‘Davos’ artık insanların sinirine dokunuyor - Ergin Yıldızoğlu

  • Arşiv
  • |
  • Basın
  • |
  • 28 Ocak 2013
  • 06:30

Geçen hafta Dünya Ekonomik Forumu (DEF) üzerine Wall Street Journal, Financial Times, The Economist ve Fortune gibi uluslararası kapitalizmin kanaat önderlerinin yazdığı yayınlardaki yorumlara bakınca Davos zirvesinin, artık bu yazarların bile sinirine dokunmaya başladığını düşündüm.

Küreselleşmeciliğin Ya Hurragünlerinde, Davos man, dünya liderleri vb. üzerine methiyeler düzülen yerlerde bu yıl, Sizin kapitalizmi yönettiğinizi sanıyorduk. Mahvettiniz. Sonra gidip dağ başında su gibi para harcayıp gevezelik ediyorsunuz türünden bir tepki söz konusu.

Bugüne kadar hemen yer yıl Davos’ta boy gösteren Will Hutton’un The Observer’daki zehir zemberek yazısı çok iyi bir önek oluşturuyordu: Davos man gönenirken geri kalan bizler onun aşırılıklarının faturasını ödüyoruz” (20/01/2013).

‘Dinamik dayanıklılık’

Bu yılki DEF’nin teması, Dinamik Dayanıklılık. Son yılların modası, resilience(zor durumlara dayanıklı olmak, uyum sağlayabilmek) kavramını yansıtan bu temanın yorumlarda Ne bu şimdi!”, “Durgun kırılganlığı kim ister?gibi ifadelerle alaya alındığı dikkatimi çekti. Ben, kendi hesabıma, bu temanın Kriz içindeyiz. Nasıl çıkacağımızı bilemiyoruz. Ama en azından hâlâ ayaktayız” gibi bir avunma çabasının ürünü olduğunu düşünüyorum.

The New York Times’ın aktardığına göre Davos’ta, yeni normal krizmiş ekonomik kriz”, “terörizm, küresel iklim krizi.

Gerçekten de Davos toplantısının yapıldığı haftanın gazetelerine bakılınca IMF’nin dünya ekonomisinin büyüme hızını yine aşağı çektiğini, İngiltere’nin tarihinde ilk kez bir ekonomik toparlanma başlamadan üçüncü resesyonuna girdiğini, 2007’den bu yana küresel işsizler ordusuna 69 milyon kişi eklendiğini görüyoruz. N. Roubini’ye göre merkez bankaları ekonomiyi kısa dönemde parasal genişlemeyle kurtarırken bir sürü zombi (aslında batık) banka yaratmış.

Davos man, yine dünyanın “durumunu iyileştirmek, liderlik etmekiçin toplanmış. Bu iddialar, 1990’ların aksine artık giderek artan sayıda yorumcu tarafından küstahlık (The Economist), en kibar deyişle dünyada olup bitenlerden habersizlik olarak yorumlanıyor. The Economist bunlarıdünyanın yeni efendileri ilan etmemiş miydi? Kriz, bunlar Davos’un karşılıklı hayranlıkpartilerinde sarhoş dolaşırken, pardon liderlik ederken diyecektim, anidençıkmadı mı?

Kaynak savaşlarını hangi çokuluslu şirketler körüklüyor acaba? Küresel ısınmaya önlem almaya gelince karşıt raporların hazırlanmasını kim finanse ediyor? (The Independent, 24/01/2013) Küreselleşme başladığından bu yana ABD’de en üst yüzde 1’in geliri ikiye katlanarak toplam gelirin yüzde 25’ine ulaşırken Davos manzirvelerinde bunu mu tartışıyordu dersiniz? Yoksa, Prof. Williamson’un 1990’ların sonunda yayımlanan benim de kabak tadı verene kadar aktardığım, 20. yüzyılın başında küreselleşmenin çöküşünün nedenlerini araştıran çalışmasının bulgularını mı tartışıyorlardı? Hayır! Dünya ekonomisi ve toplumu buraya gelirken onlar da bu gidişe liderlik ediyordu.

Bu yılki Davos temasını anlatan rapor nihayet ülkelerin içinde ve ülkeler arasında gelir dağılımının bozulmasının tehlikeli sonuçlarındansöz etmeye başlamış. Yok ya...

