Bilgi Üniversitesi’nde işçi düşmanlığı

  • Arşiv
  • |
  • Sınıf Hareketi
  • |
  • Sendika
  • |
  • 26 Ağustos 2012
  • 07:14

(26.08.12) - İstanbul Bilgi Üniversitesi'nde işçi kıyımı ve sendika düşmanlığı devam ediyor.

Üniversitede destek personeli olarak çalışan 9’u DİSK/Sosyal-İş Sendikası üyesi toplam 13 işçi 24 Ağustos günü keyfi biçimde işten atıldı.

İşten atmalara ilişkin 'DİSK Sosyal-İş Sendikası Üyesi İstanbul Bilgi Üniversitesi Çalışanları' tarafından yapılan açıklamada, işten çıkarmaların sayısının önümüzdeki günlerde 40'a kadar yükseleceği yönünde duyumlar alındığı belirtildi.

İşten çıkarmalara gerekçe olarak Dolapdere kampüsündeki bir binanın hizmet dışı kalacak olması ve bunun neden olacağı küçülmenin gösterildiğine dikkat çeken Bilgi Üniversitesi çalışanları, personel tensikatı için ileri sürülen gerekçe insani sağduyudan yoksun bir gözboyamadan ibaret olduğunu ifade ettiler.

İş yükü artacak”

Açıklamada, üniversitenin işten atma gerekçesine ilişkin iddialara şöyle yanıt verildi:

“Öncelikle, hizmet verilecek toplam metrekared0e'de bir azalma olduğu iddiası izaha muhtaçtır. Kuştepe’deki tüm idari birimler, Santral Kampüsünde yeni hizmete alınan Çağdaş Sanat Müzesi’ne taşınmış ve orada hizmet vermeye devam edecektir. ÇSM’nin galeri kısımları da derslik haline getirilerek aslında Santral Kampüsü’ne iki binalık alan eklenmiştir.

Kaldı ki destek personeli olarak çalışan mesai arkadaşlarımız, binalara değil, o binalarda çalışan, ders veren ve öğrenim gören insanlara "destek" vermekte, onların temizlik, ses ve görüntü hizmetleri ve güvenlik gibi ihtiyaçlarını karşılamaktadır. Destek personelin iş yükünü tanımlayan şey, içinde hizmet sundukları alanın genişliği değil, kendilerine destek oldukları insanların sayısıdır. Bu anlamda İstanbul Bilgi Üniversitesi'nin faaliyetlerinde, öğrenci, hoca ve idari personel sayısında bir daralma değil, tam tersine bir artış ve genişleme söz konusudur. Dolayısıyla Dolapdere Kampüsündeki bir binanın kapanması gerekçesi ile personel tensikatına gitmek, sadece işten çıkartılmak istenen mesai arkadaşlarımıza değil, İstanbul Bilgi Üniversitesi'nde çalışmaya ve öğrenim görmeye devam edecek herkes için büyük bir haksızlığa işaret etmektedir.

Bilgi Üniversitesi'nde çalışmaya devam edecek destek personel açısından bakıldığında, bu tensikat, önümüzdeki dönemde, daha çok işin, daha az sayıda personel ile yürütüleceği anlamına gelir. Bu da, işten çıkartılmayan destek personelin emekleri karşılığında aldıkları paranın fiilen düşürülmesi demektir.

İdari ve akademik personel ve Bilgi Üniversitesinde öğrenim gören öğrenciler açısından bakıldığında ise bu tensikat, kendilerine temizlik, ses ve görüntü ve güvenlik gibi ihtiyaçları konusunda destek olan insanların sayısının azalması, iş yüklerinin de artması anlamına gelir. Bu da idari ve akademik personel açısından çalışma koşullarında, öğrenciler açısından ise, eğitim ve öğrenim koşullarında bariz bir kötüleşme demektir. Özellikle son dönemde öğrenci harçlarına yapılan fahiş zam göz önüne alındığında, öğrencilere sunulan, temizlik, ses ve görüntü ve güvenlik gibi hizmetlerin kalitesinde bir düşüş, hem akademik ahlaka, hem de iş ve ticaret ahlakına aykırıdır.”

“Mücadelemizde kararlıyız”

Yıllardır Bilgi Üniversitesi'nde çalışan ve önemli bir kısmı Sosyal-İş üyesi olan çalışanların işten çıkarılmasının, sendikal örgütlenme özgürlüğüne vurulmaya çalışılan bir darbe olduğunu belirten Bilgi çalışanları, açıklamalarının son bölümünde şu ifadelere yer verdiler:

Biz Sendikalı Sosyal-İş Sendikası üyesi İstanbul Bilgi Üniversitesi çalışanları olarak

işten çıkartılmak istenen arkadaşlarımızın yasal haklarının korunması için her türlü hukuki yola başvuracağımızı,

onlara maddi, manevi ve hukuki her türlü desteği sunacağımızı,

kar amaçlı üniversiteciliğin olumsuz sonuçlarına örnek teşkil eden bu haksız uygulamayı, her türlü meşru zeminde, ulusal ve uluslararası kamuoyu nezdinde ifşa edeceğimizi ve kınayacağımızı,

Ve mücadelemizi işten çıkartılan arkadaşlarımız işe iade edilene kadar sürdürmeye kararlı olduğumuzu kamuoyuna saygıyla duyururuz.”