(04.02.13) - Uludağ Üniversitesi'nde çalışan Dev Sağlık-İş üyesi taşeron sağlık işçileriyle, örgütlenme süreçleri, taşerona karşı verdikleri mücadele ve işçilerin sendika ve toplu sözleşme hakkının gaspedilmesi üzerine konuştuk.
- Örgütlenme sürecinizi anlatır mısınız?
- İşyeri temsilcisi Hüsnü Pehlivanoğlu: Uludağ Üniversitesi’nde taşeron işçiler olarak biraraya gelirken geleceğimize ne katabileceğimizi düşündük. Geleceğimizin tamamen yok sayıldığını, bu şekilde devam edersek çocuklarımızın hiçbir geleceğinin olamayacağını, sendikalaşıp yasal haklarımızı talep etmek için örgütlü mücadele vermemiz gerektiğini düşündük. Bize sahip çıkacak sendikanın Dev Sağlık olduğunu düşünerek onlarla diyaloğa geçtik ve mücadeleyi başlattık. İlk, 10 kişilik bir ekibimiz vardı. Üyeliklere başladık. Üyeliklere başlayınca 2 arkadaşımızı işten çıkardılar. Bundan sonra arkadaşlarımızın yargı süreçleri başladı. Biz de içeride örgütlenmeyi güçlendirdik. Üye sayımızı çoğalttık. Mücadeleyi büyüttük. İşten çıkarılan arkadaşların kamunun asıl işçileri olduğu yargı tarafından da kabul gördü. Hastane bunu kabul etmedi tabi. Arkadaşların tazminatlarını vererek yolları ayırdı. Sendika bu sürecin emsal olacağını söyledi ve emsal davası açtı. 2008’de savcısı hakimi ve bilirkişisiyle hastanede bir keşif yapıldı. Keşif sonucu 4. İş Mahkemesi temizlik işçilerinden sekreterine teknisyenine bütün işçileri kamunun asıl işçisi olarak saydı. Yargıtay da bunu onadı. Biz “karar uygulanmıyor, uygulansın” diye sürekli rektörlüğe yüklendik. Son olarak 29 Kasım’da bir ihale daha olacaktı. İhaleyi engellemek için, buradaki işçilerin üniversitenin asıl işçileri olduğunu ve ihale ile çalıştırılamayacağını beyan etmek için basın açıklaması gerçekleştirdik. İhaleyi durdurmalarını talep ettik. İhalenin yapılacağını öğrenince, yapıldığı salona yürümek istedik. Polisin biber gazı ve copuyla karşılaştık. Onlar bu ihaleyi elektronik ortamda yapacaktı. Bizim amacımız gündem oluşturmaktı.
- Sendikalaşarak çalışma koşullarında ne gibi iyileştirmeler elde ettiniz?
- Hüsnü Pehlivanoğlu: Sendikalaşmak bize çok büyük kazanımlar sağladı. Önceden hiçbir yetkilinin karşısına çıkıp da “beni şu şekilde çalıştıramazsın” diyemez, bir üstümüze karşılık veremezdik. İşçi hakkını arayamazdı. Şimdi öyle bir şey yok. Şimdi işçi gelir, işyeri temsilcilerine “şef bana şunu yapıyor, başhemşire, doktor şunu yapıyor” der. Biz de yasal prosedür gereği gider yönetimle görüşürüz. Şunlar şunlar çalışma koşullarına ve çalışma kanunlarına aykırıdır, yapılamaz deriz.
Sendikalaşmadan önce iş kazalarına kadar yönetim kimseyi sahiplenmezdi herkes başının çaresine bakardı. Şimdi öyle değil. Arkadaşımız iş kazası geçirdiğinde, üniversite yönetimi ilaç giderlerine kadar onun tedavisini karşılar.
En önemlisi biz hastane yönetimine “bu işçiler bizim işçilerimizdir” dedirtebildik.