Bir bankacının, Chris Skinner’in işaret ettiği gibi eğer WikiLeaks”, “Anonymous”, “Hacktivizm”, “Yüzde 99”, “İşgal Hareketi, Muhammed Buazizi (Tunus) olmasaydı, bu hava değişmezdi (http://thefinanser.co.uk/fsclub/2013/01/capitalism-is-dead-long-live-capitalism.html). Şimdi, bunlar dayanıklı dinamizmderken aslında dünyayı değil, kendilerini kastediyorlar diye düşünsek haksızlık mı etmiş oluruz?

Bu yeni iklimin içinde, bizzat kapitalizmin kanaat önderleri, 2007 öncesine artık dönülemeyeceğini, toplumun çıkarlarıyla sermayenin çıkarları arasında yeni bir dengenin kurulması gerektiğini,Davos manin de artık devrinin geçtiğini, yeni liderlikler gerektiğini vurguluyor, sosyal kapitalizmden söz ediyorlar. Devrinin kapandığının ayırdında olmayan Davos manin havası artık sinirlere dokunuyor.

Wall Street Journal’dan James Breiding, Davosun dayanılmaz kendini beğenmişliğidiyor. (23/01) Fortune’den Vineet Nayar, Bu kadar kendileriyle dolu olmasalar, biraz da yararlı işler yapsalardiyor,Davosa gelenler, kendilerini sergilemekten, diğer delegeleri dinlemeye fırsat bulamıyorlar. The Economist, elindeki aynada gururla kendini seyrederek (önüne bakacağına-E.Y) kayak yapmakta olan bir Davos mankarikatürüyle süslediği yorumunda, küresel liderlik endüstrisinin değişme zamanı geldi” diyor.

Gerçekten de Super Class kitabının yazarı David Rothkopf’un deyişiyle konvansiyonel (genel kabul gören-E.Y) aklın üretildiği bir fabrikaolan (Financial Times, 23/91) Davos (DEF), yalnızca çok seçkin bir grubun katılabildiği bir toplantı. Davos’a ancak davetiyeyle ya da yaptığınız başvuru kabul edilirse (müsaadeye mazhar olursanız) katılabiliyorsunuz. O da gereken mali koşulları yerine getirebilirseniz.

Konferansa en alt düzeyde katılma ücreti, Wall Street Journal’a göre, 19 bin dolar. Konferansa temel üyelik için 50 bin dolar aidat ödemek gerekiyor. Kısacası en alt basamak 69 bin dolardan başlıyor. Bir basamak çıkıp endüstri temelinde, meslektaşlarınızın katılımıyla yapılan toplantılara girmek istiyorsanız ödemeniz gereken miktar 150 bin dolara çıkıyor. Bir endüstri dalında üyelikmertebesi size 263 bin dolara patlıyor. Bir basamak daha çıkıp stratejik üyeolmak istiyorsanız 527 bin doları gözden çıkarmanız gerekiyor. Sayıları 200’e ulaşan, özel jetleri Zürich ve St. Moritz havaalanlarında park eden bu zevatı 4 bin askerlik bir birlik koruyor.

Wall Street Journal’ın aktardığı bir ilginç ayrıntı da şöyle: DEF’ye katılan delegelerin yalnızca yüzde 17’si kadın (bunların bir kısmının da gelenlerin partneri olduğunu unutmayalım-E.Y). Hizmet eden personelinse içinde kadınlar yüzde 60’la çoğunluğu oluşturuyor.

Bir seçkinler kulübü olan Davos, gelenlere, hepsinin seçkin olmakla birlikte aralarında kimilerinin daha seçkin olduğunu sürekli anımsatan bir sistem geliştirmiş. Katılan delegelerin yakalarındaki renkler, hangi düzeye ait olduklarını, nerelere girip nerelere erişemeyeceklerini gösteriyor. Bu nedenle Financial Times’dan Howard Davies, forumun toplantılarını Scientology (Kültü-E.Y) örgütlenmesine benzetiyor.

Keynes’in 1930’larda yayımlanan bir makalesinde vurguladığı gibi gemi batarken yolculardan önce filikalara binen kaptanları ve tayfaları bugün, mali krizin 7. yılına girerken artık kimse dinlemek istemiyor. Yeni şeyler söylemek, yapmak gerekiyor. Gemiyi batıran kaptanlardan yeni bir şey beklemek boş hayal. Yüzde 99 bastırmadan, korkutmadan kimsenin yeni bir şeybulacağı da yok...

Cumhuriyet / 28.01.13