(03.02.13) - Devrimci Kadın Kurultayı’na sayılı günler kalırken hazırlıklar da yoğunlaşıyor. Hazırlıklar kapsamında bu hafta sonu birçok kentte paneller yapılıyor.
Ankara
Ankara’da “Kadın sorunu ve tarihsel-sınıfsal özüyle 8 Mart” başlıklı panelde akademisyen Sibel Özbudun, toplumsal cinsiyet uzmanı Salime Tarihçi ve BDSP temsilcisi konuşmacı olarak yer aldı.
Panelin yapıldığı salona sahne arkasına “Özgürlük, eşitlik, sosyalizm için Devrimci Kadın Kurultayına/ BDSP” yazılı pankartın yanı sıra “Kadının kurtuluşu sosyalizmde”, “Emperyalist savaşa, sömürüye, şiddete, baskıya, eşitsizliğe karşı 8 Mart’ta alanlara”, “Kadın erkek el ele örgütlü mücadeleye” şiarlı ozalitler asıldı.
Özbudun: “Kadın mücadelesi emeğin mücadelesinden ayrılamaz”
BDSP adına yapılan açılış konuşmasının ardından ilk sözü Sibel Özbudun aldı. Kadın sorunu ve 8 Mart’ın tarihsel arka planını ele alan Özbudun kadına sorununa yaklaşımları özetledi. Modernleşmeci burjuva feminizmi ve sosyalist feminizminin temel zaaflarını ortaya koyan Özbudun bu tür yaklaşımların temel çelişkiyi cins eşitsizliği olarak değerlendirdiklerini söyledi. Toplumdaki sınıfsal bölünmeyi görmezden gelen ve kadının sınıfsal ezilmişliğini yok sayan feminizmin ileri birtakım yanları olduğunun da altını çizdi. Sömürünün ve baskının kökenlerini tarihsel olarak açıklayan Sibel Özbudun kadın sorununun ortaya çıkışını ilkel komünal topluluklardan itibaren inceledi. Erkeğin kadın üzerindeki baskısının sınıfsal baskı ve sömürünün nüvesi olduğunu söyleyen Özbudun iktidarın eril olarak ortaya çıktığını ifade etti. “Kapitalizm kadının ezilmişliğini kendinden önceki toplumsal düzenlerden miras almıştır” dedi. Kadın mücadelesinin emeğin mücadelesinden ayrılamayacağını belirterek kadınların bu mücadelede özne olması gerektiğinin altını çizdi.
Tarihçi: “Şiddet yoksulluğun kılıfıdır”
İkinci konuşmayı toplumsal cinsiyet uzmanı Salime Tarihçi gerçekleştirdi. Güncel planda kadın mücadelesini tartıştırmaya çalışan Tarihçi kamuda türban özgürlüğü ve kürtaj konularına dair sorular sordu. Kadın hareketinin 80’den sonra güçlendiğini ve bağımsızlaştığını vurgulayarak, kadına yönelik şiddetin “Kadınının karnından sıpayı, sırtından sopayı eksik etmeyeceksin” anlayışının ürünü olduğunu söyledi. Şiddetin yoksulluğun kılıfı olduğunu vurguladı. Sol hareketin kadın sorunu konusunda zayıf kaldığı eleştirisini yapan Salime Tüfekçi kadına yönelik şiddet eylemlerinin karnavala dönüştürüldüğünü ve sorunun kaynağını görmediğini söyledi.
BDSP: “Kadınlar işçi hareketine ve sosyalizme çok şey borçlu”
En son olarak söz alan BDSP temsilcisi ise konuşmasına 8 Mart’ın tarihsel-sınıfsal özüne vurgu yaparak başladı. Ekim Devrimi deneyimine değinen BDSP temsilcisi bu aynı dönemde uluslararası işçi hareketinin oldukça gelişkin olduğunu söyledi. Kadınların bugün sahip olduğu haklar noktasında, işçi hareketine, Ekim Devrimi’ne ve sosyalizme çok şey borçlu olduğunu belirterek Türkiye’de 8 Mart’ların tarihsel gelişimini özetledi. 80’lerin ardından güçlenen feminist hareketi eleştiren BDSP temsilcisi buradan günümüzdeki 8 Mart ayrışmalarına dikkat çekti. 99’dan başlayarak yaşanan pervasızlığın 2005’te bir ayrışmaya neden olduğunu ve devrimciler cephesinden 8 Mart’lara sahip çıkıldığını vurgulayan vurgulayarak bu ayrışmanın meşru olduğunu belirtti. 8 Mart’ların kadın sorununa bakışla doğrudan bağlantılı olduğunu vurgulayan BDSP temsilcisi kadının kurtuluşunun komünistler açısından nasıl ele alındığını anlattı.
Panele kısa bir ara verildi. Daha sonra etkinlik soru-cevap bölümüyle devam etti. Birçok katılımcı panelistlere soru yöneltti. Sonrasında yürütülen tartışmaların ardından panel sona erdi.
Üç saat süren panele emekçilerin ilgisi yüksekti.
Adana
Adana’daysa “Kadın sorunu ve devrimci çözüm yolları” başlığında bir panel gerçekleştirildi. Eğitim-Sen üyesi bir kadın emekçinin sunumuyla gerçekleşen panelde, ilk olarak Devrimci Kadın Kurultayı hakkında bilgilendirmede bulunuldu.
Yapılan sunumda kadın sorununun çıkışına değinilerek, tarihsel diyalektik materyalizmin ışığında konunun ele alınması gerektiğine vurgu yapıldı. Kadın sorununun özel mülkiyetin çıkışıyla ortaya çıktığına vurgu yapılarak, öncesi dönemlerde kadının cins olarak ezilmişiliğinin olmadığı bilimsel araştırmalardan verilen örneklerle anlatıldı.
Feminist anlayışların kadın sorununa bakışının da ele alındığı sunumda, kadın sorununun toplumsal bir sorun olduğu ve ancak sosyalizmde çözüme kavuşacağı ifade edildi. Toplumsal kurumlaşmalar yoluyla alınacak önlemler, Sovyetler Birliği’nden somut örneklerle ele alındı. 8 Mart’ın Emekçi Kadınlar Günü olarak anılması sürecinin de anlatıldığı sunumda, bu günün erkek karşıtlığına indirgenerek sadece “kadınlar günü” olarak anılması eleştirildi.
Sunum sonrasında yapılan söyleşide ise kadınların kapitalizmde karşı karşıya kaldıkları sorun alanları güncel örneklemeler üzerinden ele alındı. 8 Mart üzerine de tartışmalar yürütüldü. Sınıfsal ve tarihsel özünden kopararak ele alan burjuva-liberal anlayışlara karşı yürütülecek ideolojik mücadelenin önemine değinildi.
Söyleşi Devimci Kadın Kurultayı'na katılım çağrısıyla bitirildi. Söyleşiye DHF adına temsilci bir arkadaş da katılarak, Devrimci Kadın Kurultayı çalışmasını destekleyen bir konuşma yaptı.
Kızıl Bayrak / Ankara-Adana