- İşyeri temsilcisi Ender Akyıldız: Bunun yanısıra kreş hakkımızı kazandık. Önceden taşeron işçiler kreşten yararlanamıyordu. Fakat sendikalaşarak bu hakka da sahip olduk. Daha önceden yemekhanelerimiz kadrolularla ayrıydı. Biz üçüncü sınıf bir yerde üçüncü sınıf yemekler yiyiyorduk. Fiili mücadelemizle, yemekhane boykotlarımızla onu da değiştirdik. Şimdi hepimiz ortak yemekhanelerde yemek yiyebiliyoruz.
“Uludağ Üniversitesi’nde 1000 üyemiz var ancak 100 kişi gözüküyor”
- Sendikalar ve Toplu İş İlişkileri Yasası'nın çıkmasının ardından istatistikler açıklandı. Dev Sağlık İş de işkolu barajının altında kaldı. İşçilerin sendikalaşma ve toplusözleşme hakkına yönelik bu saldırı ne anlama geliyor?
- Hüsnü Pehlivanoğlu: Yeni çıkan yasa karşısında bizim üyelik sayımız yeterliydi. Bakanlığın istatistikleri açıklamasını bekliyorduk. Genel Başkanımız ön araştırma yapmak için (istatistiklerde ne kadar görülüyoruz, kaç üyemiz var) Çalışma Bakanlığı'na gittiğinde farklı bir olayla karşılaştı. Orada beni arayarak görüştü. “Hüsnü senin TC kimlik nonu kullanarak nerede çalıştığına bakabilir miyiz?” diye sordu. Benim geçen yıl Mart ayında Kayseri’de nakliye işçisi olarak gözüktüğümü söyledi. 1 ay orada o statüde gösterilerek üyeliğimin düşürüldüğünü, tekrar Uludağ Üniversitesi’nde taşeron firmada gösterildiğimi görmüş. Türkiye genelinde 10 bini aşkın taşeron işçisinin de aynı yöntemlerle üyelikleri düşürülmüş.
Bizim Uludağ Üniversitesi'nde 1000 tane üyemiz var. Fakat bunların sadece 100'ü bizim üyemiz olarak gözüküyor. 900'ünün Çalışma Bakanlığı'nın yaptığı bu sistematik oyunla üyeliği düşürüldü. Bu sendikamıza yetki vermemek için oynanan bir oyun. Dev Sağlık İş sokak mücadelesi veren, fiili mücadele vererek işçilerin haklarını savunan bir sendika. Bu kazanımları yetki vermeyerek yok etmek istiyorlar. Kapatma yoluna gitmiyorlar ama bilgisayar oyunlarıyla üyelikleri düşürerek, bütün çalışmalarını yok sayarak bitirmeye çalışıyorlar.
Bu yüzden Ocak ayında Ankara’da Çalışma Bakanlığı önünde Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi yasasını protesto ettik. Bu hakkımızın engellenmesini protesto ettik.
Maalesef Türkiye’de koşullar bu. Taşeron düzenini devam ettirmek isteyen bir iktidar var. Bunu devam ettirmek için de İş Kanunu'nda değişiklik yapıyorlar. Alt işveren - üst işveren yönetmeliğini değiştirerek taşeronda şunlar şunlar şu işleri yapabilir diye yasal düzenleme yapacaklar. Eski İş Kanuna göre sağlık kuruluşlarında taşeron çalıştırılması kesinlikle yasak. Bunu değiştirerek bütün çalışanları taşeron üzerinden çalıştıracaklar. Bunun mücadelesini vermeye devam edeceğiz.
