Daiyang-SK Metal grevi üzerine... / Trakya'dan sınıf devrimcileri

  • Arşiv
  • |
  • Makaleler/Yazarlar
  • |
  • 05 Şubat 2013
  • 11:04

Trakya’da mücadele birikimleri büyüyor!

Son yıllarda sanayi havzalarında parçalı fakat süreklileşen, bir anlamıyla birbirini tetikleyen direnişler gelişmekte. Bunlar kuşkusuz parçalı, dağınık ve birleşik bir mücadele hattından yoksun. Bu mücadeleyi tetikleyen sermaye sınıfının azgın sömürü ve kâr hırsıdır. Başta ücretlerin düşük olması, sağlıksız çalışma koşulları, esnek üretim, taşeronlaştırma, iş güvencesinin olmaması mücadelenin temel nedenlerini oluşturmaktadır. Ve bu mücadele eğilimi kendisini sendikalaşma temelinde göstermektedir.

Trakya bölgesi işçi sınıfının yoğun olduğu ve son yıllarda ardı ardına direnişlerin yaşandığı bir bölgedir. Yakın geçmişte, deri sektöründeki direnişler, petro-kimyadaki örgütlenme girişimleri, metal sektöründeki gözle görülür örgütlenmeler ve son yaşanan grev deneyimleri bölgedeki mücadele dinamiklerinin her geçen gün çoğaldığını göstermektedir.

Buradan yola çıkarak Daiyang-SK’da yaşanan grev sürecini anlamak ve değerlendirmek daha yerinde olacaktır. Avrupa Serbest Bölgesi’nde kurulu olan fabrika Güney Kore sermayelidir. Bu toprakları ucuz işgücü cenneti olarak gören yabancı sermaye, kendi ülkelerinde yapamadığı pervasız sömürüyü istediği şekilde -özellikle de Avrupa Serbest Bölgesi’nde- serbest bir şekilde yapmakta, hatta daha ileri giderek işçilerin kazanılmış haklarını geri almak için her geçen gün dizginsiz bir şekilde saldırmaktadır. Bu haliyle Avrupa Serbest Bölgesi patronlar için cennet, işçiler için cehenneme dönmüş durumdadır.

Bu cehennem şimdi sınırlı da olsa tek tek sendikal örgütlenme mücadelesiyle işçi sınıfının isyanına tanıklık etmektedir. Daiyang-SK Metal grevi şimdiden bu tanıklığın artık simgesi haline gelmiş durumdadır. Daiyang-SK Metal işçileri üç senelik bir örgütlenme sürecini yaşadı. Bu üç senelik sürecin kesintili olmasının sebebi ise öncülerin işten atılması ve hukuk sürecinin uzun vadeye yayılmasıdır. Bu durum örgütlenmeyi sekteye uğrattı. Fakat bu olumsuzluğa rağmen sendika bu mücadelenin takipçisi olarak süreci adım adım izlemiş ve örgütlemiştir. Öncü işçilerin işe alınmasıyla örgütlenme çok hızlı bir şekilde tamamlanmıştır. Ardından TİS süreci başlatılarak işçinin taban iradesi temelinde taslak oluşturulmuş ve patrona sunulmuştur. Sunulan taslağa hiçbir şekilde yanıt verilmeyerek grev yolunun önü açılmıştır.

Grev süreci

Grev kararı alındıktan sonraki ilk hafta sendika tarafından eğitimler verilmeye başlanmıştır. Anlamlı fakat kısa süreç içerisinde amacına tam olarak ulaşmayan eğitimler böylesine keskin bir süreçte sınıfın hafızasında yer edecek bir nitelik taşımadı. Kuşkusuz direniş süreçleri bir okuldur. Fakat yine de eğitimi sendika cephesinden daha örgütlü, daha sistematik gerçekleştirebilmek, muhtemel sorunları en aza indirgemek ve geleceğe dönük daha sağlıklı bir yön çizmek bakımından önem kazanmaktadır. Hâlihazırda bu ihtiyaç orta yerde durmaktadır.

