamaları yeni ambalajlarla gençliğe sunulmaktadır.

Ancak bilinmesi gerekir ki gençliğin özgürlük ve gelecek mücadelesi böylesi küçük tavizlerle ve popülist politikalarla engellenemez. Tüm bu yanılsamalara karşı gençlik alanlara çıkarak yanıt verecek, AKP'nin popülist politikalarına geçit vermeyeceğini bir kez daha haykıracaktır. Üniversitelerin özgürleşmesi ise düzen güçlerinin lütuflarıyla değil, AKP ve sözcüsü olduğu sermaye sınıfının tarihin çöplüğüne itilmesiyle mümkün olacaktır.

Ekim Gençliği
30 Ağustos 2012