Devlet casus yazılımdan bihaber miydi? – Ezgi Başaran

  • Arşiv
  • |
  • Düzen cephesi
  • |
  • 06 Aralık 2012
  • 05:34

Memlekette tekne iki adımla pek rahat yürütülür. BİR: Hem özel sektör hem de devlet kurumları bir ihlalde bulunduğunda, bunu bir biçimde kitabına uydurur. Meğerki müdanasızlıkları arş-ı âlâya varmış olmasın. İKİ: Bu ihlal biz vatandaşların bir biçimde kulağına gider ve yayılırsa “Aa öyle mi olmuş, biz hemen bi baktıralım” denir. Gerisi iyi uykular Türkiye, nerede yaşıyor ve yaşatılıyorsan...

TTNet–Phorm–BTK (Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu) ile ilgili öğrendiğimiz haberler bu memleket teknesinde bir o yana bir bu yana sallandığımızı gösterdi. Kısaca Phorm, kullanıcının internetteki davranışlarına göre profilini çıkaran, böylelikle onların karşısına ilgilendikleri konularla ilgili reklam çıkmasını sağlayan bir şirket. Takdir edersiniz ki sizin profilinizi çıkarmak için online olduğunuz andan itibaren hangi sitelere girdiğiniz, hangi sayfalarda ne kadar kaldığınız gibi bilgilerinizi kaydediyor. Ezcümle, sizin rızanız olmadan izleniyorsunuz. (Phorm’un kurduğu sistemlerin neredeyse hepsi opt-out olarak başlıyor, yani siz otomatikman izlenmeye başlanıyorsunuz. İzlendiğinizi fark ederseniz sistemden çıkabiliyorsunuz, şeklinde.)

Phorm’un bu faaliyetleri AB’de ve İngiltere’de büyük gümbürtü koparttı geçen yıllarda. Phorm’un şu anda AB ülkelerinde servis sağlayıcılarla iş yapması yasak. O da n’apsın, daha demokratik ve medeni ülkelere kaydı. Romanya, Brezilya ve Türkiye filan. Osmanlı hanedanından gelen CEO’su Kent Thomas Ertuğrul, Haziran 2012’de yaptığı açıklamada TTNet’le yaptığı ortaklığı şöyle tarif ediyor: “Türkiye’deki operasyonlarımızın boyutu Phorm ve reklamveren açısından önemli bir gelir fırsatı sunuyor. Türkiye’deki lansmanımız global servis sağlayıcılarla yaptığımız müzakerelerde bize yardımcı olacak.”

Oh oh çok sevindik, Allah business’ınızı arttırsın da... Servis sağlayıcı olarak TTNet’i kullanan biz fani ve kahir ekseriyetin mahremiyeti ne olacak? Üç önemli nokta: Öncelikle burada karşı olunan şey reklam değil. Adımlarımızın gözetleniyor ve kaydediliyor olması. İkinci konu, bu kayıtların nasıl ve hangi süreyle saklandığını, kimlerle paylaşıldığını bilemiyor olmamız. Üçüncüsü ise, Phorm’un bu takip ve kayıt işlemini, en basit tanımıyla bir casus yazılım (spyware) aracılığıyla yapıyor olması, bu spyware’in ticari işbirliğine girdiği devlet kurumu tarafından başka başka sebeplerle kullanılmayacağının hiçbir garantisi olmaması. Phorm şirketiyle ilgili ilk şikâyeti yapan ABD menşeli STK Center for Democracy and Technology’nin (CDT–Demokrasi ve Teknoloji Merkezi), Tüketici Mahremiyeti Direktörü Justin Brookman’la görüştüm.

Brookman şunları söyledi: “Biz Phorm’un reklamverene hizmetiyle değil, internet iletişimini gözetlemesiyle ilgileniyoruz. Çünkü yaptığı şey, benim nelerden hoşlandığımı öğrenmek için en yakın arkadaşımla yaptığım telefon görüşmesini dinlemekten farksız. Her ne kadar ‘Biz bu izlemeyi kullanıcının rızasıyla yapıyoruz’ dese de izin alma işini öyle bir tuzak yere gömüyor ki çoğumuz izin verdiğimizin farkına varmıyoruz. Phorm servis sağlayıcıyla yaptığı kontrata göre ‘derin veri analizi (deep packet inspection-DPI)’ adlı teknolojiyi kullanabiliyor. Ve bu teknoloji sayesinde internet iletişimini izliyor. Endişe verici olan, devletlerin de vatandaşlarını bu teknoloji üstünden izleme imkânına sahip olması. Phorm hem çok bilinir hem de çok tartışmalı bir şirket. Türkiye devletinin bunu ve Phorm’un nasıl bir teknoloji kullandığını bilmiyor olmasına ihtimal vermiyorum. TTNet bu anlaşmayı reklam gelirlerinden pay almak, yani gelir üretmek için yaptığını söyleyerek mazur gösterecektir. Bu yeterli bir açıklama mı size kalmış...” BTK sanki Phorm’un özelliklerini yeni duymuş gibi hafta başında ‘ayrıntılı bir inceleme’ başlattığını açıkladı. Bu da başta anlattığım mekanizmanın son adımıdır. İyi uykular kısmı ise gerçekten bize kalmış.

Radikal / 06.12.12