Daiyang-SK Metal işçisi böyle bir örgütlenme deneyimini ilk defa yaşamaktadır. Sürecin buraya kadar gelmesini ne sendika, ne işçiler, ne de kamuoyu bekliyordu. Yer yer çevreden hasmane bir şekilde “bu örgütlenme bir yere gitmez, greve çıkamazlar, çıksalar da ne işçi, ne sendika arkalarında olur!” minvalinde söylemler mevcuttu.

İşçiler haklı davalarına olan inanç, coşku ve kararlılıkla greve çıktılar. Grev sürecinde fabrika önünde çadır kurulmaya çalışıldı fakat devletin kolluk güçlerinin zor kullanmasıyla çadır kurulamadı. Sendika kimi zaman yasal prosedürleri öne çıkararak fiili-meşru mücadeleden geri durdu. Kimi zaman da ASB’nin girişini kapatarak fiili iş bırakma eyleminin öncüsü olmayı başarabildi. Burada en önemli dayanak kuşkusuz ki Daiyang-SK Metal işçisinin kararlı duruşudur. Bu eylemle birlikte Daiyang-SK Metal işçisi sınıf kinini, haklı davasındaki meşruiyeti görmüş, sınamış ve buradan başarıyla çıkmıştır. Bu eylemle birlikte ASB’de çalışan binlerce işçinin sermayeye olan öfkesi ve sınıf dayanışması ete kemiğe bürünmüştür. Servislerden alkışlarla destek verenler, servislerden inmeye çalışan işçiler, eylemin hemen ardından sendikalaşmaya dönük somut adımlar toplamında sınıf dayanışmasının en güzel örneği olarak yaşanmıştır. Ardından içerde yapılan üretim ve sevkiyata yönelik engelleme eylemi Daiyang-SK Metal işçisinin haklı mücadelesinin kamuoyuna geniş çapta yayılmasına vesile oldu.

Grevin can damarı: “Komiteler”!

Grevde işçilerin bu sürece daha etkin katılabilmesi, öznenin kolektifleştirilmesi çok büyük bir önem taşımaktadır. Sürecin başında her ne kadar oluşturulmaya çalışılsa da “komiteleşmek” sözde kaldı. Hâlbuki grev komitesi, basın komitesi, dayanışma komitesi, teknik komite gibi (bunlar çoğaltılabilir) komiteler aracılığıyla etrafta atıl hiçbir işçi bırakılmayabilinirdi. Bugün hala bunlar Daiyang-SK Metal grevinde bir ihtiyaç olarak önümüzde durmaktadır. Bu anlamıyla iç örgütlülük zayıftır ve bu zayıflık bugün fazlasıyla hissedilmektedir. Bugün yapılması gereken şey grev silahının gerçek özüne kavuşturulması için eksikliklerin taban iradesine yaslanılarak hızla geride ­bırakılmasıdır.

Sınıf dayanışması ve ilerici güçlerin tutumu üzerine...

Eylem biçimi olarak ASB’de kurulu olan Daiyang-SK Metal grevini Çorlu’nun merkezine de taşınması çok anlamlı ve ses getirici bir eylem biçimi olmuştur. Fakat çözüm halkasının bu olmadığı da açıktır. Bu yanıyla meşru-fiili bir eylem takvimi oluşturmak belirleyici önemdedir. Grevin bir hareketliliğe ve canlılığa kavuşmasının biricik yolu budur. Başta Birleşik Metal-İş Sendikası’nın örgütlü olduğu fabrikalar seferber edilmeli, grev sınıfın diğer bölüklerine de taşınabilmelidir. Bunun anlamı Daiyang-SK grevi üzerinden toplam bir örgütlenmenin ve hareketin kanallarının açılmasıdır.