- Ender Akyıldız: 4857 sayılı kanunda işçilerin hakları belirtilmiş. Orada asıl iş alt işverene devredilemez diye bir madde var. Onlar bunu değiştirmek istiyorlar. Bunu da “taşerona müjde” diye deklare ettiler. 4857’deki yasaları saymaya kalksak hepsi bizim hakkımız ama diyor ki sayın bakan “tazminat hakkınızı, yıllık izinleri kazanacaksınız” diyor. Bunların hepsi mevcut kanunda var. Biz de dedik ki: “gelin şu taşerona müjdeyi bize anlatın”. Kaçtılar, gelmediler. Çünkü gelecek yüzleri yok. Bakanlıkla yaptığımız görüşme talebimiz de reddedildi. Güvenliğin fiili darbına maruz kaldık. 8 saat gözaltında tutulduk. Bize psikolojik baskı yapıldı. İkinci gün tekrar gittik. Bizi orada müsteşar karşıladı. Onun konuşmalarını dinledik ama tatmin olmadık. Sistem böyle yürüyor. Sadece sağlık alanında da değil, enerjide, madende de böyle. Daha geçen Gaziantep’de işçileri öldü. Madende 8 işçi kardeşimiz öldü. Yani bunların bütün sorumlusu taşeron sistemidir. Bu böyle devam ederse işçi ölümleri çoğalarak devam edecek.
“Mücadele etmezsek köle oluruz”
- Bu faşizan uygulamaya karşı ne yapacaksınız?
- Hüsnü Pehlivanoğlu: Biz sürece şöyle bakıyoruz: Burada sözkonusu olan özel sektörde ve kamuda çalışan sağlık işçilerinin geleceği. Bu mücadele salt kendi geleceğimiz için değil çocukların ve Türkiye'nin geleceği için. Buradaki insanların bu şartlarda çalışarak hayatlarını devam ettirmeleri mümkün değil. Biz geleceğimizi kazanmak için onların bu oyunlarına rağmen sokak mücadelesini sürdürerek geleceğimize sahip çıkacağız. Mücadele etmek zorundayız, edeceğiz.
- Taşeron işçilerine çağrınız nedir?
- Ender Akyıldız: Eğer haklarına sahip çıkmak istiyorlarsa muhakkak örgütlenmek zorundalar. Sendika çatısı altında örgütlenmeliler. Taşeron işçilerinin örgütlenebileceği Dev Sağlık-İş, Enerji Sen ve Sosyal-İş var. Örgütlendikten sonra yavaş yavaş kazanımlar elde edeceklerdir. Yeter ki mücadeleyi bırakmasınlar... Biz de bu konuda arkadaşlarımıza destek vermeye hazırız.
- Hüsnü Pehlivanoğlu: Korkunun ecele faydası yok. Sendikalaşmıyorum diye ben köle olmayacağım diye işveren seni işten atmayacak diye bir koşul yok. Yeni ihale sahibi “ben bu adamlarla çalışmak istemiyorum kendi işçimle gelip çalışacağım” diyebilir. Bunu yapabiliyorlar. Üniversitede de arkadaşlarımıza bunu yaptılar. Biz dava açıp bunu kazandık. Yeni ihale alan şirket geldiğinde biz bu arkadaşla çalışmak istemiyoruz diyerek arkadaşımızın iş akdini fesh etti. Ama onun işine kimin son verdiğini kimse açıklayamıyor. Taşeron firma mı bitirdi, üniversite mi bitirdi? Tabi yargı bunun kararını verdi. “Üniversite son vermiştir” dedi. Yargıda kazandık ama bütün taşeron çalışanlar bu sorunla karşılaşacaklar. Yani örgütlenmiyorum, sendikalaşmıyorum diye böyle kimse kimseye güvence sağlayamaz. Daha çok basitleşirler, daha çok güvencesizleşirler. Mücadele etmek zorundalar. Kendileri için değil çocuklarının gelecekleri için. Mücadele etmezsek köle oluruz.
Dev Sağlık İş işçi mücadelesinin en önde gelen sendikalarındandır. Biz bu sendikaya sahip çıkmalıyız. Bütün işçi arkadaşlarımızı da bu sendikada örgütlenmeye davet ediyoruz.
Kızıl Bayrak / Bursa