Ayrıca Daiyang-SK fabrikası önü başta olmak üzere, Çorlu’da kurulan açlık grevi çadırı fiili bir eylemsel hattın güzergâhları olmalıdır. Kamuoyu oluşturmak, diğer sınıf bölükleriyle birebir temasa geçmek, kitleleri “sınıfa karşı sınıf” politikasıyla bütünleştirmek çok anlamlıdır ve aynı zamanda olması gereken budur. Bu açıdan bakıldığında kurulan çadır havanın en kötü olduğu zamanlar bile ilgi odağı olmayı başardı. Çorlu işçi sınıfı bölüklerini yakınlaştırdı, dayanışmayı güçlendirdi, örgütlenme arayışlarına adres oldu.

Bir direnişin, grevin ayakta durabilmesi ancak kamuoyu desteği ve sınıf dayanışmasıyla mümkündür. Dayanışma direnen işçileri moral açıdan güçlendirecek, yalnız olmadığını çeşitli eylem ve etkinliklerle gösterecektir. Daiyang sürecinde dayanışma ayağının biraz geç başlatılması her ne kadar olumsuz olsa da sonrasında bu yönlü atılan adımlar oldukça anlamlıdır. “Daiyang-SK Metal Greviyle Dayanışma Platformu”nun kurulması bu açıdan önemli bir başlangıçtır. Ayrıca bu Trakya’da bir ilktir. Bu açıdan bu yanı güçlendirmek, dar ve faydacı tutumlardan kurtularak “dayanışmayı” hedefleyen ve işleyen bir platform yaratmak fazlasıyla önem kazanmaktadır. İki ayı aşan süredir grev yokmuşçasına hareket eden sendika ve birçok kurum ve kuruluşun, Birleşik Metal-İş ve Trakya İşçi Birliği tarafından yapılan çağrıyla Daiyang-SK Greviyle Dayanışma Platformu’nda buluşmasının anlamı yeterince açıktır.

Ayrıca Türk-İş bünyesinde bulunan sendikalardan Hak-İş’e bağlı sendikalara kadar Lüleburgaz’dan, Tekirdağ merkezden, Edirne’den katılımların olması her şeyden öte başlı başına önemli bir kazanımdır. Bu Daiyang-SK Metal işçilerinin yürüttükleri mücadele gücünün diğer emek örgütlerini ve tüm kamuoyunu da nasıl toparladığını göstermiştir. Sınıf kendi gücünü göstermiş ve toparlayıcı bir eksen yaratmıştır.

Sınıf devrimcilerinin tutumu ve sonuç yerine...

Sınıf devrimcileri olarak başından itibaren Daiyang-SK Metal işçilerinin örgütlenme çalışmasının bir parçası olmaya ve önünü açmaya çalıştık. Dar kaygılar gütmeden birleşik, militan ve fiili-meşru bir mücadele hattını temel aldık ve bu doğrultuda etkin bir çaba ortaya koyduk.

Önümüzdeki dönemde de birleşik mücadele hattını örmeye çalışan, tabanın iradesine, sendikanın birleştirici çabasına güç veren bir tutumla yol yürüyeceğiz.

Zira Daiyang-SK Metal işçisi, bugün işçi sınıfına tutulması gereken yolu gösteriyor. İşçiler grevle birlikte büyük bir coşku, kararlılık ve dirençle mücadele bayrağını yükseltmeye devam ediyorlar. Burada elde edilecek en küçük kazanım, işçi sınıfı ve emekçilere mal olacak ve onu ileriye taşıyacaktır. Bunun için başta Birleşik Metal-İş Sendikası olmak üzere tüm emek örgütleri ve ilerici kamuoyu bu greve tüm gövdesiyle güç vermek sorumluluğuyla karşı karşıyadır.

Trakya’dan sınıf devrimcileri

(Kızıl Bayrak, 1 Şubat 2013, Sayı 05)